4. Hukuk Dairesi 2018/2178 E. , 2020/370 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... (Kedi adına asaleten, ..., ... ve..."e velayeten) vekili Avukat ... tarafından, davalı .... aleyhine 08/08/2011 gününde verilen dilekçe ile ölüm ve cismani zarar nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/12/2016 günlü karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 05/05/2017 günlü İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle davacılardan ..."in temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Mahkeme gerekçeli karar başlığında davalı şirket adının eksik yazılmış olması, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak görülmekle bozma sebebi yapılmamıştır.
1. Davacılardan ..., ... ve ...’in temyiz istemleri yönünden; ismi belirtilen davacıların ihtiyari dava arkadaşı oldukları anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK’ya eklenen Ek Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı dikkate alındığında 2017 yılı için 41.530 TL’dir. HMK 362/1-a ve 362/2. maddeleri gereğince temyiz edenin sıfatına göre hükmedilen ya da mahkemece kabul edilmeyen bölümünün miktar veya değeri 41.530 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin bölge adliye mahkeme kararlarının temyizi kabil değildir.
Temyize konu edilen miktar, her bir davacı yönünden yukarıda belirtilen temyiz kesinlik sınırının altında kaldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararı kesin niteliktedir. Bu nedenle, davacıların temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2.Davacı ...’in temyiz itirazlarına gelince;
a. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş
olmasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
b. Davacı ...’in diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava trafik kazası nedeni ile manevi tazminat davasıdır.
Davacı vekili, davalı şirket adına kayıtlı olan otobüs sürücüsünün tam kusurlu şekilde davacıların murisinin kullandığı araca çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, murisin kaza tarihinde 36 yaşında olup; davacıların murisin eşi ve çocukları olduğunu belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalı şirket çalışanının tam kusurlu ve müteveffanın kusursuz oluşu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü gözönüne alndığı, zenginleşmeye sebep olmayacak şekilde uygun olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne dair hüküm verilmiş; karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olayda; davacının ölene yakınlığı, davalı tarafın olaydaki kusur durumu, olay tarihi ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı ... hakkında hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacılar Ramazan Ateş, Fatma Nur Ateş ve Merve Ateş’in temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz edilen kararın (2,b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ... yararına BOZULMASINA, davacı ...’in diğer temyiz itirazlarının (2,a) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine, HMK 302/5 ve 373. maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine 05/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.