22. Hukuk Dairesi 2017/455 E. , 2017/1004 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı şirkette 2012 yılının Ocak ayında fırın-şarj bölümünde işçi olarak çalıştığını,çalışma süresi içerisinde sendikaya üye olan işçilerin tespit edilmesine yönelik girişimlerde bulunulduğunu ve sendika üyesi işçilere baskı yapılmak suretiyle iş sözleşmelerinin sona erdirildiğini,davacının firmada çalışan işçilerin sendikaya üye olmasında öncü olduğunu ve bu nedenle sindirme eylemlerine maruz kaldığını, 01.09.2014 tarihinde davacının hiçbir gerekçe gösterilmeksizin paketleme bölümüne geçirildiğini, çalışmakta olduğu bölümün değiştirilmesine karşı koyması üzerine zor kullanılmak suretiyle odadan çıkartıldığını, sonrasında işyerinden çıkışının yapıldığını, iş sözleşmesinin haksız ve usulsüz bir şekilde sona erdirildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, 01.09.2014 tarihinde davacıya görev değişikliği bildirimi tebliğ edileceği sırada, işyeri personel ve idari işler şefi ..."ya küfür ettiğini ve kendisini tehdit ettiğini, bunun üzerine iş sözleşmesinin 4587 sayılı Kanun"un 18 ve 25/II (b) maddesi uyarınca feshedildiğini, feshin haklı nedene dayandığı belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli sebebe ve sendikal sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusudur.
6356 sayılı Sendikalar Kanunu’nun “sendika özgürlüğünün güvencesi” başlıklı 25. maddesini birinci fıkrasına göre; işçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz; üçüncü fıkrasına göre; işçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz. Aynı maddenin beşinci fıkrasına göre ise; sendikal sebeple iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 sayılı Kanun’un 18, 20 ve 21. madde hükümlerine göre dava açabilir ve iş sözleşmesinin sendikal sebeple feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanun"un 21. maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir.
Sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, işyerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, işyerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki talebi yönteminin işletilip işletilmediği gibi ölçütler belirlenmiştir.
Dosya içeriğinden, 10.01.2012 tarihinden beri davalı işyerinde çalışan davacının iş sözleşmesinin, 01.09.2014 tarihli bildirim ile personel ve idari işler şefine küfür ve tehditte bulunduğu gerekçesi ile 4857 sayılı Kanun"un 18 ve 25/II-b maddesi uyarınca feshedildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalı işverence feshin haklı sebebe dayandığı ispatlanmadığından feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiş olması dosya içeriğine uygundur. Bununla birlikte, geçersiz fesih işleminin davacının görev yeri değişikliğine ilişkin şefiyle tartışması üzerine gerçekleştirildiği, feshin sendikal sebebe dayandığı hususunun kanıtlanmadığı anlaşıldığından karar bu yönü ile hatalıdır.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE, davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 31,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,20 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 608,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak oybirliğiyle, 26.01.2017 tarihinde karar verildi.