14. Hukuk Dairesi 2009/13485 E. , 2010/194 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.09.2005 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin uyarlanması olmadığı takdirde sözleşmenin feshi, tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.07.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, hasılat kira ilişkisinden kaynaklanan alacak kalemlerine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kısmen kabul edilerek davacının menfi zarar kaleminden alacaklı olduğu fazla haklar saklı kalarak 5.000,00 YTL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, taraflar temyiz etmiştir.
HUMK’nun 388.maddesi uyarınca yazılacak kararda, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri ile sabit görülen vakalar ve bunlardan çıkartılan sonuç ile hukuki sebebin gösterilmesi gerekir. Kuşkusuz mahkemece bilirkişi oy ve görüşünün alınmasını gerektiren durumların varlığı halinde HUMK’nun 275.maddesine dayanarak bilirkişi görüşüne de başvurulabilir. Ancak bilirkişi görüşü, mahkemeyi bağlayıcı değilse de bir kere bilirkişi görüşüne başvurulduktan sonra hukuki olan konular dışında hakim bilirkişi görüşünü kabul ve reddetmeden, bu görüş dışında kendisi bilirkişi yerine geçerek olayı çözümleyemez.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Yukarıda belirtildiği üzere dava hasılat kira ilişkisinden kaynaklanan birden fazla isteme ilişkindir. Mahkemece bilirkişi görüşüne başvurmak gereği duyulmuş, çok sayıda bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporları, birbirini tamamlayıcı nitelikte değildir. Raporlarda bilirkişiler, diğer bilirkişi görüşünden ayrılmış, bunun nedenleri gerekçeli bir şekilde belirtilmemiştir. Bu konuda son olarak alınan bilirkişi raporu da yeterli bulunmamaktadır. Kısaca ifade etmek gerekirse, mahkemece bilirkişi raporları arasındaki aykırılık giderilmeden bilirkişi yerine geçilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak, karar gerekçesinde de hangi nedenle ve hangi rapora değer tanınarak bu şekilde sonuca ulaşıldığı izah edilmiş değildir. Bu şekilde bir yöntemle sağlıklı bir sonuca ulaşılamaz.
Mahkemece yapılması gereken iş, HUMK’nun 284.maddesinden yararlanılarak hakikatin açıkça ortaya çıkması için yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmak, bilirkişilerden önceki raporlarda saptanan durumlar da gözetilerek ayrıntılı gerekçeli ve Yargıtay denetimine elverir rapor almak, bu raporu hukuki açıdan denetlemek, istek sonucu hakkında tek tek gerekçeler gösterilerek olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurmak olmalıdır.
Eksik inceleme, araştırma ve HUMK’nun 388.maddesine aykırı olarak kurulan hüküm açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek bulunmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 19.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.