19. Ceza Dairesi Esas No: 2018/1148 Karar No: 2019/6069 Karar Tarihi: 21.03.2019
Marka Hakkına Tecavüz - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2018/1148 Esas 2019/6069 Karar Sayılı İlamı
19. Ceza Dairesi 2018/1148 E. , 2019/6069 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz HÜKÜMLER : Mahkumiyet, Beraat
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Katılanlar ...... vekilinin sanıklar ... ile ... hakkında verilen beraat kararlarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Katılanlar vekilinin 21.11.2014 havale tarihli dilekçesi ile yanlızca sanık ... yönünden davaya katılma talebinde bulunduğu görülmekle, katılanlar vekilinin sanıklar ... ile ... hakkında davaya katılmak istememesi sebebiyle bu sanıklar yönünden hükmü temyiz etmeye hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanun"un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 2-Katılan ... vekilinin sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Eyleme ve yükletilen suça yönelik katılan .... vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 3-Sanık ... müdafiinin sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Dosyadaki delillere göre sanığın üretici olduğu anlaşılmakla; 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılmadan önce de, üreticiler yönünden etkin pişmanlık hükmünün uygulanma olanağı bulunmadığı, bu eylemin suç tarihi itibariyle de uzlaşmaya tabi olduğu ve soruşturma aşamasında tarafların kabul etmemesi nedeniyle uzlaşmanın sağlanamadığı anlaşıldığından tebliğnamedeki uzlaştırmaya yönelik bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Engel adli sicil kaydı bulunmayan ve suç tarihinde 65 yaşını doldurmuş olan sanık hakkında tayin edilen 2 yıl 6 ay hapis cezasının süresi itibariyle 5237 sayılı TCK"nun 51/1 maddesi uyarınca ertelenebilme imkanı bulunduğu gözetilmeden, sanık hakkında 51/1-b bendinde yazılı subjektif koşul tartışılmak suretiyle erteleme müessesesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir karar verilmesi yerine, yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 21.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.