11. Hukuk Dairesi 2015/13170 E. , 2016/4982 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.02.2015 tarih ve 2012/566-2015/72 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03.05.2016 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında müvekkiline ait ev ve işyeri eşyalarının Ankara"dan Avusturya"ya taşınması konusunda anlaşma sağlandığını, taşıma ücretinin metreküp başına 170 EURO olarak kararlaştırıldığını, eşyalar davalı tarafa teslim edildikten sonra davalı yetkilisinin metreküp başına değil eşyaların ağırlığına göre ücret talep ettiğini, baştaki anlaşma farklı olmasına rağmen eşyalar teslim edildiği için tarafların eşyaların ağırlığına göre 1950 EURO taşıma ücreti konusunda anlaştıklarını, belirlenen taşıma ücreti ödenmesine rağmen eşyaların alıcısına teslim edilmediğini ileri sürerek, eşyaların aynen iadesine, olmadığı 1.500 TL eşya bedeli, 1.500 TL taşıma ücreti olmak üzere toplam 3.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 04.09.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 152.918 TL"ye yükseltilmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından taşınmak üzere davalıya teslim edilen eşyaların alıcısına teslim edilmediği, söz konusu eşyaların depoda bulunduğu, eşyaların hasarlı olmadıkları ve aynen iadelerinin mümkün olduğu, davacı tarafça ödenen taşıma ücretinin de iadesinin gerektiği gerekçesiyle bilirkişi tarafından tespit edilen eşyaların davacıya aynen iadesine, 4.368 TL taşıma bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle, hükmün açık, anlaşılır, şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu kurallar yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Somut olayda mahkemece, 01.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen eşyaların, davalı tarafından davacıya aynen iadesine karar verilmiş olup iadesi gereken eşyalar kararda gösterilmemiş, bilirkişi raporuna atıf suretiyle hüküm oluşturulmuştur. Ancak, yukarıda açıklanan hükümler çerçevesinde hükmün açık ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olması gerektiğinden yazılı şekilde bilirkişi raporuna atıf suretiyle ve infazda tereddüte yol açacak biçimde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle resen bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 03.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.