1. Hukuk Dairesi 2021/720 E. , 2021/1344 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve asli müdahiller vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı ve asli müdahiller, kayden miras bırakan... adına kayıtlı bulunan 1286 parsel sayılı taşınmazı davalı ... (...) ...’ın isim benzerliğinden yararlanarak köy muhtarından aldığı sahte ilmuhaber ile adına tashih suretiyle tescil ettirdiğini, daha sonra taşınmazı muvazaalı olarak davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, taşınmazı kadastro tespiti öncesinden başlamak üzere yıllardır malik sıfatıyla kullandığını, davalıların anılan yerde bir zilyetliklerinin olmadığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile tespit maliki muris kanalı ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, dava konusu taşınmazın tapu kaydının düzeltilmesi ve temlik işlemlerinin yasal olduğunu, bedeli karşılığında yeri satın alan davalı ...’in iyi niyetli bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece ‘…Dosya içeriğine, toplanan delillere, özellikle mahkemece yapılan araştırma ve soruşturmaya göre; davacıların iddiasının sübut bulduğu saptanarak davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Buna göre, davalı ...’nin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davalı ...’in temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, hükme elverişli olmayacak nitelikteki soruşturmaya dayalı olarak yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmadığı gibi, ölümle hukuki şahsiyeti son bulan miras bırakan Memik kızı... adına tescil kararı verilmesi de Türk Medeni Yasasının 28. maddesine aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1286 parsel sayılı taşınmazın 1956 tarihli kadastro tespiti tutanağından taşınmaz üçüncü kişiye ait iken tespitten on sene önce ... kızı...’e satıldığı, satıştan beri ...’nin zilyedinde bulunduğundan... adına tespit ve tescil edildiği, 1899 doğum tarihli...’in 15.01.1977 tarihinde öldüğü, diğer yandan Veli ve ... kızı 1928 doğumlu ...’ın önce muhtara giderek sahteliği ceza mahkemesi kararı ile sabit olan il muhaber düzenlettirdiği sonra 30.03.2001 tarihinde tapu müdürlüğüne başvurarak soy isminin evlenmekle ‘...’ olduğunu belirterek kayıt tashihi talebinde bulunduğu, ardından 20.03.2003 tarihinde taşınmazı davalı ...’e sattığı, taşınmazın halen ... adına kayıtlı olduğu, tespit maliki... mirasçılarının ...’a, ... ve muhtara yönelik şikayetleri üzerine başlatılan soruşturma sonucunda ... 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/12 Esas 2010/309 sayılı kararı ile sanık ...’nin nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği sabit görülerek cezalandırılmasına karar verildiği, muhtar öldüğünden hakkında açılan davanın düşürüldüğü, sanık ... yönünden ise delil yetersizliğinden beraat kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; Dairenin 17.11.2009 tarihli bozma ilamında da belirtildiği üzere davalı ... adına oluşan kaydın yolsuz olduğu açık olmakla; çözümlenmesi gereken ihtilaf; son malik davalı ...’in iyi niyetli olup olmadığı, bir başka ifadeyle TMK 1023. madde koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağıdır.
Getirtilen nüfus kayıtlarından, davalı ...’in ... ili merkez ilçesinden 1946 doğumlu olduğu, dinlenen tanık beyanlarından, davalı ...’nin köy muhtarı tarafından düzenlenen ve sahteliği sabit olan il muhaber ile tapuda düzeltim yaptırdıktan sonra, satış isteğini muhtara bildirdiği, davalı ...’in köy muhtarının arkadaşı olup, temlikten önce de köyde çok kez görüldüğü, köy halkı tarafından taşınmaz malikinin mirasçılarının çok olduğu ve yerin satılma durumunun olmadığının ...’e söylendiği, alımdan sonra ise taşınmazın kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
O halde; davalı ...’in yolsuz tescil olgusunu bildiği veya bilebilecek konumda olduğu sabit görülmekle, temlikinde iyi niyetli olmadığı, başka bir ifade ile TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır.
Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacılar ve asli müdahillerinin, açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 10/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.