Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/10875
Karar No: 2014/10448
Karar Tarihi: 28.05.2014

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2014/10875 Esas 2014/10448 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2014/10875 E.  ,  2014/10448 K.

    "İçtihat Metni"


    Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek, çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak, bu örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçlarından sanıklar hakkında yapılan duruşma sonunda; sanıklar ....,...,...,...,... beraatlerine, sanıklar ...,...., ... ve ... hakkındaki kamu davasının tefrikine ve beraatlerine ilişkin... Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.06.2008 tarihli hükmün temyizi üzerine Dairemizin 19.12.2013 gün ve 2012/27973 esas, 2013/19536 karar sayılı;
    “A- Katılan... Mal Müdürlüğü vekilinin, sanık .... hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraatine ilişkin hükme yönelen temyizinin incelenmesinde:
    Sanık... hakkında tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde 10 haftadan fazla olan çocuğunu düşürtmek, suçundan dolayı açılan kamu davası ile ilgili zamanaşımı içerisinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
    5271 sayılı CMK"nun 225. maddesi uyarınca davanın konusu iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, sanık .... hakkında tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde 10 haftadan fazla olan çocuğunu düşürtmek suçundan kamu davası açıldığı gözetilmeden, iddianameyle kamu davası açılmayan resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraatine karar verilmesi hukuki değerden yoksun olup, katılan .... Mal Müdürlüğü vekilinin bu suçlardan verilen beraat hükmüne yönelen temyizinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,
    B- Müdafilerinin sanıklar...... ve... hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçları nedeniyle kurulan beraat hükümlerine yönelik temyizlerinin incelenmesinde:
    Sanıklar.... ve... müdafilerinin beraat hükmünün gerekçesine yönelik olmayan temyizlerinde hukuki yararı bulunmadığı, .... müdafiinin ise sanık hakkında idari soruşturma başlatılması yönündeki CMK"nun 223. maddesi anlamındaki hüküm niteliğinde olmaması nedeniyle temyizi mümkün olmayan karara yönelik vaki temyiz istemlerinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,
    3
    C- Şikayetçi kurumlar ...İl Milli Eğitim Müdürlüğü...ı İl Sağlık Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı vekillerinin temyiz istemlerinin incelenmesinde:
    Kamu davası açıldıktan sonra 5271 sayılı CMK"nun 237 ve devamı maddeleri uyarınca katılma isteminde bulunup katılan sıfatı kazanmadıklarından, temyize yetkisi bulunmadığı cihetle; şikayetçiler ... İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Ağrı İl Sağlık Müdürlüğü adına hazine vekilinin vaki temyiz istemi ile şikayetçi Adalet Bakanlığının, 28.09.2011 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ olunan hükmü 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süre geçtikten sonra, 02.07.2012 havale tarihli dilekçesi ile temyiz ettiği anlaşıldığından, vekilinin süresinden sonra vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
    D- Sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara yönelik müdafilerinin vaki temyiz istemlerinin incelenmesinde:
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların 5560 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231/12. maddesi uyarınca temyizi mümkün olmayıp, itiraza tabi olduğu; sanıklar ... ve... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara yönelik itirazın mercii Iğdır Ağır Ceza Mahkemesinin 31.10.2008 gün ve 2008/199 değişik iş sayılı kararı ile değerlendirilip reddedildiği anlaşılmakla, sanıklar ... ve... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçları nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara yönelik müdafilerinin vaki temyiz istemlerinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
    E- Katılan kurumlar SGK ve.... Mal Müdürlüğü vekillerinin, çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek, çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak, bu örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçları ile ilgili beraat hükümlerine yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde:
    Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek suçlarından sanıklar .... ...’in atılı suçlardan beraatlerine ilişkin hükümlerle ilgili olarak; anılan suçlardan doğrudan doğruya zarar görmeyen katılan kurumlar SGK ve.... Mal Müdürlüğü adına vekillerinin kamu davasına katılmasına dair verilen karar hukuki değerden yoksun olup, hükmü temyiz etme
    4

    yetkisi vermeyeceğinden anılan suçlar yönünden şikayetçi idare vekillerinin vaki temyiz istemlerinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
    F- Katılan.... Mal Müdürlüğü vekilinin, sanıklar ... hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraatlerine ilişkin hükme yönelen temyizinin incelenmesinde:
    Haklarında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından açılan kamu davalarının hüküm fıkrasının 52. maddesiyle bu dosyadan tefrikiyle başka esasa kaydedilmelerine karar verilmesine karşın, bu kez hüküm fıkrasının 53. maddesinde beraat eden sanıklar arasında sanıklar ...ve ..."nın da tekrar isimlerine yer verildiği anlaşıldığından, kurulan bu hükümlerin hukuki değerden yoksun olduğu cihetle, anılan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
    G- Yerel Cumhuriyet savcıları ile katılanlar vekillerinin, sanıklar ....,....,...,...,... müdafilerinin resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetlerine ilişkin hükümlere yönelen temyizlerin incelenmesinde:
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.10.2009 gün ve 2009/89-243 sayılı kararında açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK’nun 193. maddesine 5353 sayılı Yasayla eklenen 2. fıkrasının konuluş gerekçesinde belirtildiği gibi, toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir hüküm kurulması gerektiğinin anlaşılması durumunda, davanın gereksiz yere uzamaması için 5271 sayılı CMK"nun 193/2. maddesi uyarınca sanığın sorgusu yapılmadan da duruşmanın bitirilebilmesinin mümkün bulunduğu, davanın dayanağını oluşturan iddianamede de.... ilçesinde olay tarihi öncesinde.... isimli bir diş hekiminin bulunmadığı, ancak bu isimdeki faturaların diş hekimi....."ın muayenehanesinden fatura edildiği açıklanmakla, sanık ... hakkında tebliğnamede yer verilen bozma düşüncesine iştirak olunmamış, 5237 sayılı TCK"nun 40/2. maddesine göre; özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişilerin fail olabileceği, bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulacağı, memurun resmi belgede sahteciliği suçuna memur olmayan kişilerin ancak 5237 sayılı TCK"nun 38/1. maddesi anlamında azmettiren veya aynı Yasanın 39/2-c maddesi anlamında yardım eden sıfatıyla katılabileceği, anılan Yasanın 210/2-son cümlesinde bahsi geçen sağlık görevlilerinin kamu görevlisi olmadığı dolayısıyla bu maddeler yollamasıyla uygulama yapılamayacağı cihetle; mahkemenin eczanelerin gerçek sahibi sanıklar ile sanık.."in resmi belgede sahtecilik suçuna doğrudan iştirak ettiği gerekçesiyle TCK"nun 37/1 ve 210/2-son cümlesi maddeleri yollamasıyla hüküm kurması isabetsizliği, sanıkların atılı suça azmettiren sıfatıyla katılmaları nedeniyle; sanıklar ..., ...,... ,...."in kamu kurumunda doktor olarak çalıştıkları sırada düzenledikleri sahte belgelerle yüklenen memurun resmi belgede sahteciliği suçunu işledikleri, keza.... 2 Nolu Sağlık Ocağında memur olarak görevli bulunan sanıklar... ve ..."in anılan sağlık ocağındaki sahte belgelerin düzenlenmesine yardım eden olarak katıldıklarının anlaşılması karşısında; haklarında 5237 sayılı TCK"nun 210/2-son cümlesi uyarınca aynı Yasanın 204/2. maddesi uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi isabetsizliği sonuca etkili görülmediğinden; sanıklar ... ile ... hakkında zincirleme biçimde işlendiği kabul edilen nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı 5237 sayılı TCK"nun 43. maddesi ile artırım yapılırken gün adli para cezasının artırılmaması isabetsizliği aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış; mahkemenin birleştirilen 2007/19 esas sayılı dosyasında iddianame ile kamu davası açılan sanıklar... ve ... hakkında memurun resmi belgede sahteciliği ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından zamanaşımı içerisinde karar verilmesi olanaklı görülmüştür.
    Resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraatlerine karar verilen sanıklar.... ...,....,......, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar ..... ve ... hakkında toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı arttırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve dereceleri takdir kılınmış, ertelemeye ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine yer olmadığına ilişkin gerekçeler gösterilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar ve müdafileri, yerel Cumhuriyet savcıları ve katılanlar vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle bu hükümlerin ONANMASINA,
    H- Sanık... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyizin incelenmesinde:
    7
    osya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre; sanık ..."ın en son olarak 13.07.2004 tarihli reçeteleri düzenlediği belirlenmekle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “nitelikli dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezalarının türleri ve üst sınırları itibariyle tabi olduğu, suç tarihlerinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun en son olarak işlendiğinin belirlendiği 13.07.2004 tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanık ... ile müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK"nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,
    I- Sanık ..."nın resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükme yönelen müdafiinin temyizinin incelenmesinde:
    Yüklenen suçlardan dolayı 5271 sayılı CMK"nun 147 ve 191. maddeleri uyarınca iddianame okunarak, sorgusu yapılmayan sanık ..."nın mahkumiyetine karar verilmesi,
    J- Katılan kurumlar vekillerinin sanık ..."in resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraatine ilişkin hükümlere yönelen temyizlerinin nicelenmesinde:
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.10.2001 gün, 212-197 sayılı kararı ile uyum gösteren diğer Genel Kurul ve Daire kararlarında açıklandığı üzere, Ceza Yargılama Yasasında mahkemeye gelmemiş sanık hakkında duruşma yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnalarından biri olarak öngörülen 5271 sayılı CMK"nun 193/2. maddesinin toplanan delillere göre sanık hakkında mahkumiyet dışında hüküm kurulması ile sınırlı olarak uygulama yerinin mevcut olduğu, sanık ....hakkında dosya kapsamına göre sorgusu yapılmadan mevcut kanıtlar tartışılarak delil takdiri suretiyle beraat kararı verilmesinin mümkün bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi,
    K- Yerel Cumhuriyet savcıları ile katılan.... Mal Müdürlüğünün, sanık ..."a yüklenen resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraatine ilişkin hükme yönelen temyizlerinin incelenmesinde:
    Dosyadaki tüm deliller karşısında; sanık ..."ın, ... Eczanesi"nin gizli sahibi olduğu, kendi beyanı ile de bu eczanede dokuz yıldır kalfa olarak çalıştığını ifade ettiği, ecza depolarından ilaç alımı karşılığında verilen ödeme belgelerini de kendisinin Düzenleyip verdiği, bu nedenle burada işlenen resmi belgede sahtecilik suçuna azmettiren sıfatıyla katıldığı ve nitelikli dolandırıcılık suçuna ise doğrudan iştirakinin bulunduğu gözetilmeden, delillerin takdirinde hataya düşülerek isabetsiz gerekçelerle beraatine karar verilmesi,
    L- Sanıklar ..., ...,...,...,... mahkumiyetlerine ilişkin hükümlere yönelen yerel Cumhuriyet savcıları, sanıklar ve müdafilerinin temyizlerinin incelenmesine gelince:
    Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1- Sanık ..."ın, en son olarak 13.07.2004 tarihinde sahte belge düzenlediği gözetilerek, resmi belgede sahtecilik suçu bakımından kararın gerekçe bölümünde; 5252 sayılı Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Yasanın tespiti gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2- Diş hekimi olan sanıklar.., özel muayenehanede gerçekleştirdiği kabul edilen resmi belgede sahtecilik suçlarına konu evrakların niteliği ile...Polikliniğinin gizli sahibi olduğu belirlenen sanık ... ile burada çalışan sanık doktor ... ile aynı poliklinikte çalışan diğer sanıklar...Tıp Merkezinin gizli sahibi sanık ... ile buranın ortağı olup aynı zamanda burada çalışan sanık doktor ... ve aynı yerde çalışan sanık doktor ..."nun sübuta eren resmi belgede sahtecilik eylemlerine konu belgelerin özel poliklinikte düzenlenen reçete, tahlil ve benzeri belgelerden olması ve düzenlenen bu belgelerin kullanılarak kişi veya kişilere haksız bir menfaat sağlanması ve kamu zararını doğurucu nitelik taşıması karşısında eylemlerinin 5237 sayılı TCK"nun 210/2. maddesinin ikinci cümlesi delaletiyle aynı Yasanın 204/1. maddesine uyduğu ve bu madde uyarınca cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde fazla ceza tayini,
    3- Sanıklar ... ve ..."in, hak sahipleri ... ve ..."ün karnelerine bilgileri dışında gerçeğe aykırı reçete düzenlettirdiği iddia olunmakla, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre meydana gelen zararın toplam 198,41 TL olduğu gözetilmeden temel adli para cezasının fazla belirlenmesi,
    4- 5237 sayılı TCK"nun 52. maddesinin 1. fıkrası, "adli para cezası beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yedi yüz otuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan paranın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir" şeklinde adli para cezasının tanımı yapıldıktan sonra aynı maddenin 3. fıkrasında "kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir" ve aynı Kanunun 61. maddesinin 8. fıkrasında ise "adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler gün üzerinden yapılır. Adli para cezası belirlenen sonuç günle kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur" hükümleri ile yasa koyucu adli para cezasının mutlaka gün üzerinden tayin edilmesi gerektiğini belirtmekte olup, sanıklar ....
    9

    ...,...... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetlerine hükmolunurken temel adli para cezasının öncelikle gün olarak tespit edilmesi gerektiği dikkate alınmadan, doğrudan adli para cezası olarak belirlenmesi ve suçun zincirleme biçimde işlendiği kabul edildiği halde TCK"nun 43. maddesi ile artırım yapılırken gün adli para cezasının artırılmaması,
    Yasaya aykırı, yerel Cumhuriyet savcıları, katılan kurumlar vekilleri ile sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca kısmen istem gibi BOZULMASINA, mahkum olan sanıklarla ilgili aleyhe temyiz bulunmadığından kazanılmış hakkın saklı tutulmasına” ilişkin ilamına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 25.04.2014 gün ve 2014/80229 sayılı yazısı ile 6352 sayılı Kanun"un 99. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca bir kısım sanıklar lehine itirazda bulunulması üzerine dosya yeniden okunup, Dairemizin anılan kararının (G) bendinde sanıklar...."ün resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine, sanıklar ... ve ..."in ise nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetlerine ilişkin hükümler yönünden temyiz incelemesi yapılarak anılan hükümlerin onanmasına karar verildiği ve ilamımızın (L) bendinin başlığında sanıkla...."in isimlerinin maddi hataya dayalı olarak mükerrer yazıldığı ve bu hususun sonuca etkili olmadığı; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 25.04.2014 gün ve 2014/80229 sayılı karar düzeltme istemli yazı içeriğine göre, itirazlarının Dairemizin 19.12.2013 günlü, 2012/27973-2013/19536 sayılı ilamdaki -G- bendinde resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından haklarındaki mahkumiyet hükümlerinin onanmasına ve -L- bendindeki resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına ilişkin sanıklar hakkındaki onama ve bozma ilamlarına yönelik olduğu belirlenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 25.04.2014 gün ve 2014/80229 sayılı itiraznamesinin 1. maddesinde;
    “5271 sayılı CMK.nun 147 ve 191. maddeleri uyarınca iddianame okunup sorguya çekilmesi gerekirken kovuşturma aşamasında savunması alınmadan, zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından hükümlülüğüne karar verilen
    sanık ..."nın.... Deva Eczanesinin fiili sahibi olduğu ve yine savunması alınmadan zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraatına karar verilen sanık doktor ..."in de....
    Devlet Hastanesinde dahiliye uzmanı olarak görev yaptığı, savunması alınmayan bu sanıklar ile birlikte.... Devlet Hastanesi, ilçedeki sağlık ocakları ve özel polikliniklerde bulunan doktorlar, diş hekimleri, eczacılar, eczane çalışanları ve sağlık personeli ile bazı hastaların, mahkeme gerekçeli kararında vurgulandığı gibi "sanık ..."nın üzerine atılı resmi evrakta sahtecilik ve kamu kurumunu dolandırıcılık suçlarını doktorlar ... ile birlikte doğrudan doğruya işleyen sıfatıyla suçu irtikap ettiği", sanık ..."in ise "üzerine atılı suçları işlediğine dair tam kanaat verici delil elde edilemediği" kabul edildiği halde; yukarıda açıklandığı gibi savunmaya ilgilendiren aykırılıklar bulunduğu, alınacak savunmaların bu sanıklar ile mahkum olan diğer sanıkların durumlarında değişiklik yapabileceğinden, bildirilen aykırılık giderilip, kanıtlar birlikte değerlendirilip tüm sanıkların hukuksal konumları tartışılarak bir bütün halinde karar verilmesi gerektiği düşüncesinden dolayı, yerel mahkeme kararının bir kısım sanıklar yönünden onanıp, bir kısım sanıklar yönünden bozulmasının yerinde olmadığı, resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetine karar verilen tüm sanıklar yönünden başka yönler incelenmeden bozma kararı verilmesi gereklidir” biçimindeki gerekçesi yerinde değildir.
