9. Ceza Dairesi 2020/5263 E. , 2021/486 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik
Hüküm : Sanıklar hakkında ayrı ayrı mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118-2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve suçun TCK"nın topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; UYAP sisteminde yapılan sorgulamada, sanıklar ... ve ... hakkında tefecilik suçundan bir çok kamu davasının açıldığının anlaşılması karşısında, anılan davaların akıbetlerinin araştırılması, aslı veya onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi sonrasında, suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve mükerrer dava olup olmadığının saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde, tespit edilen davaların birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneklerinin getirtilerek ve TCK"nın 3/1 ve 61. maddeleri de nazara alınarak, sanığa TCK"nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi ile dava konusu olaya ilişkin maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanıkların
vergi mükellefi olması halinde ve gerektiğinde hakkında vergi incelemesi yaptırılması, icra müdürlükleri nezdinde alacaklı olduğu takip dosyalarının araştırılıp varsa borçluların faiz karşılığı sanıklardan ödünç para alıp almadıkları hususunda tanık olarak beyanlarına başvurulması, sanıkların faiz karşılığı borç para verip vermediği hususunda detaylı kolluk araştırması yaptırılması, hangi beyan ve delillere neden üstünlük tanındığı konusunda ve sanıklar ... ve ..."in ... Danışmanlık isimli iş yerinde çalışan olmaları hususu nazara alınarak; "Suça yardım eden" başlıklı 5237 sayılı TCK"nın 39. maddesi de dikkate alınarak sanıklar ... ve ..., diğer sanıkların eylemlerine hangi aşamada ve ne şekilde iştirak ettikleri delilleri karar yerinde gösterilip tartışılması sonrasında tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilip, sonucuna göre hukuki durumlarının takdir ve tayini yerine, eksik araştırma ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
CMK"nın 226/2. maddesine aykırı şekilde iddianamede sevk maddesi gösterilmediği halde sanıklara ek savunma hakkı verilmeden TCK"nın 43/1. maddesi gereğince artırım yapılması,
Sanıklar hakkında kurulan hükümlerde TCK"nın 43. maddesi uyarınca yapılan artırım sırasında hesap hatası sonucu "2 yıl 9 ay 10 gün" yerine "1 yıl 21 ay 10 gün" hapis cezasına hükmolunarak eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 03/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.