11. Ceza Dairesi 2020/5280 E. , 2021/256 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkumiyet
Hüküm fıkrasında yanlış yazılan ilk derece mahkemesine ait tarih, esas ve karar numaralarına ilişkin bilgilerin mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- TCK"nin 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.
TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması, TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, olay günü devriye görevini ifa eden görevlilerin hırsızlık suçunun işlendiğine dair yapılan ihbar üzerine bildirilen adrese gittiklerinde iş yeri içerisinde bulunan sanığın yakalandığı, üzerinde kimlik bulunmayan sanığın kendisini ... olarak tanıttığı ve tutanağın bu isme göre düzenlendiği ve görevlilerce kimlik bilgileri hususunda şüpheye düşülerek yaptırılan parmak izi incelemesinde sanığın gerçek kimliğinin tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin TCK"nin 268/1. maddesi delaleti ile 267/1. maddesinde tanımlanan ""başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile yazılı şekilde "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçundan hüküm kurulması yasaya aykırı,
2- Kabule göre de; sanık hakkında üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçundan dolayı kurulan hükümden sonra 19.08.2020 tarihinde 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarih ve 2020/16-2020/33 sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarihli 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin, aynı bentte yer alan “basit yargılama usulü” ibaresi bakımından Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması nedeniyle, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5271 sayılı CMK"nin 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 14.01.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.