    Zira sorgusu yapılmadan mahkumiyetine karar verilen sanık ... ile sorgusu yapılmadan beraatine hükmolunan sanık ..."e yüklenen eylemler ile resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından açılan kamu davaları ile diğer sanıkların eylemleri arasında ilk bakışta irtibat varmış gibi gözükmekteyse de resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından haklarındaki mahkumiyet kararı onanan veya bu suçları işledikleri kabul edilip başka gerekçelerle haklarındaki hüküm bozulan diğer sanıklara yüklenen ve sanıklar ... ile ..."in katıldıkları iddia olunan eylemleri dışındaki sair eylemlerinin sübuta erdiği dosyadaki delillerle anlaşılmaktadır. Bir başka ifadeyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyet hükümlerinin onanmasına veya bu suçları işledikleri kabul edilip başka gerekçelerle haklarındaki hükümlerin bozulmasına karar verilen diğer sanıklara yüklenen sair eylemlerin sübutunda kuşku bulunmadığından, sorgusu yapılmadan mahkumiyetine karar verilen sanık ... ile sorgusu yapılmadan beraatine hükmolunan sanık ... hakkındaki bozma kararımız, mahkum olan diğer sanıkların suç oluşturduğu iddia ve kabul edilen sair eylemleri ile ilgili olup, bir kısım sanıkların mahkumiyet hükümlerinin onanmasına veya bir kısım sanıkların atılı suçları işledikleri kabul edilip başka gerekçelerle hükümlerin bozulmasına karar verilmesi gerektiğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraznamesinin 1. maddesindeki görüş yerinde değildir.
    Anılan itiraz yazısının 2. Maddesinde:
    “Belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için, o belgenin hukuki sonuç doğurabilecek ve ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenerek çok sayıda kişiyi aldatabilecek yetenekte olması ve bu konunun objektif olarak saptanması gerektiği, teknik konularda uzman bilirkişilerden icabında destek alınarak, belgenin nesnel (objektif) olarak aldatma gücünün bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve değerlendirmesi ise belge ile doğrudan ilişki kuran mahkemeye ait olduğu gözetilerek; gerçek belgeler ile yargılamaya konu sahte olduğu iddia edilen belgeler, bu konularda uzman bilirkişilere gösterilip karşılaştırma yapılmak suretiyle, kağıt kalitesi, renk, ton, ebat, yazı karakteri gibi niteliklerindeki benzerlik ve ayrılıkları saptanarak yasal unsurları yönünden rapor aldırıldıktan sonra, duruşmaya getirtilip incelenerek yapılan sahteciliğin aldatma yeteneği
    11
    taşıyıp taşımadığı tartışılarak, bu değerlendirme duruşma tutanaklarına yansıtılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi ve belge asılları denetime olanak sağlaması bakımından dosya içinde bulundurulması gerekir.
    Doğubayazıt İlçesinde bulunan Devlet Hastanesi, sağlık ocakları ve özel polikliniklerde, tedavi görmeyen veya gördüğü tedavinin dışında, hastaların bilgileri olmadan sağlık karneleri veya yeşil kartlarına sahte reçete düzenlendiği, hastalıkla ilgili olmayan veya gerektiğinden fazla ilaç yazılması eylemlerinden dolayı doktor, diş hekimi, hastane personeli, eczacı, eczane çalışanları ve bazı karne sahipleri hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturma kapsamında, sağlık karnelerine veya yeşil kartlarına sahte reçeteler düzenlendiği iddia olunan kişilerin (hastaların) bazılarının hiç dinlenilmediği, bazılarının kendisi yerine yakınlarının dinlenildiği, dinlenilen bir kısım karne sahibinin ise duruşmada beyanlarını değiştirdikleri, bir kısım karne sahibinin reçetelere yazılan ilaçları kullanmadıkları, bir kısım karne sahibinin ise reçetelere yazılan ilaçları kullanıp kullanmadıklarını hatırlamadıklarını ileri sürmeleri, doktor, diş hekimi, eczacı, eczacı kalfası ve karne sahibi olan sanıkların da aşamalarda değişmeyen savunmalarında, hastaların muayene edilerek ilaçlarının yazıldığı ve bu ilaçların da eczanelerden alındığını ileri sürmeleri, suça konu reçetelerin dosya içerisinde bulunan fotokopilerinde yasal öğelerinin bulunmadığı, ilaçların alındığına ilişkin reçetelerin arka yüzünde bulunan yazı, rakam ve imzaların aidiyeti yönünde gerek karne sahibi ve gerekse ilacı alan akrabaları bakımından grafolojik yönden yazı imza incelemesi yaptırılmamıştır. (Örneğin sanık doktor..."in düzenlediği iddia olunan ve dosyada bulunan suça konu reçetelerde, ait olduğu resmi kurum kaydı, doktor isim veya kaşesi, kayıt tarihi, protokol numarası içermediği, reçetelerin unsurlarının gözlemlenemediği ve aldatma yeteneklerinin olup olmadığının anlaşılamadığı ve yine ... Eczanesini fiilen işleten sanık... ve ... Eczanesini fiilen işleten..."ın mahkumiyetlerine delil olarak gösterilen, karne sahiplerinden ....’ün doktor... tarafından karnesine 4 kalem ilaç yazıldığı, eşiyle eczane kalfasına ve doktor ...’a gidip bu duruma itiraz ettikleri ve doktor..."in yazdığı sayfanın yırtıldığı, karne sahiplerinden...’ın doktor... ve...’e hiç muayene olmadığı, karnesini eczaneye bıraktığı, yazılı bulunan ilaçları alıp kullanmadığını bildirdikleri reçetelere dosyada rastlanılamadığı, tarih ve unsurlarını denetlenememiştir....Eczanesinin 01.01.2005-31.12.2005 tarihleri arasında fatura ettiği reçeteler arasında, ..adına ... Sağlık Ocağında Dr. ..’nun düzenlediği 10.10.2005 tarihli reçete dışında, diğer hastalara ait reçetelere rastlanılamamış, SGK Müfettişi ...’in 07.02.2007 gün ve 02 sayılı raporu da bu tespit doğrulanmıştır.)
    Geçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi bakımından, dinlenilmeyen karne sahiplerinin sahte olarak düzenlendiği ileri sürülen reçetelerle ilgili açıklayıcı beyanları alınıp, suça konu reçetelerdeki yazı, imza ve rakamların aidiyetinin belirlenmesi bakımından sahtecilik ve grafoloji konusunda uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeye dayanılarak hüküm veren.... Ağır Ceza Mahkemesinin belirtilen tarih ve sayılı hükmünün bozulması tarafımızdan istenilmesine rağmen, Yüksek 11. Ceza Dairesi anılan tarih ve sayılı kararıyla resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar ....


    ...,,...n nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetlerine ilişkin hükmün "bozulmasına" karar vermiştir. Açıklanan gerekçelerle yerel mahkeme kararının bir kısım sanıklar yönünden onanarak, bir kısım sanıklar yönünden bozulmasının yerinde olmadığı, resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetine karar verilen tüm sanıklar yönünden eksikliklerin giderilmesi bakımından bozulmasına kararı verilmelidir” biçimindeki gerekçe yerinde değildir.
    Zira sahte olduğu hususunda kuşku bulunmayan reçete ve sair sahte belgelerin ilgililerince düzenlendiği, düzenlenen bu belgelerin şeklen sahte olmayıp somut olaylarda fikri sahtecilik suçunun işlendiği, hak sahiplerinin aşamalardaki reçete ve sair belgelerdeki kurumlara gitmedikleri, adı geçen doktorlarca muayene edilmedikleri ve reçetelerdeki ilaçları kısmen veya tamamen almadıkları, yönündeki beyanları ile dosyada mevcut soruşturma raporları ve eklerindeki reçetelerin asılları veya onaylı örnekleri ile sair belgelere göre suça konu sahte belgelerin kurumlara fatura edilerek bedellerinin tahsil edildiği anlaşılmaktadır.
    İtiraznamede bahsi geçen Doktor .... tarafından hak sahibi ... adına sahte olarak düzenlendiği sabit olan 28.04.2004 gün ve 1802 protokol sayılı sahte reçete ile ... adına sahte olarak düzenlenen 09.11.2005 gün ve ... protokol sayılı reçetelerin örnekleri dosyada mevcut olup, bu reçetelerdeki tüm yasal unsurların bulunduğu Dairemizce gözlemlenmiştir.
    İdari soruşturma sonucunda düzenlenen soruşturma raporları ekindeki reçetelerin asılları veya onaylı örneklerinin incelenmesi Dairemizce gerçekleştirilmiş olup, sübuta elverişli sahte reçetelerin yasal unsurlarının bulunduğu, ilgili kurumlara fatura edilip bedellerinin tahsil edilmiş olması nedeniyle iğfal kabiliyetlerinin mevcut olduğu saptanmıştır.
    Tarafsız bilirkişilerce hazırlanan ve eczaneler listelerinde isimleri gözüken ödemeleri yapılmış karne sahiplerinden .... Sağlık Bakanlığı müfettişlerine vermiş olduğu ifadesinde; ... Sağlık Ocağına hiç gitmediğini, 10.10.2005 tarihinde tanzim edilen ve... Eczanesi tarafından fatura edilen ilacı almadığını beyan etmiştir. Yine karne sahiplerinden... İldirin Kaya beyanında; 5 adet reçete içerisinde 3 adet yer alan ilaçlardan bir kısmını kullanmadığı, ilaçların kendisine verilmediğini, hekimliği iyi olmadığını duyduğu uzman doktor ..."e 2005-2006 yıllarında kesinlikle muayene olmadığını, yine sağlık karnesinde ... tarafından düzenlenen reçetede yer alan 10
    13

    ... isimli ilacın .. Eczanesi"nden kendisine verilmediğini, sağlık karnesini zaman zaman eczaneye bıraktığını, daha sonra ilaçları ve sağlık karnesini eczaneden aldığını, verilmeyen ilaçların kendisinin bilgisi dışında eczane görevlileri tarafından yazdırıldığını söylemiştir. Sağlık karnesi ... isimli işletmede bulunan ... emniyette vermiş olduğu ifadesinde karnesinde yazılı 7 sayfa reçeteden haberinin olmadığını beyan etmiş olup, bu reçetelerden bir tanesinin doktor ... tarafından yazıldığı ve...Eczanesi tarafından kuruma fatura edildiği, yine karne sahiplerinden Fettah Karaboğa, Sağlık Bakanlığı müfettişlerine vermiş olduğu ifadesinde; Doktor ... ve..u tarafından yazılan ve...Eczanesi tarafından kurumlara fatura edilen reçetedeki ilaçları almadığını, kullanmadığını, imzaların kendisine ait olmadığını beyan etmiştir. Aynı şekilde karne sahiplerinden ... ..."un karnelerine gerçeğe uygun olmayacak şekilde reçete tanzim edilerek kurumlara fatura edildiği anlaşılmış olup, tanıkların bu yöndeki beyanları suçun sübutu açısından yeterli görülmüş, bu nedenle reçetelerdeki yazı, imza ve rakamların aidiyetinin tespiti açısından grafolojik inceleme yaptırılmasının sübuta katkısı olmayacağı kabul edilmiştir.
    Yine aynı itiraz maddesindeki “sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar ...,...,...,

    buranın ortağı olup aynı zamanda burada çalışan sanık Doktor ... ve aynı yerde çalışan sanık Doktor ... Kemaloğlu"nun sübuta eren resmi belgede sahtecilik eylemlerinin 5237 sayılı TCK"nun 210/2. maddesinin ikinci cümlesi delaletiyle aynı Yasanın 204/1. maddesine uyduğunun gözetilmemesi, sanıklar ...... hakkında bilirkişi raporuna göre meydana gelen zararın toplam 198,41 TL olduğu gözetilmeden temel adli para cezasının fazla belirlenmesi ve sanıklar ....,...,...,..., ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetlerine hükmolunurken temel adli para cezasının öncelikle gün olarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve suçun zincirleme biçimde işlendiği kabul edildiği halde TCK"nun 43. maddesi ile artırım yapılırken gün adli para cezasının artırılmaması isabetsizliklerine dayanmakta olup, sübut ve vasıfları belirlenen eylemlerle ilgili uygulama hatalarının düzeltilmesi amacıyla verilen bozma kararımızın yerinde olduğu düşünüldüğünden itiraznamedeki düşüncelere iştirak edilmemiştir.
    İtiraznamenin 3. maddesinde;
    “...İlçesinde sağlık çalışanlarına yönelik operasyonun Aralık 2005 yılında başlatıldığı, sanıklara yüklenen resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarına konu belgelerin bir kısmının 2004 ve 2005 yıllarında, bir kısmının ise 2006 yılında düzenlendiğinin iddia edildiği, dosya içerisinde bulunan reçete fotokopilerinden de anılan tarihlerde düzenlenmiş oldukları ve 5237 sayılı TCK.nun 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olması karşısında; zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetlerine karar verilen her bir sanık (doktor, diş hekimi, eczacı, eczane çalışanı, sağlık personeli ve sağlık karnesini bilerek kullandıran sigortalı) yönünden suç tarihleri kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenerek, eylemlerin 01Haziran 2005 tarihinden önceye veya sonraya ilişkin olup olmadığının somutlaştırılması, 765 sayılı TCK. döneminde işlenen suçlar bakımından, 5237 sayılı TCK.nun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK. ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun ilgili bütün hükümleri somut olaya ayrı ayrı uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Yasanın tespiti gerektiği gözetilerek, hangi reçetenin, hangi hastayla ilgili olarak, hangi tarihte, hangi doktor, diş hekimi sanık(lar) tarafından düzenlendiği, hangi hastane çalışanı veya sağlık ocağı görevlisinin hangi reçetenin düzenlenmesine ne biçimde katıldığı ve hangi eczane tarafından ve hangi tarihte kime imza karşılığı teslim edildiği ile hangi kuruma fatura edilerek kullanıldığı kuşkuya yer bırakmayacak biçimde uzman bilirkişilere tespit ettirilmeyen, açıklanıp tartışılmayan.... Ağır Ceza Mahkemesinin ilgili kararının noksan inceleme sonucu verildiği halde, bu eksiklikler giderilmeden söz konusu kararın bir kısım sanıklar yönünden onanması, bir kısım sanıklar yönünden ise bozulması yerinde değildir” şeklindeki düşünce de isabetli değildir.
    15
    Zira yukarıda açıklandığı üzere suça konu reçete ve sair belgeler Dairemizce incelenmiş olup, dosyada mevcut soruşturma raporları ile bilirkişi raporlarının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, mahkumiyet hükümleri onanan sanıklar yönünden suç tarihleri ayrıntılarıyla belirlenmiş, her bir sanığın sübutu kabul edilen eylemlerindeki suç tarihleri ve yürürlükte olan yasalar karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Örneğin mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilen sanık ... tarafından kendisi ve yakınlarının sağlık karnesini sahte reçete yazdırmaları için eczanelere bırakmak suretiyle suça katıldığı kabul edilmiş mahkumiyet hükmü onanan ..."e 07.01.2004, 20.01.2004, 30.01.2004, 09.02.2004, 18.02.2004, 01.03.2004, beraat hükmü onanan..."e 02.01.2004, 12.01.2004, 27.01.2004,..."e 13.01.2004, 20.01.2004, 02.02.2004, 16.02.2004, 26.02.2004 tarihlerinde reçete düzenlendiği belirlenmiş, ancak adı geçen ...e Doktor ....arafından 08.06.2005, 16.06.2005, Doktor ..... tarafından 13.06.2005, Doktor... tarafından 23.12.2005,...."e Doktor ....arafından 08.06.2005, 01.07.2005, Doktor... tarafından 24.06.2005, 27.07.2005, 31.08.2005, 25.10.2005, 14.11.2005, 05.12.2005, Doktor.... tarafından 24.08.2005, Doktor... tarafından 25.11.2005,.... Doktor ....arafından 08.06.2005, 24.06.2005, 01.07.2005, 04.08.2005, Doktor...tarafından 13.06.2005, 17.06.2005, Doktor... tarafından 11.07.2005, 25.07.2005, 13.08.2005, 25.10.2005, Doktor... tarafından 23.08.2005 tarihlerinde reçete düzenlendiği belirlendiğinden; Doktor ... dışında ismi geçen bu sanıkların 5237 sayılı TCK döneminde gerçekleştirildiği sabit olan eylemleri nedeniyle verilen mahkumiyet hükümlerinin onanması cihetine gidilmiştir. Bu nedenlerle itiraz isabetli görülmemiştir.
    İtiraznamenin 4. maddesinde;
    “Anayasanın 141/3, CMK.nun 34 ve 230. maddelerine göre mahkeme kararlarının sanıkları, katılanları, Cumhuriyet savcısını ve herkesi inandıracak, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların iddia, savunma ve kanıtlara ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması, suçun yasal öğeleri, sanıkların eylemlerinin ne olduğu ve kabul edilen olayların karar yerinde gösterilip tartışılması gereklidir..... Ağır Ceza Mahkemesinin ilgili kararında bu ilkelere uyulmadan, her bir sanığın işlediği kabul edilen suçların yasal öğelerini oluşturan sabit ve gerçekleşmiş sayılan olaylar ayrı ayrı açıklanmadan, suçların ne şekilde işlendiği belirtilmeden, sübut kanıtları gösterilip tartışılmadan gerekçesiz olarak hükümlülüklerine karar verilmiştir.
    Örneğin 2 Nolu Sağlık Ocağında idari memur olarak çalışan sanık ... ve aynı yerde ebe olarak çalışan sanık ..."in telefonlarının 16.01.2006 tarihinden itibaren mahkeme kararı ile teknik takibe alındığı ve sanık ...in ... Eczanesi işletenleri ... ve ... ile karne getirilip-götürme, sayıları ve protokol verilmesi konularında, sanık ..."nin ise ... Eczanesi işletenleri... ve.. Eczanesi çalışanı... ile karne getirilip-götürme, sayıları ve protokol verilmesi konularında yaptıkları görüşmelere ilişkin iletişimin tespitleri mevcuttur. Ancak bir takım şekil şartları taşıması, düzenlenen belgelerin somut biçimde belirlenmesi ve kandırma gücünün olması gerekli olan ve teşebbüse olanaklı bulunmayan resmi belgede sahtecilik suçları yönünden, sanıkların hangi belgenin düzenlenmesine, hangi düzeyde katıldıkları, belgelerin yasal unsurları taşıyıp taşımadığı gerekçeli kararda açıklanıp tartışılmamış, sadece iletişimin tespiti tutanaklarına atıf yapılmıştır. Aynı şekilde kendisi, eşi ve oğluna ait sağlık karnesini
    16
    kullandırdığı gerekçesiyle zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik (5237 sayılı TCK.nun 204/2, 43/1) suçundan mahkumiyetine karar verilen sanık ...in anılan sağlık karnelerini akrabası olan... Eczanesine bıraktığı, kamu görevlisi olan doktorlarla veya özel poliklinik doktorlarıyla suça nasıl iştirak ettiği açıklanıp tartışılmadan, bırakılan bu karnelere kamu görevlisi olan doktor veya özel poliklinik doktorunun hangisi tarafından ilaç yazılacağını nereden bildiği değerlendirilmeden, kamu görevlisi olan doktor sanıklar ile birlikte hareket ederek zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Bu nedenlerle gerekçeden yoksun söz konusu yerel mahkeme kararının bir kısım sanıklar yönünden onanması, bir kısım sanıklar yönünden ise bozulması yerinde değildir” biçimindeki istem de isabetli değildir.
    Zira mahkemece gerek idari soruşturma gerekse adli soruşturma aşamasında elde edilen ve halen dosya içerisinde mevcut bulunan deliller ayrıntılarıyla değerlendirilip, her bir sanığın eylemi gerekçeli kararda sübut delilleri ile birlikte gösterilmiştir. Dosya içerisindeki reçete ve sair sahte belgelerin Dairemizce incelenmesi sonucunda bozma nedenleri dışındaki diğer hükümlerin isabetli oldukları kabul edilmiştir.
    ... Eczanesi ile ilgili sanıklardan ... ile itiraznamede bahsi geçen.... 2 nolu Sağlık Ocağında idari memur olarak çalışan sanık ... arasında 16.02.2006 günü saat 08:50 de yapılan telefon görüşmesinde sanık...ın “karneleri getirmiş, tek tek veriyor, akşam bir iki tane isim yazmışım, o listeyi de bırakıp atmışlar, sabah 6"da açıp gelenler yırtmışlar, ben de... abiye dedim, kabul etme yukarıda tartışıyorlar. Birer tane istiyor, biliyorsun bizimki de yüklü ben dedim. Birer birer alayım, bitireyim, onu ne yapayım, dosyam yanımda ya abi, ben dün rica ettim, bu sabahta ettim, bakalım ne yapalım dediği, sanık ..."in ise tamam senin emanetler burada zaten” diye cevap verdiği, keza sanık...ın yine ...Eczanesi ile ilgili sanıklardan ...ile 01.03.2006 günü saat 12:00 de yaptığı telefon görüşmesinde “5 tane karne var burada, almışım, hepsi de ilaçtır, nasıl ulaştırsaydık sana. 5 tane karne ilaç yazılmış, senin yanına gönderecek mi” dediği, sanık ...in de ... abiyi gönderiyorum” diyerek yanıt verdiği, yine ...Eczanesi ile ilgili sanıklardan ..."ın 17.02.2006 günü saat 09:44 de sanık...le yaptığı telefon görüşmesinde “...abi dur, ... vereyim. ... o senin emanetler var ya onlara o bakıyor, tamam gelsin alsın da ...abi gelsin alsın .... ben ve.. gelip oraya ... orada mı biraz sonra geleceğiz, onların yanına ben emaneti getiririm” dediği, keza sanık...n itiraznamede bahsi geçen.... 2 nolu Sağlık Ocağında ebe olarak görevli bulunan sanık ... ile 03.03.2006 günü saat 09:34 de yaptığı telefon görüşmesinde sanık ..."in “büyüklü küçüklü, önce büyüklerini ver dediği, sanık...n da ... 500-20” dediği, sanık ..."in “benim ne kadar borcum kalmış, ne kadar da öderim, onu da istiyorum” şeklindeki sorusuna sanık...n “tamam da bunları da yaz getir, bir bakalım ondan sonra” diyerek devamında “Lansor 30-28,... 500 2 tane” dediği, ...nin çocuklar için 5-2-8-9 yaşında cevabına..."in “abla 2 yaşındakine yaz Sultasit 70 ml şurup 2 tane, Sezol 500 10 tane, ... şurup 1 tane, Peditus şurup” diye devam ettiği, “5 yaşındakine Sefaks 50 ml 2 tane, Sezol 500"lük 10 tane, ... ve ... abla” dediğinde ...nin “bunları yazarlar mı...” diye sorduğu,..."in “yazarlar abla, niye yazmasınlar, Eylem hoca ise yazar” diye cevap verdiği, ...nin “Eylem hoca değil, ...” demesi üzerine yine..."in “... o yazar, sen merak etme” dediği, ...nin “bir de 8-9 yaşlarından büyük” demesi üzerine..."in Bitigram tablet 2 tane, Ransor 30-14 1 tane, Zeloksil Fort bir de Biteral 500, tamam mı” dediği, ...nin
