
Esas No: 2020/2259
Karar No: 2020/3012
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/2259 Esas 2020/3012 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Borçlunun ödeme şartını ihlal suçundan sanık ..."nin, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin ... 3. İcra Ceza Mahkemesinin 11/09/2018 tarihli ve 2018/408 Esas, 2018/615 sayılı kararı aleyhine ... Bakanlığının 12/02/2020 gün ve 94660652-105-33-20400-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/02/2020 gün ve KYB.2020/21278 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 06/06/2018 tarihli ve 2018/3315 Esas, 2018/7246 karar sayılı ilamında; "...tebligat gideri, tahsil harcı ve peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmediği, takip öncesi ve sonrası faiz ile ödeme taahhüdünden son taksit tarihine kadar işleyecek faizin taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmediği gibi, alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı, bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında usulüne uygun olarak gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğu dolayısıyla sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediği..." şeklinde yer alan açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, 2004 sayılı Kanun"un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği halde, ... 6. İcra Dairesinin 2017/15000 Esas sayılı takip dosyasında mevcut 16/02/2018 tarihli ödeme taahhüdünde başvuru harcı, tebligat gideri ve peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
16/02/2018 tarihli taahhüt tutanağında, başvuru harcı ve tebligat giderinin “icra takip masrafı” içerisinde gösterildiği, alınan peşin harcın icra takibine başlanması için alacaklı tarafından ödenmesi ve takip sonunda alacaklıya iade edilecek olması nedeniyle borçlu ile bir ilgisinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 05/05/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.