Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2396
Karar No: 2017/7087
Karar Tarihi: 05.12.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/2396 Esas 2017/7087 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/2396 E.  ,  2017/7087 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVALILAR : ... V.D.
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, ALACAK


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.12.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ... ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ..., davalı ... ... ... İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve alacak isteklerine ilişkindir.
    Davacı, babasından kalan taşınmalarda kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması amacıyla annesi olan ..."a yurtdışından vekaletnameler gönderdiğini, ancak vekalet görevlerinin gerek annesi gerekse annesinin alt vekil tayin ettiği davalı ... tarafından kötüye kullanıdığını, diğer davalıların da buna iştirak ettiklerini, üzerinde bırakılması gereken bağımsız bölümlerin satıldığını ileri sürerek, üçüncü kişilere satılan bağımsız bölümler yönünden alacağa, davalı Şirkete satılan depolu dükkanlar bakımından ise öncelikle tapu iptali-tescile, aksi takdirde alacağa karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, vekalet görevlerine aykırı hareket edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı ..."ın satışlardan kendisine ödenen bedellerin tamamını davacıya ödemeyerek vekalet ilişkisine aykırı davrandığı gerekçesiyle ... yönünden alacak isteğinin kabulüne; diğer davalılar hakkındaki iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptali-tescil ve alacak isteklerinin reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının, babasından kalan taşınmazlarla ilgili işlem yapılabilmesi için yurt dışından annesi ..."a 12.06.2003, 02.08.2006 ve 06.04.2010 tarihli olmak üzere üç adet vekaletname gönderdiği ve annesini vekil tayin ettiği, 12.06.2003 tarihli vekaletnamede her türlü satış yetkisi bulunduğu halde sonraki 02.08.2006 ve 06.04.2010 tarihli vekaletnamelerde davacının kendisine isabet eden bağımsız bölümlerin uhdesinde kalmasını isteyerek satış yetkisini sınırladığı; anılan vekaletnameler kullanılarak ve vekil ... tarafından alt vekiller tayin edilerek intikal, kat karşılığı insaat sözleşmesi, ek protokol ve bağımsız bölümlerin(mesken ve depolu dükkan vasıflı) satışı işlemlerinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu"nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır.
    Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda(TBK) sadakat ve özen borcu vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 390. maddesi) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse görülecek işin niteliğine göre belirlenir(TBK"nin 504/1). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil, değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun(TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re"sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötüniyeti teşvik etmek, en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötüniyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Hemen belirtilmelidir ki, üçüncü kişilere satılan mesken vasfındaki bağımsız bölümlerin davacıya ödenmeyen satış bedelleri yönünden alacak isteğinin kabul edilmesi kural olarak doğrudur.
    Ancak, alacağın 832.500,00-TL"lik bölümü yönünden davalı ..."in kayıtsız-şartsız bir kabulü bulunmadığı gözden kaçırılmıştır.
    Diğer taraftan, 02.08.2006 ve 06.04.2010 tarihli vekaletnamelerle 12.06.2003 tarihli vekaletnamedeki satış yetkisinin davacı tarafından sınırlandırıldığı, gerek vekil ..."in ve gerekse kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı bulunan şirketin ortakları aynı zamanda alt vekiller olan davalılar ... ve ..."ın bu durumu bilebilecek konumda yer almaları karşısında, davacının kendisine isabet eden bağımsız bölümlerdeki paylarını uhdesinde tutmak yönündeki iradesinden haberdar olmadıklarını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca:
    1- Alacağın 832.500,00-TL"lik bölümü yönünden davalı ..."in kayıtsız-şartsız bir kabulü bulunmadığı gözetilmeden, belirtilen miktarın vekalet ücreti hesabında davacı aleyhine sonuç doğuracak şekilde değerlendirilmesi ve aynı nedenle karar-ilam harcının da eksik alınmış olması doğru değildir.
    2- Dava konusu depolu dükkanların vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle davalı Şirkete satıldığı, bu durumun Şirket ortakları tarafından da bilindiği dikkate alınarak depolu dükkanlara yönelik tapu iptali-tescil isteğinin kabul edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi isabetsizdir.
    Davacının belirtilen hususlara yönelik temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi