Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/788
Karar No: 2017/456

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/788 Esas 2017/456 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/788 E.  ,  2017/456 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Sulh Ceza

    Kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan sanık ..."nun TCK"nun 125/1-3.a, 43, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Kuşadası (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 25.02.2010 gün ve 450-52 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 12.02.2014 gün ve 38406-4221 sayı ile;
    "1- Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nisbi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
    Bu bağlamda, sanığın hakaret olarak kabul edilen sözlerinin nelerden ibaret olduğu açıklanmadan hükümlülük kararı verilerek, CMK"nın 230/1-c maddesine aykırı davranılması,
    2- Kabule göre de; hakaret eyleminin halka açık mesire alanında işlenmesine rağmen, TCK"nın 125/4. maddesinin uygulanmaması" isabetsizliklerinden, 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesinin gözetilmesi suretiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.03.2014 gün ve 292153 sayı ile;
    “...21.06.2007 günü saat 15.00 sıralarında Milli Park Kalamaki-Karasu plaj bölgesinde jandarma görevlilerinin, devriye görevi sırasında araçların girmesi yasak olan mesire bölgesine sanık ... Eyüpoğlu"nun aracıyla girmesi üzerine, sanığın uyarılmasına rağmen, aracını çekmeyerek jandarma karakol komutanı olan şikâyetçi ...’e "sen kim oluyorsun da aracımı çektiriyorsun, senin görevin ne, görev kağıdını göster" dediği, görevlilerin sanıktan kimliğini göstermesini istediklerinde ve sonraki aşamalarda şikâyetçilere hitaben "yürü git, işine bakın astsubaylar, uğraşırım sizinle, astsubay oldun da ne oldu sanki, kendini ne zannediyosun, artis misin sen..." şeklinde sözler sarf etmekten ibaret eyleminin, görevli memurların şeref ve itibarını zedeleyici ve katılan ... ve diğer şikâyetçileri tahkir edici ve küçük düşürücü nitelikte olduğu ve sanığın eyleminin hakaret suçunu oluşturduğundan, "TCK"nun 125/4. maddesinin uygulanmaması karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır." şeklinde eleştiri yapılarak hükmün onanması” talebiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 06.11.2014 gün ve 13213-32253 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmünün Anayasanın 141 ve 5271 sayılı CMK"nun 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yeterli gerekçe içerip içermediğinin, yasal ve yeterli gerekçe gösterildiğinin kabulü halinde ise hakaret suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" şeklinde düzenlenmiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Kararların gerekçeli olması" başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasında; "Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir",
    "Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar" başlıklı 230. maddesinde de; "(1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
    a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
    b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
    c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
    d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
    (2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    (3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
    (4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir",
    "Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar" başlıklı 232. maddesinde ise; "(1) Hükmün başına, "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.
    (2) Hükmün başında;
    a) Hükmü veren mahkemenin adı,
    b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
    c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
    d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
    Yazılır.
    (3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
    (4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
    (5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
    (6) Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
    (7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir",
    Hükümlerine yer verilmiştir.
    Buna göre, Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşı oy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde; hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının, zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, varsa vekilinin ve kanuni temsilcisinin adı ve soyadı, sanığın açık kimliği ile varsa müdafiinin adı ve soyadı, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, "sorun" bölümünde; iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, "gerekçe" kısmında; mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, "sonuç (hüküm)" kısmında ise; CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından mahkeme kararlarının "gerekçe" bölümü üzerinde ayrıca durulması gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK"nun 230. maddesi uyarınca, hükmün gerekçe bölümünde, suç oluşturduğu kabul edilen fiilin gösterilmesi, nitelendirilmesi ve sonuç (hüküm) bölümünde yer alan uygulamaların dayanaklarının gösterilmesi zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya muhtevasına uygun açıklamasıdır. Bu nedenle, gerekçe bölümünde hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin belirtilmesi ve bunun dayanaklarının gösterilmesi, bu dayanakların da, geçerli, yeterli ve kanuni olması gerekmektedir. Kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime imkan sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır.
    Öte yandan, hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi, 5271 sayılı CMK’nun 289/1-g ve 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nun 308/7. maddeleri uyarınca hukuka kesin aykırılık hallerinden birini oluşturacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanığın kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan mahkûmiyetine ilişkin hükümde yerel mahkemece öncelikle iddia, katılan ve şikâyetçilerin beyanları ve savunmada ileri sürülen görüşlerin gösterildiği, "deliller" bölümünde; sanık savunması, katılan ve şikâyetçilerin beyanları, 21.06.2006 tarihli tutanak ile adli muayene raporuna değinildiği, "delillerin tartışılması ve gerekçe" olarak belirtilen bölümde; “...sanık savunması, müşteki beyanları, tutulan tutanaklar ve tüm dosya kapsamından, sanığın üzerine atılı kamu görevlilerine hakaret suçunu birden fazla kişiye karşı işlediği sabit olduğu” şeklinde kabul edilen oluşun açıklandığı, ardından uygulamaya ilişkin takdir ve dayanaklarına yer verildiği, ancak iddianamede, sanığın şikâyetçi ...’e “sen kim oluyorsun da aracımı çektiriyorsun, senin görevin ne, görev kağıdını göster” dediğinin, görevlilerin sanıktan kimliğini göstermesini istediklerinde ve sonraki aşamalarda şikâyetçilere ve katılana hitaben “yürü git işine, bakın astsubaylar uğraşırım sizinle, astsubay oldun da ne oldu sanki, kendini ne zannediyorsun, artist misin sen...” şeklinde sözler söylediğinin iddia edilmesine rağmen yerel mahkemece CMK"nun 230/1-c fıkrasına muhalefet edilerek ulaşılan kanaat ve sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin gerekçeli kararda belirtilmediği gözetildiğinde, hükmün kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetli olduğundan, itirazının reddine karar verilmelidir.
    Birinci uyuşmazlıkla ilgili olarak hükmün kanuni ve yeterli gerekçe içermediği kabul edildiğinden, ikinci uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.11.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi