2. Hukuk Dairesi 2015/4056 E. , 2015/8104 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma ve Ziynet Alacağı
Taraflar arasındaki "boşanma" ve bu davaya karşı açılan "boşanma ve ziynet alacağı" davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen manevi tazminat ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davalı-davacı kadının talep ettiği ziynetlerden, 10 adet 21"er gram bilezik, 1 adet fil dişi set ve yirmi adet çeyrek altının, evlilik birliği içinde, taraflar ayrı eve çıkarken, yeni eşya alınması için bozdurulduğu tanık ..."in beyanından ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Erkek, bunların geri istenmemek üzere kendisine verildiğini ispat edemediğine göre, kadına geri verme borcu altındadır. Bu yön nazara alınmadan, yazılı gerekçeyle ziynetlerin reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ziynet eşyaları yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA, hükmün temyize konu edilen ve bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 21.04.2015 (Salı)
KARŞI OY YAZISI
Evlilik birliği içerisinde müşterek giderler için bozdurulan ziynet eşyalarının davalı-davacı kadının rızası ile bozdurulduğunun kabul edilmesi gerekir. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesine göre “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.” Türk Medeni Kanunu prensip olarak kadın erkek eşitliğini kabul etmiş bu nedenle de “eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılacaklarını” hüküm altına almıştır. Öte yandan “Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar” (TMK. md. 185/3).
Türk Medeni Kanunun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Somut olayda ispat yükünün davacı-davalıda olduğuna ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Bu nedenle ispat yüküne ilişkin genel kuraldan ayrılmayı gerektirecek bir sebepte bulunmamaktadır.
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev"i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davalı-davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davalı-davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davalı-davacı kadına aittir. Davalı-davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davalı-davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davacı-davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir.
Davalı-davacı kadın evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur.
Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümü yönünden de onanması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.