10. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/874 Karar No: 2017/1929 Karar Tarihi: 09.03.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/874 Esas 2017/1929 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2017/874 E. , 2017/1929 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, davacının hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan ... hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Mahkemece hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de davacı adına davalı işveren tarafında düzenlenen 10.04.1989 işe giriş tarihli işe giriş bildirgesinin yasal süresi içinde, 09.05.1989 tarihinde kuruma verildiği anlaşılmaktadır. Hak düşürücü süre ancak kurumun sigortalı olarak çalışma olgusunda haberdar olmadığı durumlarda söz konusudur. Bu nedenle, işe giriş bildirgesi, prim bildirge ve bordrolarının verildiği, Kurumun denetim sonucunda çalışmayı tespit ettiği durumlarda tespit edilen çalışma başlangıcının sonrası yönünden hak düşürücü sürenin geçirildiğinden bahsedilemez. Sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların,bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır. Birden fazla işe giriş bildirgesi verilmişse; ilk işe giriş bildirgesinin verildiği tarih ile son işe giriş bildirgesinin verildiği tarihleri arasında hak düşürücü süre işlemez, keza son işe giriş bildirgesinin verildiği tarihten sonraki çalışmaların da hak düşürücü süreye uğramayacağı açıktır. Ancak, birden fazla işe giriş bildirgesinin verildiği tarihlerden önce giriş çıkışlar olmuş ise hak düşürücü süre işler. Tüm bu açıklamalar karşısında mahkemece yapılacak işlem işin esasına girerek çalışma olgusunun varlığını resen araştırma ilkesi de gözetilerek araştırmalı ve sonuca göre bir karar vermelidir. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.