23. Hukuk Dairesi 2013/8156 E. , 2014/3159 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2012
NUMARASI : 2011/290-2012/272
Taraflar arasında görülen asıl ve birleşen alacak ve itirazın iptali davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 20.06.2013 tarih ve 2022 E., 4231 K. sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 29.05.2009 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme uyarınca davalı şirketin 15.06.2009 - 15.08.2009 tarihleri arasında 1000 oda gecelemesini gerçekleştirmeyi garanti ve taahhüt ettiğini, 1000 oda geceleme bedeli olarak iki adet çek verildiğini, ancak davalının taahhüt ettiği edimini yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkilinin çekle tahsil ettiği 28.822,07 TL bedelli faturanın davalıya gönderildiğini, davalının 2 ay sonra faturayı iade etmek istemesi üzerine noter ihtarı ile faturanın davalıya geri gönderildiğini, davalı ile 18-21 Mart 2010 tarihi ve 01-05 Nisan 2010 tarihleri arasında konaklama için iki ayrı sözleşme daha imzalandığını, davalının Nisan 2010 dönemine ilişkin 05.04.2010 tarihli 34.236,89 TL bedelli faturanın 28.821,54 TL"lik kısmını ödemediğini, bu nedenle girişilen takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkili tarafından taahhüt edilen 1000 oda gecelemeye ulaşılamaması halinde eksik gecelerin acentaya fatura edileceği, sektördeki deyimi ile no-show (dolu boş) garantili şekilde çalışılacağı hususunda sözleşmede özel bir hüküm bulunmadığını, böyle bir hüküm bulunmadığı durumda otelin diğer acentalara da satışlar yaptığını ve odaları sözleşmedeki acentaya tahsis etmeyip, eksik kalan gecelemeler için de acentadan para talep etmediğini, davacının talebinin ticari teamüle aykırı olduğunu, tüm dünyada yaşanan domuz gribi ve ekonomik kriz nedeniyle turizm sektöründe sıkıntılar yaşandığını, bu durumun mücbir sebep olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, 4-10 Mayıs 2010 tarihleri arasında davalı otelinde konaklama için müşterilerle sözleşme imzalanmasına rağmen, davalı şirketin sözleşmeyi feshi nedeniyle müşterilerini 7.800,00 USD fark vererek başka bir otelde konaklattığını iddia ederek, bu bedelin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile takibin 28.821,54 TL asıl alacak üzerinden devamına fazlaya ilişkin istemin reddine, %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline; birleşen davanın kısmen kabulü ile 5400 USD"nın fiili ödeme tarihindeki kur karşılığına dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek suretiyle davalıdan tahsiline dair verilen karar, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili ile birleşen davada davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 20.06.2013 tarih ve 2022 E., 4231 K. sayılı ilamıyla, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, asıl davanın taraflar arasındaki sözleşme uyarınca düzenlenen 05.04.2010 tarihli faturanın tahsili için girişilen takibe itirazın iptaline ilişkin olup, mahkemece davalının ödemelerde temerrüdü sabit görülerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğine göre, birleşen davanın konusunu teşkil eden 4-10 Mayıs 2010 dönemi ile ilgili olarak sözleşmenin feshinde, birleşen davada davalının haklı olduğunun kabulünün gerektiği, bu durumda, birleşen davada davacı H... Turizm A.Ş."nin kendi kusuru ile feshedilen sözleşmeye dayalı olarak tazminat talebinde bulunamayacağı, bu nedenle birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek birleşen davada davalı yararına bozulmuştur.
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere ve özellikle asıl davada davacı yararına bozma yapılmadığı halde, bozma ilamında asıl davada davacı sıfatına da yer verilmesinin maddi hataya dayalı olmasına ve sonuca bir etkisinin bulunmamasına göre, HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 54,35 TL harç ve takdiren 226,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 22.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.