Esas No: 2020/422
Karar No: 2020/7387
Karar Tarihi: 16.06.2020
Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2020/422 Esas 2020/7387 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2020/422 E. , 2020/7387 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 29/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.100,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Nizip 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 10/12/2018 tarihli ve 2017/378 esas, 2018/731 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında;
"Dosya kapsamına göre,
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca, hükmolunan ceza miktarının iki yıl hapis cezasını veya adlî para cezasını içermesi ve işlenen suçun da inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması durumunda, gerek Türk Ceza Kanunu ve gerekse özel kanunlardaki istisnalar dışında kalan diğer suçlar bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin olanaklı olduğu, anılan maddedeki kararın verilebilmesi için aranan 6. fıkranın (c) bendindeki zararın giderilmesi koşulunun ise, yalnızca zarar suçları bakımından uygulama yeteneğinin bulunduğu cihetle, sanığın sabıkasız olduğu, işlenen suç nedeniyle herhangi bir zarar bulunmadığı ve sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi halinde hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep edeceği yönünde beyanı olduğu anlaşıldığından, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin uygulanması için gerekli şartların mevcut olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 129/1. maddesinde yar alan “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” ve anılan Kanun"un 29. maddesinde yer alan “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, somut olayda, hakaret suçundan mahkum edilen sanığın, eylemini haksız tahrik altında işlediğinin kabulüyle, 5237 sayılı Kanun"un 29/1. maddesi uyarınca cezasından 1/4 oranında indirim yapıldığı ve sanığın neticeten 1.100,00 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırıldığı, ancak yapılan haksız tahrik uygulamasında, hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve daha lehe düzenlemeler içeren 5237 sayılı Kanun"un 129. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, aynı Kanun"un genel tahrik hükümlerine dair 29. maddesi uygulanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
1) “1” numaralı istem açısından;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının bulunmaması,
Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.
İnceleme konusu somut olayda; katılanın zararını gidermediğinden bahisle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Suç tarihi itibariyle sanığın dosya kapsamında bulunan adli sicil kaydına göre sabıkasının bulunmadığı ve hakaret suçunun somut zarar suçu olmadığı, sanığın da duruşmada CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasını talep ettiği görülmüştür. Bu nedenlerle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluştuğu, mahkemece subjektif koşul da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
2) “2” numaralı istem açısından;
Hakaret suçlarında özel tahrik hükümleri içeren TCK"nın 129. maddesinin 1. fıkrası: “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmünü içermektedir.
TCK"nın 129.maddesinin 3. fıkrasında ise: “Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmü yer almaktadır.
Genel bir tahrik hükmü olan TCK"nın 29. maddesi ise: “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
İncelenen somut olayda, mahkemece hakaret suçundan mahkum edilen sanığın, eylemini, haksız tahrik altında işlediğinin kabulüyle, cezasından TCK"nın 29/1. maddesi uyarınca 1/4 oranında indirim yapıldığı ve neticeten 1100 TL adli para cezasıyla cezalandırıldığı görülmektedir. Ancak yapılan haksız tahrik uygulamasında, hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve daha lehe düzenlemeler içeren TCK"nın 129. maddesi yerine, aynı Kanun"un genel tahrike dair 29. maddesinin uygulanması, hukuka uygun görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, Nizip 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 10/12/2018 tarihli ve 2017/378 esas, 2018/731 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 16/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.