10. Hukuk Dairesi 2015/11243 E. , 2017/1926 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı şirket avukatı ve diğer davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (dış tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas - 2006/106 Karar sayılı kararı ile 26’ncı maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibarelerinin Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Anayasa’nın 153’üncü maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının, Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ve giderek elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması; iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı 21.03.2007 gününden sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi uyarınca yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması; 26’ncı maddedeki anılan ibarelerin iptali ile Kurumun rücu hakkının, kanundan doğan, kendine özgü, sigortalı veya hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin; tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gereklidir.
Bu bağlamda hemen belirtmek gerekir ki; 506 sayılı Kanun uyarınca açılan rücuan tazminat davalarına ilişkin olarak süregelen uygulamada olduğu gibi, maddi zarar (tavan) hesabı yapılması gerekmediği gibi; tazmin sorumlusunun sigortalıya veya hak sahiplerine yapmış olduğu her türlü ödemenin Kurumun rücu alacağından düşülmesine imkân bulunmadığı da göz önünde tutulmalıdır. Zira bu tür rücu davaları Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce halefiyet esasına göre açılmakta iken, iptal kararından sonra kanundan doğan bağımsız rücu alacağına dönüşmüş olup, yasa maddesi bu haliyle yorumlandığında peşin sermaye değerli gelirlerde oluşan artışların istenilemeyeceği sonucuna ulaşılacağında kuşku ve duraksamaya yer yoktur.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Mahkemece iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin kusur karşılığı gözetilmeksizin artışları içerir biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : 1-Hükmün, 1. bendin de yer alan “Davanın kabulü ile;” ibaresi silinerek yerine “Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine” ibaresinin eklenmesine,
2-Hükmün 1. bendinde yazılı bulunan “7.346,20 TL” rakamlarının silinerek, yerine “5.519,10” rakamlarının yazılmasına, bendin sonuna “fazlaya ilişkin istemin reddine,” kelimelerinin eklenmesine,
3-Hükmün 2. bendinde yazılı bulunan “659,40” rakamlarının silinerek, yerine “534,61” rakamlarının yazılmasına,
4-Hükmün 3. bendinde yazılı bulunan “54,25 TL. yargılama giderinin ” kelimelerinden sonra “kabul red oranına göre 43,94 TL’sinin davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacı kuruma ödenmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,” kelimelerinin yazılmasına,
5-Hükme 5. bendin eklenerek, “Davalı şirket kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 09.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.