    17
    “tamam deyip, ... abi geldi mi” diye sorduğu,..."in de “şimdi göndereceğim abla” diye cevap verdiği, aynı gün saat 09:28 de görüşmelerinde ise ...nin “bana birini yolla, sana 2 tane yazılı karne yollayacağım” dediği,..."in ... abiyi birazdan yollarım abla” diye cevap verdiği, ...nin “bak elimde birkaç tane daha var, onları da sen yazdıracaksın değil mi” dediği,..."in “bakarız abla” yanıtını verdiği, ...nin “bu gün yazdırabilirsen yollayacağım” dediği,..."in de “bu gün biraz zor abla, yazdıramam” sözüne ...nin “o zaman sen bana ilaç ismi ver” dediği anlaşılmış olup, her ne kadar suça konu sahte reçetelerin kime ait oldukları tespit edilememiş ise de adı geçen sanıkların.... 2 nolu Sağlık Ocağında düzenlenen sahte reçetelerin temini, getirilip götürülmesi ve düzenlenmesi konusunda doktorlarla işbirliği içerisinde davranmak suretiyle suça iştirak ettiklerinde şüphe yoktur. Bu nedenlerle itiraznamedeki görüş yerinde bulunmamaktadır.
    Öte yandan ...in kendisi, eşi .... ve oğlu... adına 01.01.2004-01.01.2006 tarihleri arasında yaklaşık bir haftalık süreler ile periyodik olarak sürekli reçete yazılmış olduğu, reçete yazılması arasındaki sürenin bazen birkaç güne kadar düştüğü, örneğin ..."e ait sağlık karnesine 2005 yılı Nisan ayında toplam 6 kez, Haziran ayında 5 kez, Temmuz ve Ağustos aylarında 4 kez reçete yazıldığı görülmüş, bu kişiler adına düzenlenmiş ve eczanelerden ilaç alınmış olan reçeteler incelendiğinde 135 adet reçete arkasındaki imzanın ilgililerine veya akrabalarına ait olmadığı bu reçete bedellerinin 10.934,59 TL olduğu her üçü adına düzenlenmiş toplam 162 adet reçete bedelinin ise 12.794,81 TL olduğu, hak sahibi 47.914.034.0 sicil numaralı ...r adına 2004-2005 yıllarında 3.289,39 TL tutarında 202 adet... eden 40 adet reçete düzenlendiği, eşi 47.914.034.1 sicil numaralı... adına 2004-2005 yıllarında 3.465,52 TL tutarında 274 adet antibiyotik ilaç ihtiva eden 39 adet reçete düzenlendiği, yine oğlu 47.914.034.7 sicil numaralı... adına aynı dönemde 2.299,033 TL tutarında 181 adet antibiyotik ilaç ihtiva eden 33 adet reçete düzenlendiği, her üç hak sahibi için düzenlenen 112 adet reçete bedeli olan 9.050,94 TL reçete bedelinin Ümit Eczanesi tarafından Emekli Sandığından tahsil edildiği anlaşılmıştır.
    Bu suretle kendisi, eşi... ve oğlu..."in sağlık karnelerine kamu görevlisi olan doktorlarla işbirliği içerisinde sahte reçete düzenleneceği hususundaki suça iştirak iradesi bulunduğu kabul edilen sanık ...in, bu amaçla sağlık karnelerini akrabası olan... Eczanesine bırakmak suretiyle suça katıldığının kabulü gerekmiştir. Zira kendisi veya yakınları adına yüzlerce reçete düzenlenen sanığın, bu reçetelerin kimler tarafından düzenlendiğini bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı da ortadadır. Bu nedenle itiraz nedenleri yerinde görülmemiştir.
    İtiraznamenin 5. maddesinde;
    “Katılan Sosyal Güvenlik Kurumu ve.... Mal Müdürlüğü vekillerinin temyiz istemlerinin, resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarına yönelik olduğu kabul edildiği ve "resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar ...,..., nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından

    mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar ...... ve ..." yönünden eleştirili onama kararı verilirken aleyhe temyiz bulunmadığı kabul edildiği halde; Yüksek Daire ilamının (L-4) paragrafından "sanıklar...,...,...... ... .. ve... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin sanıklar ve müdafileri tarafından temyiz edildiği kabul edilerek Dairemizin 19.12.2013 gün ve 2012/27973 esas, 2013/19536 sayılı ilamının L/4 bendinde gösterildiği üzere nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden temel adli para cezasının öncelikle gün olarak tespit edilmesi gerektiği dikkate alınmadan, doğrudan adli para cezası olarak belirlenmesi ve suçun zincirleme biçimde işlendiği kabul edildiği halde TCK"nun 43. maddesi ile artırım yapılırken gün adli para cezasının artırılmaması isabetsizliklerinden kazanılmış hakları saklı tutulmak suretiyle bozulmasına karar verilmesi yerindedir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin anılan kararında bir isabetsizlik bulunmadığı cihetle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının vaki itirazları yerinde görülmediğinden KARARIN DÜZELTİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 6352 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK"nun 308/3. maddesi uyarınca itiraz konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı" na TEVDİİNE, 28.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi