Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/10495
Karar No: 2014/10407
Karar Tarihi: 28.05.2014

Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2014/10495 Esas 2014/10407 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2014/10495 E.  ,  2014/10407 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
    HÜKÜM : Beraat

    Suça konu sağlık raporunun sanık ... tarafından trafik tescil şube müdürlüğüne ibraz edilerek kullanıldığı, şikayetçi İl Sağlık Müdürlüğünün suçtan doğrudan zarar görmediği ve kamu davasına katılma hakkı bulunmadığı cihetle; usulsüz verilmesinden dolayı hukuken geçersiz olan katılma kararının hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceğinden şikayetçi kurum vekilinin vaki isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 28.05.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    MUHALEFET
    Herhangi bir tüzel kişinin kamu davasına katılabilmesi için, CMK."nın davaya katılmayı düzenleyen genel kural niteliğindeki 237. maddesinde belirtilen koşulun gerçekleşmesi, başka deyişle “mağdur” veya “suçtan zarar görmüş” bulunması yeterlidir. Ancak bazense bir yasada, belirli bir tüzel kişinin bazı suçlardan açılan kamu davalarına katılmasını özel biçimde düzenleyen bir hüküm bulunabilir. Örneğin; 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasasının davaya katılmayı düzenleyen 18. maddesi uyarınca “gümrük idaresinin”, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasasının 18. maddesi uyarınca “Maliye Bakanlığının”, 5411 sayılı Bankacılık Yasasının 162. maddesi uyarınca “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun” başvuruda bulunmaları halinde kamu davasına katılacakları açıkça hükme bağlanmıştır. Özel yasa hükümleri uyarınca davaya katılmanın kabul edildiği bu gibi durumlarda mahkemece bunların suçtan zarar görüp görmedikleri ayrıca araştırmaya gerek bulunmaksızın katılmalarına karar vermek gerekecektir.(Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.05.2011 gün ve 2010/4-155/80 sayılı kararı.)
    Özel bir hüküm bulunmayan hallerde ise; mahkemece davaya katılma hususunda karar verilebilmesi için öğretide kabul gören “dar” ve “geniş” yorum olmak üzere iki ayrı kıstasımız bulunmaktadır. Dar anlamda suçtan zarar göreni, suçun maddi unsuruna muhatap olan ve bu nedenle suçla korunan hukuki yararı zedelenen, suçun zarar verdiği değerin sahibini ifade eden mağdur, çoğu suç tipinde suçtan zarar görenle birleşmekte ise de, suçtan zarar gören ve mağdur kavramları farklı anlamları ifade etmektedir. Örneğin hırsızlık ve yaralama suçlarında suçun mağduru ile zarar göreni aynı kişi olmasına karşın, öldürme suçlarında, suçun mağduru yaşamına son verilen kişi, zarar göreni ise bu öldürme eylemi nedeniyle, öldürülenin mirasçıları ve bu olay nedeniyle haklı çıkarları zedelenen üçüncü kişilerdir. Zimmet suçunun mağduru ise toplumu oluşturan tüm bireylerdir, zimmete geçirilen mal değerine sahip bulunanlar ise, bu suçun işlenmesi dolayısıyla suçtan zarar gören konumunda ve toplumu oluşturan bireyler olması nedeniyle de işlenen suçun mağdurudurlar.
    Belgede sahtecilik suçlarında ise; suçla zarara uğrayan “kamu güveni”(fides publica)dir. Filangeri tarafından ortaya atılan bu kavram, çok tartışmalara yol açmıştır. Öğretide çoğunluğun kabul ettiği görüşe göre, kamu güveni; hukuk düzeninin kanıt değerini tanıdığı şeylere, doğruluk ve gerçeklikleri konusunda duyulan ortak ve sürekli bir duygudur, inançtır. Gerçekten toplumsal yaşam, insanlar arasında çeşitli bağların yoğun bir ağını gerektirir. Hukuki, ekonomik, politik alanlarda ve bireylerin aralarında ördükleri ailesel dostça entelektüel ilişkilerle kurulan güven temel bir öğedir. Onun yokluğu toplumsal ortak yaşamı altüst eder, bireysel ve toplumsal çatışmaların tohumunu atar Bu güven yalnızca sözde değil, iradelerin açıklandığı yazı ve simgelerde de aranır. Uygarlığımız yazı üzerine kuruludur ve bu yüzden yazı söze üstün sayılmıştır. Sokaklar nasıl temiz ve güvenli olmalı ise bu yazılarda doğru ve gerçek olmalıdır. Bu nedenledir ki hukukun yarattığı yapay bir fantezi ve varsayım ürünü olmayan tersine toplumsal yaşamın temeli olan gelenekler gibi toplumsal ve zorunlu bir gerçek ve olgu bulunan kamu güvenine yasa koyucu enerjik yaptırımlarla korumak gereğini duymuştur. Devlet, bunların kanıt değerini gözeterek yazılı yalanın cezalandırılmasını istemiştir. Bunda özel değil, kamusal yarar görmüştür. Sahtecilik suçlarının hukuki konusu, iste bu nedenlerle yukarıda tanımını verdiğimiz kamu güvenidir. Bu nedenledir ki; yapılan sahtecilikten dolayı toplumu oluşturan fertlerde, iş ve sosyal hayatımızda çok önemli kanıt değeri olan olan “belgelere” karşı bir güvensizlik oluşacaktır.
    3

    (Selçuk, Sami. Dolandırıcılık Cürmünün Kimi Suçlardan Ayrımı ve Çekle İlgili Suçlar, Ankara, 1986 s.72)
    Yasalarımızda, bazen “mağdur” (5271 sayılı CMK.nun 12. ve 237 md, 5237 sayılı TCY 86/2, 131 md), bazen “suçtan zarar gören kişi” (5271 sayılı 237 md., 5237 sayılı TCY 73.md), denilen zarar gören ferde aktif veya pasif süje olarak haklar tanınır, ödevler verilirken, her hak ve ödevde yasa koyucunun farklı ölçü ile hareket etmesi mümkündür. Örneğin şikâyet hakkı tayin edilirken başka, kamu davasına katılma hakkı tayin edilirken başka ölçü tutulmuş olabilir. Dolayısıyla “suçtan zarar gören” terimi her somut olaya ve ihtiyaca göre yorumlanmalıdır. Örneğin; hâkimlerin objektifliğini en iyi biçimde sağlayabilmek amacı, hâkimin davaya bakamayacağı halleri düzenleyen CMK’nın 22. maddesinde geçen “suçtan kendisi zarar görmüşse” terimini en geniş biçimde yorumlanmayı gerektirir. ... Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 16. Bası, s.361)
    Somut olayımıza gelince; tek gözü protez olan sanıklardan ...’un, B sınıfı sürücü sertifikası almasını temin için göz hastalıkları uzmanı olan doktor sanık ... ile buna yardımcı olan sanık ...’in fikir ve eylem birliği içerisinde suça konu 22.01.2007 tarih ve 331 nolu sürücü belgesini almasında bir sakınca bulunmadığına dair gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri iddiası ile haklarında resmi belgede sahtecilik suçundan kamu açılmıştır.
    Göz hastalıkları uzmanı olan doktor sanık ... kendi muayenehanesinde serbest olarak çalışmakta olup mevzuat gereği Özel Motorlu Taşıtlar Sürücü Kursları ile de anlaşma yapabilmektedirler. Bu kapsamda; ... Motorlu Taşıtlar Sürücü Kursu ile yaptığı anlaşma gereğince çalıştığı esnada 26.09.2006 gün ve 26301 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranılacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmeliğin” 4/1. Maddesi gereğince verilen yetkiye göre bir gözü protez olan sanıklardan ...’un göz muayenesi yönünden tanzim ettiği suça konu raporun sahte olarak düzenlendiği iddiası üzerine, Samsun ...’nce yapılan inceleme sonucu raporun sahte olduğunun anlaşılması üzerine yukarıda bahsedilen yönetmelik hükümleri uyarınca 11.02.2008 tarihli suç duyurusu üzerine her üç sanık hakkında inceleme konusu kamu davası açılmış, mahkemece kovuşturma aşamasında ihbarcı ...’nün talebi üzerine katılmasına karar verildikten sonra yapılan yargılama neticesinde her üç sanığın beraatlerine karar verilmiş, katılan vekilinin temyizi üzerine de dairemizce yapılan incelemede katılan Samsun ...’nün “suça konu sahte rapor kendisine ibraz edilmediğinden” dolayı suçtan bir zarar görmediği dolayısıyla kamu davasına katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından çoğunluk kararı ile temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
    Sayın çoğunluğun ...’nün doğrudan bir zarar görmediği ve dolayısıyla kamu davasına katılma hakkı bulunmadığına dair görüşüne katılmamaktayım. Şöyle ki;
    1-Her ne kadar kararda sayın çoğunluk tarafından suça konu sağlık raporunun sanık ... tarafından Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne sunulduğu dolayısıyla İl Sağlık Müdürlüğünün bu fiilden doğrudan bir zarar görmediği belirtilmiş ise de; suça konu rapor “Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranılacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmeliğin” 4/1. maddesindeki emredici hüküm gereğince onaylanması için ilk olarak Samsun ...’ne sunulmuş ve 30.01.2007 tarihinde burada görevli şube müdürü olan Dr. Ayça Esen tarafından onaylanmıştır. Böylece suça konu rapor katılan ...
    4

    Sağlık Müdürlüğüne ibraz edilerek ilk olarak burada kullanılmıştır.
    2-... bu eylemden doğrudan zarar görmüş müdür? Sorusuna gelince;

    a.Öncelikle suça konu raporun geçerli olabilmesi için mevzuat gereği yukarıda belirtilen onay işleminin ... tarafından yapılması gerekli ve zorunludur. Sahte olarak düzenlenen suça konu rapor ... tarafından onaylanmadan geçerlilik kazanamayacağından ve ancak onay ile hukuken geçerli bir belge haline geleceğinden, bu raporu yapmış olduğu onay ile hukuk dünyasında geçerli bir belge haline getiren kurumun sahte bir belge kendisine onaylatılması nedeniyle bu fiilden doğrudan zarar görmüş olduğunun kabulünde bir isabetsizlik kanaatimizce yoktur.
    b.Diğer yandan; ... sahte olarak düzenlenen rapor onayına sunulmak suretiyle sahtecilik fiiline bir anlamda aracı kılınmaktadır. Çünkü ...’nün onayı olmadan serbest hekim olarak görev yapan sanık doktor ...’ün düzenlediği rapor hukuken geçerli bir rapor olmayacaktır. Bu nedenle katılan kurum sahte belgeye sıhhat vermede aracı kılınarak suçtan doğrudan zarar görmüştür.
    c.Ayrıca; “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” hükümleri uyarınca doktor olan sanık ...’ün muayenehanesini idari yönden denetleme, inceleme ve ruhsat verme, gerektiğinde kapatma veya geçici olarak faaliyetten men etme hak ve yetkisi bulunan ve “Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranılacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmeliğin” 4/1. Maddesinde ilgili tabiplerce verilen raporların gerçeğe aykırı olması halinde bu raporları geçersiz sayan, ilgili tabibin bir daha rapor veremeyeceğine karar veren, hakkında suç duyurusunda bulunan ve disiplin işlemi başlatabilen ...’nün bu doktorun yargılandığı ceza davasına suçtan doğrudan doğruya zarar gören sıfatıyla katılmasını gerektirmektedir.
    Bu gerekçelerle yüklenen suçtan Samsun ... doğrudan zarar görmüş olup bu kurumun mahkemece kamu davasına katılmasına dair verilen kararı usul ve yasaya uygun olup katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken sayın çoğunluk tarafından verilen temyiz isteminin reddine dair karara katılmamaktayım.
    ...










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi