11. Hukuk Dairesi 2015/13508 E. , 2016/4988 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/03/2015 tarih ve 2012/271-2015/214 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03.05.2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 2003 yılında gerçekleştirdiği işlemler için .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/79 Esas, 2008/492 Karar sayılı dosyasında verilen karar sonucu yapılan takip uyarınca 18.09.2009 tarihi itibariyle toplam 85.364,45 TL’nin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, sözü geçen olay ve mahkeme kararının ... ile müvekkili şirket arasında aktedilen 24.07.2006 tarihli İHDS öncesinde gerçekleşmiş olmasına karşın ödemenin İHDS sonrasında müvekkili şirket tarafından yapıldığını, İHDS’nin 7.1, 7.2, 7.3, 7.4, 7.5, ve 7.6 maddelerinde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığını, İHDS’nin “Üçüncü Kişilerin Hak İddiaları” başlıklı 7.4. maddesine göre, dağıtım faaliyetinin ... tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun ...’a ait olduğunun açıkça düzenlenmiş olduğunu, rücuya esas davanın doğrudan dağıtım faaliyetinden kaynaklanması nedeniyle sorumluluğun ...’a ait olduğunu ileri sürerek 85.364,45 TL’nin avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin çeşitli sözleşmelerin unsurlarını yapısında (bünyesinde) birleştiren “karma tipli (içerikli)” bir sözleşme niteliğinde olduğu, davacının davasının aradaki bu akdi ilişkiye dayanan bir alacak davası olduğu, davaya konu hukuki ihtilafın İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin akdedildiği tarih olan 24.07.2006 tarihinden önceki döneme isabet ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda, davacının İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin “Üçüncü Kişilerin Hak İddiaları”nı düzenleyen 7. maddesi gereği üçüncü kişilere ödemiş olduğu meblağın davalı Kurumdan rücuen tahsilini talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davacının 85.364,45TL alacağının dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4.373,44 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 03/05/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı talebini, 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7. maddesine dayandırmaktadır. Bu madde, "Üçüncü Kişilerin Hak İddiaları" başlığını taşımaktadır.
24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi, dosyamızda davalı olan .... ile hisselerinin tamamı bu şirkete ait .... arasında yapılmıştır. Bir başka ifade ile, sözleşmenin imzalandığı tarihte ..."nin % 100 hissesi davalı ..."a aittir.
Yine dava dilekçesinin 5. sayfasında belirtildiği gibi, davacı şirketin hisselerinin devredildiği 31.08.2010 tarihine kadar, davacı şirketin hisselerinin tamamının davalı ..."a ait olduğu konusunda bir ihtilaf da yoktur.
Hisse satış sözleşmesi, alıcı .... ile satıcı ... arasında yapılmıştır. Hisse satış tarihine kadar, sözleşmede "Şirket" olarak adlandırılan ..."nin tüm hiseleri kamuya ait olup, bu satışla özelleştirilmiştir.
Dava konusu ödeme 25.11.2008 tarihinde yapılmıştır. Bu tarihte davacı şirketin hisseleri özelleştirilmediğinden, dava konusu ödeme, davacı şirketin hisselerinin kamuya ait olduğu dönemde yapılmıştır. Dolayısıyla bu ödeme şirket kayıtlarında mevcuttur. Bu nedenle, özelleştirme amacıyla hisse satışı tarihinden önce kayıt altına alındığından, davacı şirkete ait mali tablolarda yer alması gerekir. Davacı şirketin hisselerinin satıldığı tarihteki bilançosuna da yansıdığı ve bu bilançoya göre, davacı şirketin hisse değerinin belirlendiği, hisse satış sözleşmesinin imzalanması ile birlikte, Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre, alıcı tarafından, davacı şirketin satış tarihindeki bilançosunun bilindiğinin kabulü gerekir.
Davacı, 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"nin 7. maddesine istinaden bu davayı açmıştır. Bu tarihte sözleşmeyi yapan her iki şirketin de tüm hisseleri kamuya aittir.
Davalı ise Hisse Satış Sözleşmesi"nin 9. maddesi ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"nin 18.6. maddesine göre davacının talepte bulunamayacağını ileri sürmüştür.
Öncelikle, bu uyuşmazlığın çözümünde, hangi sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi gerekir.
Davacı şirketin hisselerinin satışı, özelleştirme kapsamında yapıldığından, uygulanacak hükümlerin belirlenmesinde ve sözleşmelerin yorumunda, bu husus göz önünde bulundurulmalıdır. 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun"un 1. maddesine göre, özelleştirmenin amacı, bu madde kapsamındaki kamu kuruluşlarına ait payların, "..temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin işletilmesi haklarının, ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir." şeklinde tarif edilmiştir. Buna göre özelleştirmenin amacı, ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamaktır. Özelleştirme kapsamındaki hisse satışlarından kaynaklanan ihtilaflarda, yasada belirtilen bu amacın göz önünde bulundurulması gerekir.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketin hisselerinin özelleştirilmesinden önce yapılan bu ödeme, davalıdan ve kamudan istenemez. Bu talep, 24.07.2006 tarihli sözleşmenin 18.6. maddesi ile 31.08.2010 tarihli sözleşmenin "Alıcının Taahhütleri" başlıklı 9.maddesi hükümlerine ve özelleştirmenin amacına aykırıdır. Dolayısıyla davanın reddi gerekir.
Bu nedenlerle, mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenle bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz.