Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/1867
Karar No: 2020/908
Karar Tarihi: 17.11.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/1867 Esas 2020/908 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/1867 E.  ,  2020/908 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 2. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 09.12.2013 havale tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin sendikaya üye olduğunu öğrenmesi üzerine davalı işverenin müvekkiline psikolojik baskı uyguladığını, kundura reyonunda çalışmaktayken gıda reyonuna alındığını, ikametgahına uzak olan mağazalarda çalıştırılmakla tehdit edildiğini, sendikadan ayrılmaması nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini, feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade istemli açılan davada, Konya 2. İş Mahkemesinin 17.09.2013 tarihli ve 2012/355 E., 2013/585 K. sayılı kararı ile işe iade talebinin reddedildiğini, bu kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili 30.01.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde; Konya 2. İş Mahkemesinin 17.09.2013 tarihli ve 2012/355 E., 2013/585 K. sayılı kararı ile feshin geçersizliğiyle işe iade talebinin reddine karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, öte yandan davacının farklı tarihlerde ihtar cezası almasına rağmen eksikliklerini tamamlayamadığını, yapmakla görevli olduğu işleri kasıtlı olarak aksattığını, yapmamakta ısrar ettiğini, bu nedenle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiğini, feshin sendikal nedenle yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. Konya 2. İş Mahkemesinin 17.09.2014 tarihli ve 2013/750 E., 2014/464 K. sayılı kararı ile; feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade isteminin reddine dair verilen kararın kesinleştiği ancak gerekçede yer alan iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğine ilişkin anlatımın yazım hatasına dayandığı, aslında mahkemece davacının iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğini kabul edilerek davanın reddine karar verildiğinin açık olduğu, öte yandan davacının savunmasını verdiği tarihten itibaren 4857 sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesi ile öngörülen 6 iş günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra davalı işveren tarafından yapılan feshin, haklı fesih olarak değerlendirilemeyeceği, iş sözleşmesinin performansa dayalı olarak geçerli nedenle feshedildiği ancak performansa dayalı geçerli fesih için performans konusunda objektif değerlendirme ve ölçme yapılarak varsa performans düşüklüğü sebeplerinin somut olarak ortaya konulmasının, diğer çalışanlarla objektif şekilde kıyaslama yapılması, elde edilen sonuçlara göre işçiye gerekli uyarı ve eğitimin verilmesi ve feshin son çare olarak değerlendirilmesi gerektiği, işe iade davasında da mahkeme tarafından bu hususlar değerlendirilerek feshin geçerli fesih olduğu sonucuna varıldığı, bu nedenle davacının bilirkişi raporunda hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Konya 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 18.11.2015 tarihli ve 2014/21725 E., 2015/22702 K. sayılı kararı ile; “…Somut olayda davacı Konya 2. İş Mahkemesinin 2012/355 Esas ve 2013/585 Karar sayılı dosyası ile işe iade davası açmış ve dava mahkemece davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesi ile reddedilmiş ve karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Daha sonra davacı işe iade davasının temyiz edilmediğinden dolayı şekli anlamda kesinleştiği fakat maddi anlamda kesinleşmediğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı talepli eldeki davayı açmıştır. Bir mahkeme kararının şekli anlamda kesinleşmesi demek mahkeme kararı hakkında kanun yollarına başvurularak veya başvurulmadan, olağan kanun yollarının tüketilmesi anlamına gelmektedir. Öncelikle şekli anlamda kesinleşen bir kararın, maddi anlamda kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi için kanun yollarından geçmesi gerekli değildir. Olayımızda olduğu gibi bir karar süresinde kanun yollarına başvurulmadan da şekli anlamda kesinleşebilir. Bir kararın şekli anlamda kesinleşmesi maddi anlamda kesin hükmün ön şartıdır. Diğer yandan kararın niteliğine göre kanun yoluna başvurulmadan kesinleşen kararların maddi anlamda kesin hüküm değeri taşımayacağını kabul etmek bir mahkeme kararının aynı derecedeki başka bir mahkeme tarafından denetlenmesi sonucunu doğurur. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafından açılan işe iade davasında davacının iş akdinin davalı tarafından haklı nedenle feshedildiği kabul edilmiş olup, bu karar daha sonra açılacak kıdem ve ihbar tazminatı talepli alacak davası yönünden HMK 303. maddesi anlamında kesin hüküm teşkil eder ve hakimin bunu resen gözetmesi gerekir. Mahkemece, iş akdinin davalı tarafından haklı nedenle feshedildiğine dair kesin hüküm mevcut olmasına rağmen kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı :
    9. Konya 2. İş Mahkemesinin 11.03.2016 tarihli ve 2016/90 E., 2016/206 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten eldeki dava ile feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasının konularının birbirinden farklı olduğu, bu davada verilen kararın kıdem ve ihbar tazminatlarının istemi ile açılan alacak davası bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı konusunda değerlendirme yapılması gerektiği, ayrıca geçerli feshin haklı feshe dönüştürülmesi şeklinde bir müessese bulunmadığı, mahkeme kararında haksız feshin geçerli feshe dönüştürüldüğünün vurgulandığı ancak yazım hatası yapıldığı, davacıdan 04.03.2010 tarihinde savunma talep edildiği, feshe konu son performans değerlendirme tarihinin ise 09.04.2012 olup buna ilişkin savunmanın 18.04.2012 tarihinde alındığı, bu hususların feshe dayanak yapıldığı, performansa dayalı olarak iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedilmesi için performans konusunda objektif değerlendirme ve ölçmenin yapılması varsa performans düşüklüğünün sebeplerinin somut olarak ortaya konulması, diğer çalışanlarla objektif şekilde kıyaslama yapılması ve elde edilen sonuçlara göre işçiye gerekli uyarı ve eğitim verilmesi ayrıca feshin son çare olarak değerlendirilmesi gerektiği, işe iade davasında da mahkeme tarafından bu hususların değerlendirilerek feshin geçerli fesih olduğu sonucuna varıldığı, davacının bilirkişi raporunda hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda,
    1- Davacının, davalı işveren aleyhine açtığı ve Yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleşen feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade talepli davada mahkemece iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedenle mi yoksa geçerli nedenle mi feshedildiğinin kabul edildiği,
    2- Davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle işe iade davasının reddine karar verildiğinin kabul edilmesi hâlinde bu kararın eldeki dava yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303. maddesine göre kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği, hakimin bu durumu resen gözetmesinin gerekip gerekmediği ve burada varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanmayacağı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “delil”, “kesin hüküm” ve “kuvvetli (güçlü) delil” kavramlarını kısaca açıklamakta yarar vardır.
    13. Medeni usul hukukunda deliller, kesin deliller ve takdiri deliller olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hukukumuzda kesin deliller, ikrar (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı HMK/HMK) m. 188) , senet (HMK m. 199 vd.), yemin (HMK m. 225 vd.) ve kesin hüküm (HMK m. 303) olmak üzere dört tanedir. Takdiri deliller ise tanık (HMK m.240 vd.), bilirkişi (HMK m. 266 vd.), keşif (HMK m.288 vd.) ve kanunda düzenlenmemiş diğer deliller (HMK m. 192) olarak sayılmaktadır. Takdiri deliller yönünden delil türlerinin sınırlı olarak sayılmadığı kabul edilmektedir (Alangoya, Y./Yıldırım, K./Deren Yıldırım, N.: Medeni Usul Hukuku Esasları, İstanbul 2004, s. 341, Arslan, R./ Yılmaz, E./ Taşpınar Ayvaz, S.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2017, s. 389-390). Bu açıdan kuvvetli (güçlü) delil takdiri bir delil türü olarak nitelendirilebilir.
    14. Kesin hükme gelince, kesin hüküm 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303. maddesinde düzenlenmiş olup, şekli ve maddi olarak ikiye ayrılır. Verilen bir hükme karşı kanun yolları kapalı ise veya kanun yolları açık olsa bile süresinde gidilmemişse veya tüm kanun yolları tükenmişse hüküm şeklen kesinlik kazanmıştır.
    15. Maddi anlamda kesin hükümde ise; dava sebebinin (maddi vakıaların), taraflarının ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
    16. Önemle vurgulanmadır ki; maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrası için söz konusudur. Hüküm fıkrası, davada (veya karşı davada) istenen hususlar (talep sonucu) hakkında mahkemece verilen kararı (hükmü) gösterir. Hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü yoktur. Bununla beraber, gerekçe maddi anlamda kesinlikten tamamen soyutlanmış da değildir.
    17. Maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrasına ilişkin olduğundan hükümde tarafların talep sonuçları (veya talep sonuçlarının bazı kalemleri) hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemişse, hakkında karar verilmemiş olan hususlar bakımından maddi anlamda kesin hüküm söz konusu olmaz.
    18. İspat bakımından değerlendirmek gerekir ise; kesin hüküm (mahkeme ilamları) 6100 sayılı HMK"nın 204/1. maddesine göre kesin delil teşkil eder.
    19. Birinci davada verilmiş olan hüküm, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak, aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci davada, kesin hükme bağlanmış olan husus (HMK m.303/1,2) yönünden kesin delil teşkil eder.
    20. Aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak ve aynı hukukî ilişki hakkında açılan ikinci davanın konusu, birinci davadakinden farklı olsa bile, iki davanın da temelini oluşturan aynı hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığı hakkında (birinci davada) verilmiş olan (kesin) hüküm, ikinci davada kesin delil teşkil eder.
    21. Bir davada verilen kesin hüküm, bu davanın tarafları dışındaki başka birine (üçüncü kişiye) karşı açılan (veya üçüncü kişi tarafından birinci davanın taraflarından birine karşı açılan) ve konusu ile dava sebebi (vakıalar) aynı olan ikinci bir davada kesin delil teşkil etmez; çünkü iki davanın tarafları farklıdır. Fakat, birinci davada verilen kesin hüküm, ikinci davada kuvvetli (güçlü) bir takdiri delil teşkil eder (Kılıç, H.: Açıklamalı İçtihatlı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Cilt II, Ankara, 2011, s. 2341 vd.).
    22. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.09.2020 tarihli ve 2017/(22)9-1293 E., 2020/588 K.; 17.09.2019 tarihli ve 2018/16-643 E., 2019/888 K.; 19.03.2019 tarihli ve 2017/(18)8-2950 E., 2019/320 K. sayılı kararlarında da yer verilmiştir.
    23. Bu noktada feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında verilen ret kararının kıdem ve ihbar tazminatlarına etkisini açıklamakta yarar vardır.
    24. Feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında, mahkemece iş sözleşmesinin işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesindeki nedenlerle haklı olarak feshedildiği ve bu sebeple işe iade talebinin reddine karar verildiği takdirde, işe iade davasında feshin haklı nedene dayandığının kabulü yönündeki bu kesin tespit, aynı vakalara dayanılarak kıdem ve ihbar tazminatlarının talep edildiği alacak davasında, unsur etkisi nedeni ile kuvvetli delil olarak kabul edilmeli ve kıdem ile ihbar tazminatlarının reddine karar verilmelidir.
    25. İşe iade davasında mahkemece feshin açıkça haklı nedene değil de, geçerli nedene dayandığı tespit edilmiş ise, yine unsur etkisi nedeniyle bu kez feshin haklı nedene dayanmadığına ilişkin tespiti, kesinleştiğinden işçinin kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı kabul edilmelidir.
    26. Ancak her haklı fesin aynı zamanda geçerli fesih olduğundan, işe iade davasında mahkemece kesin bir tespit yapılmaksızın feshin geçersizliği ile işe iade davasının reddine karar verildiği takdirde burada unsur etkisi ile kuvvetli delilden söz edilemeyeceğinden kıdem ve ihbar tazminatlarının talep edildiği alacak davasında toplanacak delillere göre feshin haklı nedene mi yoksa geçerli nedene mi dayandığı değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.
    27. Somut olayda, davacının iş sözleşmesinin feshi üzerine açılan feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında Konya 2. İş Mahkemesinin 17.09.2013 tarihli ve 2012/355 E., 2013/585 K. sayılı kararı ile, süreklilik arz eden performans düşüklüğü nedeniyle davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle işe iade davasının reddine karar verilmiş ve bu kararı davacı vekili süresinde temyiz etmemesi nedeniyle mahkemece temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar temyiz edilmediğinden hüküm kesinleşmiştir.
    28. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalara, somut olaya ilişkin maddi ve hukuki olgulara göre; feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip edilmediği konusunun tartışıldığı, mahkemece feshin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddedildiği ve bu kararın kesinleştiği dikkate alındığında, sözü edilen davadaki feshe ilişkin tespitin görülmekte olan bu davada kuvvetli delil teşkil ettiği, bu nedenle mahkemeyi bağlayacağı anlaşıldığından davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına ilişkin taleplerinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
    29. Özel Daire bozma kararında; işe iade davasında verilen kararın, daha sonra açılacak kıdem ve ihbar tazminatı talepli davada kesin hüküm teşkil edeceği yönündeki tespiti davaların konusunun birbirinden farklı olması nedeniyle isabetli bulunmamıştır.
    30. Gerekçeli karar başlığında dava tarihi 09.12.2013 yerine 30.12.2013 olarak gösterilmiş ise de, bu yanlışlık mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olarak kabul edilmiş ve bozma nedeni yapılmamıştır.
    31. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı usul ve yasaya aykırıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıran geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.11.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi