14. Hukuk Dairesi 2009/14236 E. , 2010/81 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.06.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı imar uygulamasından önceki 226, yeni 9655 ada 2 parsel sayılı taşınmazda yer alan gecekondusu nedeni ile adına düzenlenen 16.12.1986 tarihli ve 2010 sayılı tapu tahsis belgesine dayalı olarak, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, tescilin bu yolla mümkün olmaması halinde TMK’nun 724. maddesi uyarınca adına tescil edilmesine, bu isteminin de kabul edilmemesi durumunda tahsis edilen taşınmaz bedelinin rayiç değerinin ve davalılara ödediği emlak vergilerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tescili istenilen 9655 ada 2 parsel sayılı taşınmaz kaydının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 4.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Eldeki davada, davacı tapu tahsis belgesi düzenlenen 226 sayılı parselin imar görerek 9655 ada 2 parsel sayılı taşınmaz haline geldiğini beyan ederek bu taşınmazın adına tescilini istemiştir. Mahkemece 9655 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı tapu sicil müdürlüğünden araştırılmış, fakat böyle bir parsel bulunamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Ancak yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak davaya dayanak tapu tahsis belgesinin idarece düzenlenip ilgilisine verilmesine ve geçersiz olduğuna dair bir iddiada bulunulmamasına, tespit edilen bedelin yatırıldığı ileri sürülmesine göre tahsise konu yerin, 226 parsel sayılı taşınmazın ıslah imar planı yapıldıktan sonra oluşan parseldeki konumunun tespiti gerekir.
Mahkemece uzman bilirkişiler eşliğinde taşınmaz başında keşif yapılarak birlikte getirilen pafta incelemesi ile tahsis yapılan yer belirlenmeye çalışılmalı, dava açılırken bir maddi hata yapıldığı anlaşılması halinde bu yolda davacının amaçladığı yerin tespit edilen yeni parsele yönelik olduğunun kabulü ile taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı temyizinin kabulü ile kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana geriu verilmesine, 18.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.