16. Hukuk Dairesi 2015/20475 E. , 2017/8607 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu .... Köyü çalışma alanında bulunan 113 ada 120 parsel sayılı 1.884,03 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz köy gençlerinin spor yapmak amacıyla top oynadıkları yer olup halen futbol sahası olarak kullanıldığı belirtilmek suretiyle ....Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiş, daha sonra hükmen 711,99 metrekare yüzölçümü ve arsa vasfıyla davalı Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı ..., satın alma, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 113 ada 120 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 4864/18432 payın davacı adına, kalan kısmın davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın kök muris Mustafa Salman"dan kaldığı, davacının ve murisinin zilyetliklerinin süresi ve sürdürülüş şekli dikkate alındığında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği, mirasçılar arasında taksimin ispat edilemediği, ancak pay satışının olduğu gerekçesiyle davacının veraset ilamındaki payı oranında tapu kaydı iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı ..., çekişmeli 113 ada 120 parsel sayılı taşınmazın muris babası Yusuf Salman"dan kaldığını ve zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğunu iddia ederek taşınmazın kendi adına tescili istemiyle dava açmıştır. Taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler taşınmazın davacının dedelerinden babası ....’a kaldığı, ....un da ölümüyle davacı ... ile diğer çocuklarına kaldığını beyan etmişlerdir. Davacının murisi babası Yusuf, 30.01.1989 tarihinde ölmüştür. Davacının miras bırakanının ölüm tarihine göre TMK"nın 701. maddesi gereğince tereke elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunmaktadır. TMK"nın 640 ve 702. maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Yani tasarrufi işlemler tüm mirasçıların katılımıyla yapılabilir. Kural olarak, dava açmak da tasarrufi bir işlemdir. Miras bırakandan intikal ettiği iddiasıyla 3. kişilere karşı açılan davalarda, uyuşmazlık konusu taşınmazın taksim, bağış vb. şekilde mirasçılardan birine veya bir bölümüne bırakıldığının kanıtlanamaması halinde, mirasçılardan biri veya bir kısmı adına tescil isteyemeyeceğine ve dava dışı mirasçılar olması halinde tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına göre işin esasına girilmeksizin davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda davacı irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 3. kişi (Hazine)"ye ait taşınmaz malın kendi adına tescili istemiyle dava açmış olup, taksim olgusunu ispat edememiştir. Dava konusu taşınmazın kök muristen kaldığı mahkemenin de kabulünde olup taksimle davacıya kaldığının ispatlanamaması ve tüm mirasçılara ait bulunduğunun anlaşılması halinde dava yalnız davacı adına tescil istemiyle açıldığından, tüm mirasçılar adına tescil istenilmediğinden diğer mirasçıların davaya dahil edilmesi veya temsilci atanması suretiyle de dava şartının yerine getirilmesi mümkün olmadığına göre davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Terekeye dahil bir taşınmaz için bir mirasçı tek başına adına tescil istemiyle dava açamaz. Hal böyle olunca, davanın taraf sıfatı eksikliği (aktif dava ehliyeti yokluğu) nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken belirtilen yön göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 07.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.