17. Hukuk Dairesi 2015/14667 E. , 2018/11317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar ... ve ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 27.11.2018 Salı günü davacılar ve davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun dava konusu taşınmazını 25.04.2009 tarihinde davalı ..."ya onunda 05.11.2008 tarihinde davalı ..."e, o da 09.06.2009 tarihinde ..."e, ..."de 29.06.2009 tarihinde borçlunu eşi..."a devrettiğini belirterek, bu muvazaalı satışların iptalini talep etmiştir.
Davalılar ... ve... vekili, davacının alacağına ilişkin ilamın kesinleşmediğini, müvekkillerinden ..."ın maddi sıkıntıları nedeni ile taşınmazı sattığını, daha sonra yeniden satışa çıktığını duyunca geri almak istediklerini mal kaçırma amacının olmadığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..., satışın gerçek olduğunu bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, borçlu tarafından hakkında açılan tazminat davasından sadece 38 gün sonra dava konusu taşınmazını 25.04.2006 tarihinde ..."ya, 05/11/2008 tarihinde ... tarafından ..."a, 09/06/2009 yılında ... tarafından ..."ye, ... tarafından da 29.06.2009 tarihinde davalı ..."na sattığı, taşınmazın şu anki malikinin davalı borçlu ..."nun eşi davalı ... olduğu, davalılar arasında yapılan devirlerin muvazaalı olduğu yapılan keşif alınan bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın gerçek değerinin satış bedelinden daha fazla olduğu taşınmazın en son malikinin davalı ... ..."un eşi... ..."un olması hususununda muvazaa iddiasını doğruladığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Borçlar Kanunu"nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına iptal istemine ilişkindir. HMK"nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekir. Mahkemenin dava nitelemesi hatalı olmakla birlikte karar sonuç itibari ile usul ve yasaya uygun
bulunmasına göre davalılar ... ve ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 8.737,40 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ..."ndan alınmasına 27/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.