19. Hukuk Dairesi 2018/1770 E. , 2019/4850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan mal alımı yapıldığını, davalı tarafça takibe konu yapılan fatura bedellerinin de davacı tarafından ödendiğini buna rağmen davalının bedelini tahsil ettiği faturaları takibe koyduğunu ileri sürerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının takibe konu faturalara ilişkin malları teslim aldığı halde bedellerini ödemediğini savunarak, davanın reddini ve %20 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece; toplanan tüm deliller gözetilerek, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalının takip tarihi itibariyle 8.849,47 TL davacıdan alacaklı olduğunun saptandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hüküm Dairemizin 2015/2359 esas ve 2015/13228 karar ve 21/10/2015 tarihli sayılı ilamıyla, “Davalı tarafından toplam 12.013,07 TL tutarlı 26 adet faturaya dayalı olarak davacı aleyhine takip başlatılmıştır. Davacı yan ise, takibe konu tüm fatura bedellerini ödediğini iddia ederek iş bu menfi tespit davasını açmış, böylece 26 adet faturanın bedelini ödediğini ispatla yükümlü hale gelmiştir. Bu olgular karşısında davacının takibe konu tüm fatura bedellerini ödediğini kanıtlamakla sorumlu olduğu gözetilmeksizin, benimsenen bilirkişi raporundaki tespite uyularak takibe konu 6 adet faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ve bu faturalara konu malların davalı yanca davacıya teslim edildiğinin ispatlanamadığı böylece 6 adet fatura toplamı 3.163,61 TL"den davacının sorumlu tutulamayacağından bahisle yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamaya ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, Bursa 5. İcra Müdürlüğü"nün 2010/16956 Esas sayılı dosyasında 12.013,07 TL asıl alacak haricinde davacının davalıya başkaca borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Hüküm Dairemizin 2017/958 esas ve 2017/4308 karar ve 30/05/2017 tarihli ilamıyla, “Dava, menfi tespit davasıdır. Mahkemece davacının borçlu olmadığı miktar belirlenip bu miktar üzerinden menfi tespit hükmü kurulması gerekirken olumlu tespit kararı şeklinde karar verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre,davalı tarafından toplam 12.013,07 TL tutarlı 26 adet faturaya dayalı olarak davacı aleyhine takip başlatıldığı, davacı taraf ise, takibe konu tüm fatura bedellerini ödediğini iddia ederek iş bu menfi tespit davasını açtığını, böylece 26 adet faturanın bedelini ödediğini ispatla yükümlü hale geldiğini, bu olgular karşısında davacının takibe konu tüm fatura bedellerini ödediğini kanıtlamakla sorumlu olduğu, dolayısıyla dava konusu alacağın miktarı dikkate alınarak davacının, davalıya alacağını ödediğini yazılı delille ispat etmekle yükümlü olup tarafların ticari defterler üzerinde yapılan incelemede 29/07/2016 tarihli raporda davalının davacıdan 12.013,08 TL alacaklı olduğu, kaldı ki davalı tarafından bütün fatura bedellerini ödendiğinin ileri sürdüğünden davacının 26 adet faturanın ödenmesine dair belge sunulmadığı ve dayandığı delillere göre ispat edilemediğinden sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen 26.11.2014 tarihli ilk karar Dairemizin 21/10/2015 tarihli ilamıyla “Davalı tarafından toplam 12.013,07 TL tutarlı 26 adet faturaya dayalı olarak davacı aleyhine takip başlatılmıştır. Davacı yan ise, takibe konu tüm fatura bedellerini ödediğini iddia ederek iş bu menfi tespit davasını açmış, böylece 26 adet faturanın bedelini ödediğini ispatla yükümlü hale gelmiştir. Bu olgular karşısında davacının takibe konu tüm fatura bedellerini ödediğini kanıtlamakla sorumlu olduğu gözetilmeksizin, benimsenen bilirkişi raporundaki tespite uyularak takibe konu 6 adet faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ve bu faturalara konu malların davalı yanca davacıya teslim edildiğinin ispatlanamadığı böylece 6 adet fatura toplamı 3.163,61 TL"den davacının sorumlu tutulamayacağından bahisle yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma kararında belirtildiği gibi bir araştırma yapılmadığı gibi 13/10/2016 tarihli kararda menfi tespit yerine müspet tespit kararı verilmiş bu kere Dairemizce 2017/958 esas ve 2017/4308 karar ve 30/05/2017 tarihli ilamıyla sadece usul yönünden bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş ve bu kere her hangi bir araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 26 adet faturaya dayalı olarak yapılmış ve itiraz edilmediği için kesinleşmiş ilamsız takibe karşı açılmış menfi tespit davasıdır. Davacı takip konusu 26 adet fatura bedelinin ödediği gerekçesiyle açtığından ispat külfetini üzerine almıştır. Dosya içinde bulunan 24/08/2010 tarihli davalı alacaklı tarafından davacı borçluya gönderilmiş mutabakat metninde borç 31/10/2010 tarihi itibariyle 11.213,42 TL olarak gösterilmiştir. Bu durumda mahkemece konusunda uzman bilirkişiye takip dayanağı faturalar tespit ettirilip, 31/10/2010 tarihinden önceki fatura miktarı ile mutabakat belgesindeki miktar karşılaştırılıp bu miktar fatura toplamından az ise aradaki farkın davacı borçlu lehine ödeme olarak kabul edilmesi gerekir. Ayrıca tarafların kayıtları incelenerek davacının bu faturalardan hangilerinden ne miktarda borçlu olmadığı gösterilerek menfi tespit kararı verilmesi gerekir. Mahkemece bu yöntemle bir değerlendirme yapması gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 21/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.