Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7145
Karar No: 2021/6932
Karar Tarihi: 25.05.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7145 Esas 2021/6932 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/7145 E.  ,  2021/6932 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    Mahkemesi : Bolu İş Mahkemesi

    Dava, iş kazası sonucu sigortalının sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında kısmen kabul ve redde ilişkin karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı vekili tarafından süresi içersinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili 05.09.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle: müvekkili sigortalının 04.05.2012 tarihinde iş kazası geçirmesi nedeniyle, fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere davacı eş ve çocukların her biri lehine ayrı ayrı 1.000 TL maddi ve 75.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili 24.12.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini neticeten sürekli iş göremezlik alacağı yönünden 300.877,31 TL’ye bakıcı gideri yönünden 455.451,85 TL’ye artırmıştır.
    II- CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin kendisine ait arsa üzerinde bir ev inşa etmek üzere ... İnşaat Tur. Tic. Ltd. Şti. yetkilisi İlhan ... ile inşaat yapım sözleşmesi imzaladığını, ardından taşeron... ile metrekare üzerinden sözlü olarak anlaşıldığını, inşaat yapım sözleşmesine göre işyerinde çalışma ve iş güvenliğinin gerektiğini önlemleri alma görevinin müteahhit İlhan ..."a ait olduğunu, işçilerle anlaşmanın... tarafından yapıldığını, inşaatta çalışacak işçilerle ilgili tüm sorumluluğun..."a ait olduğunu, ayrıca şantiye şefi olarak mimar ... ile şantiye şefliği hizmet sözleşmesi yapıldığını, iş kazasının davacının kusurlu davranışlarıyla meydana geldiğini, davanın şantiye şefi mimar ..."a, müteahhit İlhan ..."a ve taşeron..."a karşı da açılması gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın afaki olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesince; “Maluliyet nedeniyle 300.877,31 TL maddi tazminat alacağının kaza tarihi olan 04/05/2012"den itibaren yasal faizi ile birlikte, bakım giderinde doğan 455.451,95 TL maddi tazminat alacağının kaza tarihi olan 04/05/2012"den itibaren yasal faizi ile birlikte, 70.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/05/2012"den itibaren yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Manevi tazminat talebinde fazla isteğin reddine,"" şeklinde karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    İlk derece mahkemesince verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-2 maddesi gereğince bakıcı giderinden indirim yapılması yönünden kabul edilerek yeniden esas hakkında, “Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, Dava konusu toplam 300.877,31 TL meslekte kazanma gücünden kaybetme nedeniyle maddi tazminatın iş kazası tarihi olan 04/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dava konusu toplam 273.271,17 TL bakıcı gideri nedeniyle maddi tazminatın iş kazası tarihi olan 04/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin hakkaniyet indirimi nedeniyle reddine, Dava konusu toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan 04/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,”karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; inşaat sözleşmesi gereği mütehhit İlhan ..., şantiye şefi ... ile işçinin işvereni taşeron ...’un sorumlu tutulması gerektiğini, davacının sadece inşaat sahibi olduğunu, tanık beyanlarına göre işçilerin şantiye şefi ile görüştüklerinin onun emir ve talimatıyla çalıştıklarının açık olduğunu, davacının duvar ustası olduğuna ilişkin herhangi bir belge bulunmadan usta ücreti üzerinden hesap yapılmasının hatalı olduğunu, bakıcı giderinden yapılan indirimin az olduğunu, müvekkilinin memur olduğunu işi müteahhit ve şantiye şefine teslim ettiğini bu nedenle tazminatı ödemek zorunda kalması nedeniyle ekonomik zorluğa uğrayacağından hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, hükmedilen manevi tzminatın da fazla olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Somut olayda işverenin ve diğer ilgililerin iş kazasından sorumluluğu noktasında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Geniş anlamıyla sorumluluk kavramı, bir kişinin başka bir kişiye verdiği zararları giderme yükümlülüğü olarak açıklanmıştır. Hukuki anlamda sorumluluk ise, taraflar arasındaki borç ilişkisinin zedelenmesi sonucu doğan zararların giderilmesi (tazmin edilmesi) yükümlülüğünü içerir.
    İşçi ve işverenin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sıkı iş ilişkisi, işçi yönünden işverene içten bağlılık (sadakat borcu), işveren yönünden işçiyi korumak ve gözetmek borcu şeklinde ortaya çıkar. Gerçekten işçi, işverenin işi ve iş yeri ile ilgili çıkarlarını korumak, çıkarlarına zarar verebilecek davranışlardan kaçınmak, buna karşı işveren de, işçinin kişiliğine saygı göstermek, işçiyi korumak, iş yeri tehlikelerinden zarar görmemesi için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak, işçinin özlük hakları ve diğer maddi çıkarlarının gerektirdiği uygun bildirimlerde ve davranışlarda bulunmak, işçinin çıkarına aykırı davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür.
    Sanayi ve teknolojideki gelişmeler, yeni işletmelerin açılması, fabrikaların kurulması iş yerlerindeki makineleşmenin artmasına yol açmış, bu durum iş kazaları ile meslek hastalıklarında artışlara neden olmuştur. Bu gelişme, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin daha etkili şekilde alınması gereğini ortaya çıkarmıştır.
    İşveren, gözetme borcu gereği, çalıştırdığı işçileri, iş yerinde meydana gelen tehlikelerden korumak, onların yaşam, bedensel ve ruhsal sağlık bütünlüklerini korumak için iş yerinde teknik ve tıbbi önlemler dahil olmak üzere bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı tüm önlemleri almak zorundadır.
    Anayasanın 17. maddesinde; “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.” hükmü getirilerek yaşama hakkı güvence altına alınmış, bu yasal güvencenin yaşama geçirilmesinde İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatında da işçilerin korunması, işin düzenlenmesi, iş güvenliği, sosyal düzen ve adaletin sağlanması düşüncesi ile koruyucu bir takım hükümler getirilmiştir.
    818 sayılı Borçlar Kanununun 332. maddesinde; “İş sahibi, aktin özel halleri ve işin mahiyeti noktasından hakkaniyet dairesinde kendisinden istenilebileceği derecede çalışmak dolayısıyla maruz kaldığı tehlikelere karşı icabeden tedbirleri ittihaza ve münasip ve sıhhi çalışma mahalleri ile, işçi birlikte ikamet etmekte ise sıhhi yatacak bir yer tedarikine mecburdur.” “İş sahibinin yukarıdaki fıkra hükmüne aykırı hareketi neticesinde işçinin ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalanların bu yüzden uğradıkları zararlara karşı isteyebilecekleri tazminat dahi akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabi olur.” hükmüne yer verilmiştir.
    Bu maddeye göre, işverenin, işçinin yaşam, sağlık ve bedensel bütünlüğünü korumak için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü öngörülmektedir. Burada işverenin özellikle iş kazalarına karşı gerekli önlemleri alma yükümlülüğü söz konusudur. Buna göre işveren, hizmet ilişkisinin ve yapılan işin niteliği göz önünde tutulduğunda, hakkaniyet gereği kendisinden beklenen; deneyimlerin zorunlu kıldığı, teknik açıdan uygulanabilir ve iş yerinin özelliklerine uygun olan önlemleri almakla yükümlüdür. Aynı maddelere paralel olarak, 4857 sayılı İş Kanunu’nun "İşverenlerin ve İşçilerin Yükümlülükleri" kenar başlıklı 77. maddesinin 1. fıkrasında da benzer bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu fıkraya göre; "İşverenler iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler." düzenlemesi yer almıştır.
    Bundan başka işveren, mevzuatta öngörülmemiş olsa dahi bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak zorundadır. Bilim, teknik ve örgütlenme düşüncesi yönünden alınabilme olanağı bulunan, yapılacak gider ve emek ne olursa olsun bilimin, tekniğin ve örgütlenme düşüncesinin en yeni verileri göz önünde tutulduğunda işçi sakatlanmayacak, hastalanmayacak ve ölmeyecek ya da bu kötü sonuçlar daha da azalacaksa her önlem işverenin koruma önlemi alma borcu içine girer.
    Bu önlemler konusunda işveren iş yerini yeni açması nedeniyle tecrübesizliğini, bilimsel ve teknik gelişmeler yönünden bilgisizliğini, ekonomik durumunun zayıflığını, benzer iş yerlerinde bu iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını savunarak sorumluluktan kurtulamaz. Gerçekten, çalışma hayatında süregelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı işverenin önlem alma borcunu etkilemez. İşverenlerce, iş güvenliği açısından yaşamsal önem taşıyan araç ve gereçlerin işçiler tarafından kullanılması sağlandığında, kaza olasılığının tamamen ortadan kalkabileceği de tartışmasız bir gerçektir.
    Mevzuatta yer alan teknik iş kurallarına uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir. Ancak işveren sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalıdır. Öte yandan objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onu kusursuz sorumluluk haline dönüştüremez. Çünkü bazı istisnalar dışında işverenin sorumluluğu için kusurun varlığı şarttır. Diğer yandan işvereni, zararlandırıcı olay nedeniyle sorumluluktan kurtaracak olan durum, eylem ile meydana gelen zarar arasındaki uygun illiyet rabıtasının kesilmesidir. Kusursuz sorumlulukta olduğu gibi kusur sorumluluğunda da illiyet bağı; mücbir sebep, zarar görenin ve üçüncü kişinin ağır kusuru nedenleriyle kesilebilir. Uygun illiyet bağının kesildiğinin ispatı halinde, işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir. (HGK, 20/03/2013 tarih, 2012/21-1121 Esas, 2013/386 Karar)
    Somut olayda, 04.05.2012 tarihinde sigortalı davalının sahibi olduğu inşaatta çalışırken inşaattan düşmek suretiyle iş kazası geçirerek %100 oranında sürekli iş göremezliğe uğramıştır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davalının inşaat yapım işini 01.08.2011 tarihli sözleşme ile ... İnşaat Turizm ve Tic Ltd Şti’ne verdiği, inşaat yapı ruhsatında inşaat sahibi olarak davalı gösterilmişken, yapı müteahhidi olarak ... İnşaat Turizm, ve Tic Ltd Şti – İlhan ...’ın gösterildiği, müteahhit şirketin şantiye şefliği sözleşmesi ile ...’u şantiye şefi olarak belirlediği, tanık anlatımlarına göre de davacının, şantiye şefi ...’la inşaatın yapım şekli nedeniyle tartıştıklarının beyan edildiği, Ceza Dava dosyasında ise davalının sanık olarak yargılanmak suretiyle mahkumiyetine karar verildiği ve hükmün temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, hükme esas kusur raporlarında iş kazasının gerçekleşmesinde davalıya %70 kusur verilirken davacıya %30 oranında kusur verildiği; yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inşaat müteahhidi ile şantiye şefine kusur verilmemesinin sebeplerinin raporda açıkça tartışılmadığı anlaşılmaktadır.
    Bu açıklamalar doğrultusunda hükme esas alınan kusur raporundaki kabulün dosya içeriği ve hayatın olağan akışı ile uyumlu olmadığı açıktır. O halde mahkemece, davalı ile dava harici ... İnşaat Turizm ve Tic Ltd Şti arasındaki sözleşme gereğince hukuki ilişkinin niteliği değerlendirilip, taraflar arasında eser akti mi yoksa asıl alt işveren ilişkisi mi olduğunun açıklığa kavuşturulması, öte yandan tanık anlatımlarına göre şantiye şefi ...’un davacıya çalışma tarzı noktasında talimat vermiş olduğu hususu da gözetilmek suretiyle, iş kazasının gerçekleştiği bina inşaatı işyerinde, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin kim tarafından alınması gerektiği, hangi tedbirlerin alındığı hangi tedbirlerin alınmadığı hususu açıkça raporda belirlenerek, davacı sigortalı, davalı ve olaya etkisi olan üçüncü kişilerin kusurlarının A sınıfı İş Güvenliği Uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak heyete belirletilerek sonucuna göre usuli kazanılmış hakları da gözeterek bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi