20. Hukuk Dairesi 2017/1040 E. , 2017/10183 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin, dava konusu sitenin yönetim kurulu başkanı ve bağımsız bölüm maliki olduğunu, davalının da kat maliklerinden olup fakat mesken nitelikli bağımsız bölümünü iş yeri olarak kullandığını, yasaya göre, mesken nitelikli bağımsız bölümün ancak kat malikleri kurulunun oy birliği ile vereceği kararla iş yeri olarak kullanılabileceğini, buna ilişkin bir karar alınmadığını, bu nedenle tapu da mesken olarak kayıtlı olan ancak fiilen işyeri olarak kullanılan 2 numaralı bağımsız bölümde ve ana taşınmazda davalı tarafından yapılan değişikliklerin eski hale getirilmesini, davalıya ait büronun tahliyesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; dava konusu yerin projeye aykırı olarak kullanıldığı, bu aykırılığın giderilmesi için 2 aylık süre verilmesi gerektiği, davaya konu yerin yönetim planının genel hükümler bölümünün 2. maddesinde, kat mülkiyeti kütüğünde "iş yeri veya ticari olarak gösterilen bağımsız bölümler haricindeki dairelerin sadece konut olarak kullanılacağının" belirtildiği, yönetim planının tüm kat maliklerini bağlayan bir sözleşme hükmünde olduğu, davaya konu meskenin mimari proje ve yönetim planına aykırı kullanıldığı gerekçesi ile eski hale iadesine, bunun için davalıya iki ay süre verilmesine, tahliye talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; mesken niteliğindeki bağımsız bölümün işyeri olarak kullanılması nedeniyle eski hale getirilmesine ve tahliyesine ilişkin olup; öncelikle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir, şöyle ki; rapor tek sayfadan ibarettir ve taşınmazın kullanım şeklini açıklamamaktadır. Mahkemece, mahallinde keşif yapılıp, mimari proje, yönetim planı ve tapu kaydı uygulanarak, tarafların talep ve delillerinin tespit edildikten sonra gerekçeli bilirkişi raporu alınıp sonucunun değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken eksik ve yetersiz inceleme ile hüküm kurulması; diğer taraftan hüküm fıkrasının tarafların taleplerini karşılayacak şekilde açık ve maddeler halinde infazda tereddüt yaratmayacak şekilde oluşturulması gerekirken, HMK"nın 297/2. maddesinde, "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." şeklinde düzenlenen amir nitelikteki hükme aykırı olacak şekilde, bilirkişi raporuna atıf yapılması ile yetinilerek hüküm kurulması uygun görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/12/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.