10. Ceza Dairesi 2016/1730 E. , 2016/1710 K.
"İçtihat Metni"İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : ... Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi"nin 14.01.2010 tarihli
2009/397 esas ve 2010/11 karar sayılı kararı
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER :
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanıklar ... ve ... hakkında ... Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi"nce yapılan yargılama sonucu 14.01.2010 tarihinde 2009/397 esas ve 2010/11 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükümleri sanıkların müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce 11.03.2016 tarihinde 2012/415 esas ve 2016/752 karar sayı ile sanıklar hakkındaki hükmün bozulmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca Dairemizin kararına itiraz edilmiştir.
B) İTİRAZ NEDENLERİ :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yazısında; “24/04/2008 tarihli olay tutanağı ile dosya içeriğine göre somut olay şu şekilde meydana gelmiştir; 24/04/2008 günü saat 01 sıralarında, ... sokak içerisinde ring görevini ifa ederken durumundan şüphelenilerek durdurulan ... plaka sayılı ticari taksi içerisinde bulunan ... ile, kimliksiz kendi beyanına göre ismini ... olarak bildiren şahısların kimlik sorguları yapılmış, bağajları olup olmadığı sorulduğunda, şahısların bağajlarının olmadığını söylemişler, ancak taksi şoförünün şahısların bağajı olduğunun söylemesi üzerine aracın bagajında çuval içerisinde toplam ağırlığı 14300 gr olan hint keneviri bitkisi elde edilmiştir.
Aşağıda arzetmeye çalıştığımız nedenlerle suç konusu ve delili olan uyuşturucu maddelerin, hukuka uygun yöntemlerle elde edildiği, buna bağlı olarak hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilmiştir.
1- Kolluğun bir arama emri veya kararı gerekmeden arama yapabileceği haller bulunmaktadır. Bunlar adli ve önlemi aramaları yönetmeliğinin karar alınmadan yapılacak arama başlıklı 8, 9, 25 ve 27.maddelerinde sayılmıştır.
“...Suçlu halinde yapılan aramalarda, ... suç işlenen yerlerde delillerin aranması, bulunması, el konulması için..., ... 5237 sayılı TCK.nun 24.maddesindeki kanunun hükmi ve amirin emrini yerine getirme, 25.maddesindeki meşru savunma ve zorunluluk hali ve 26.maddesindeki hakkın kullanılması ile diğer kanunların öngördüğü hukuka uygunluk sebepleri halinde yapılan aramalarda, toplum için veya kişiler bakımından hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla veya kapalı yerlerden gelen yardım çağrıları üzerine, konut, işyeri ve yerleşim yeri ile eklentilerine girmek için, hakim veya savcı kararı alınmasına gerek bulunmamaktadır.
5271 Sayılı CMK.nun m.2/1-j bendi; suç üstü halini, o sırada işlenmekte olan suçla sınırlı tutmamıştır; ayrıca suçüstü sayılan halleri de tamamlamıştır. Bu maddeye göre suçüstü hali; işlenmekte olan suç yanında, henüz işlenmiş olan suç ile suçun işlenmesinden hemen sonra takip edilen veya suçun az önce işlendiğine dair eşya yada delille yakalanan kimsenin işlediği suçu da içermektedir. CMK.md.90/1-2 ile md.2/1-(j) bendi ile birlikte değerlendirildiğinde, bu gibi hallerde herhangi bir kişi veya makama yazılı emrine gerek bulunmamaktadır.
Nitekim bozma kararına konu somut olayda, kolluk görevlileri ring görevini yaparken şüphe üzerine ticari taksiyi durdurmuşlar, sanıklardan ... kimliğini ibraz edememiş, bağajları olmadığını söylemişler, ancak taksi şoforünün bagajları yönündeki beyanı üzerine aracın bağajı açılıp çuval içerisindeki uyuşturucu madde elde edilmiştir.
Bu haliyle sanıkların suçüstü yakalandığı ve yapılan aramanın da suçüstü hükümlerine göre yapıldığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Artık suçüstü halinin bulunduğu ve sanıkların suç delillerini yok etmeleri sözkonusu olabileceğinden suç delilleri görevliler tarafından tespit edilip sanığın yakalanmasından sonra, kolluk görevlileri Cumhuriyet Savcısına derhal bilgi vermişlerdir.
2- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde sunulan kanıtların kabul edilebilir olup olmadığına karar verme usulünü gösteren ve hangi kanıtların kabul edilebilir olduğunu, hangilerinin kabul edilemez olduğunu belirleyen bir kural olmadığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de “İç hukukta yeterli hukuki temeli bulunmadan vaya hukuka aykırı vasıtalar kullanılarak elde edilmiş materyallerin yargılamada kanıt olarak kullanılması kural olarak, başvurucuya gerek usulü güvenceleri sağlanmış olması ve materyalin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı olmaması şartıyla, sözleşmenin 6.maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki adil yargılanma standartlarına aykırılık oluşturmaz.” (Chalkley/Birleşik Krallık (kk) B.No: 6383/100, 26.09.2002) ve “Bir delillin, diğer yan delillerle desteklenmemiş olması, mutlak suretle adil yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturmaz. Mahkemece hükme esas alınan bir delillin çok kuvvetli olması ve güvenirliği konusunda herhangi bir risk bulunmaması, destekleyici delilleri olan ihtiyacın yoğunluğunu azaltır. Buna karşılık gücü ve güvenirliği konusunda bir takım şüpheler bulunan bir delilin suçun sübutu konusunda ulaşılan vicdanı kanaat bakımından belirleyici olması halinde, bu durum hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabilir.” (Güllüzar Erman, B.No: 2012/542- 04/11/2014) şeklinde kararlar vermiştir.
Bu kararlar ışığında somut olaya baktığımızda; suç konusu uyuşturucu maddelerin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı yöntemlerle elde edilmediği ve güvenirliği konusunda herhangi bir risk ve şüphe bulunmadığı dikkate alındığında, hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
3- 5271 Sayılı CMK.nun 230/1-b maddesinde; “mahkumiyet hükmünün gerekçesinde dosya içerisinde bulunan ve hukuka ayrı yöntemlerle elde edilen deliller ayrıca ve açıkça gösterilir.” denilmek suretiyle, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen diğer delillerin geçerliliğini koruyacağı benimsenmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, somut olayda sanıkların ticari aracın bağajında taşırken ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddenin hukuka uygun yöntemle elde edildiği, buna bağlı olarak hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı; hukuka aykırı yöntemle elde edildiği kabul edilse dahi, bu delilin, sanıkların arama işlemine, arama yapılırken haklarının ihlal edildiğine yönelik bir itiraz ile yakınmasının bulunmaması, arama sonucunda elde edilen delillerin sıhhatini şüpheli hale getiren bir durumun söz konusu olmaması, suç konusu uyuşturucu maddenin miktarı, hükmün münhasıran arama sonucu elde edilen delile dayanmaması karşısında, suçun sübutuna ilişkin yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.” gerekçesiyle sanıklar hakkındaki hükümlerin onanması istenmiştir.
C) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ :
Dairemizin itiraza konu kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir yanlışlık bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı yerinde görülmemiştir.
İtirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir.
D) KARAR : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının yerinde görülmediğine,
2- 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE,
31/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.