15. Hukuk Dairesi 2016/4325 E. , 2018/309 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin olup mahkemece kesin hükmün varlığı nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili müvekkilinin 12.09.2011 tarihinde imzalanan sözleşmeyle ... İl Özel İdaresince gerçekleştirilen ihale sonucunda ... ilçesi ... köyünde 250 kişilik foseptik ve kanalizasyon hattının yapımı işini üstlendiğini, işin yapımı sırasında arazinin toprak ve kayaç yapısının sert çıkması nedeniyle istenen derinliğe ulaşılamadığını idarenin 15 gün ek süre verdiğini, işi tamamladığını ancak bazı bölgelerde fiili imkansızlıklar nedeniyle istenen derinlikte yapamadığını bunun üzerine idarenin sözleşmeyi feshettiğini, 1 nolu hakedişle 31.10.2011 tarihinde ödenen 31.343,30 TL dışında yaptığı imalâtların bedelinin ödenmediğini, sözleşmenin uyarlanması için açtığı 2013/396 Esas, 2014/10 Karar sayılı davanın uyarlama koşulları oluşmadığından reddedilip Yargıtay’ca onanarak kesinleştiğini, yapılan işin halen aktif olarak kullanıldığını, yaptığı imalâtların bakiyesinin bedelinin ödenmediğini belirterek şimdilik 1.000,00 TL iş bedelinin tahsilini istemiştir.
Davalı vekili davacının proje ve şartnameye aykırı imalâtlar yaptığını, işin geçici kabulünün yapılmadığını, işin eksik haliyle kullanılıyor olmasının, fen ve sanat kurallarına sözleşmeye aykırı imalât yapıldığı olgusunu gideremeyeceğini, ayrıca kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece somut olay bakımından kesin hükümün bulunduğu kabul edilerek, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Kesin hüküm, 6100 sayılı HMK"nın 303. maddesinde "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen
taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir..." hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a)davanın taraflarının aynı olması ve b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması olması gerekir. Tarafların aynı olmasından anlaşılması gereken; her iki davada da tarafların aynı kişiler olması anlamına gelir. Hükmün davanın tarafları dışında üçüncü kişilere kural olarak herhangi bir etkisi yoktur. Zaten davada taraf olmayan bir kişiyi kararın bağladığının kabulü hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık teşkil eder. İkinci unsur olarak dava sebeplerinin aynı olmasından anlaşılması gereken ise;davacının talep sonucunu dayandırdığı vakıaların aynı olması anlamına gelir. Aynı vakıalar Kesin hüküm, 6100 sayılı HMK"nın 303. maddesinde "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir..." hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a)davanın taraflarının aynı olması ve b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması olması gerekir. Tarafların aynı olmasından anlaşılması gereken; her iki davada da tarafların aynı kişiler olması anlamına gelir. Hükmün davanın tarafları dışında üçüncü kişilere kural olarak herhangi bir etkisi yoktur. Zaten davada taraf olmayan bir kişiyi kararın bağladığının kabulü hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık teşkil eder. İkinci unsur olarak dava sebeplerinin aynı olmasından anlaşılması gereken ise; davacının talep sonucunu dayandırdığı vakıaların aynı olması anlamına gelir. Aynı vakıalara dayanılarak dava açılması halinde kesin hükmün varlığından söz edilir. Üçüncü ve son unsur ise; dava konusunun aynı olmasıdır. Dava konusunun aynı olup olmadığının anlaşılması için yapılacak şey, her iki davanın netice-i talep kısmının aynı olup olmadığına bakmaktır. Her iki davanın talep sonucu kısmı aynı ise kesin hükmün varlığından bahsedilebilir. Öte yandan kesin hükmün varlığı HMK"nın 114. maddesinin i) bendinde olumsuz dava şartı olarak düzenlenmiştir. A dayanılarak dava açılması halinde kesin hükmün varlığından söz edilir. Üçüncü ve son unsur ise; dava konusunun aynı olmasıdır. Dava konusunun aynı olup olmadığının anlaşılması için yapılacak şey, her iki davanın netice-i talep kısmının aynı olup olmadığına bakmaktır. Her iki davanın talep sonucu kısmı aynı ise kesin hükmün varlığından bahsedilebilir. Öte yandan kesin hükmün varlığı HMK"nın 114. maddesinin i) bendinde olumsuz dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Mahkemece, kesin hüküm oluşturduğuna karar verilen ... . Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/395 Esas, 2014/ Karar sayılı dosyası incelendiğinde; dava konusunun aynı sözleşmeden dolayı, aynı taraflar arasındaki iş nedeniyle; elde olmayan sebeplerle yapılamayan iş bedelinin sözleşmeden çıkarılarak teklif miktarının düşürülmesi, sözleşmenin TBK"nın 138. maddesi uyarınca uyarlanması, feshin ertelenmesi ve yüklenici tarafından
yapılan harcamaların bilirkişi marifetiyle hesaplattırılarak ödenmesine karar verilmesi suretiyle sözleşmenin uyarlanması istemine ilişkin olup, mahkemece koşulları oluşmayan uyarlama talebinin reddine karar verildiği, bu kararın dairemizce onandığı, karar düzeltme yoluna da gidilmek suretiyle kesinleştiği görülmektedir. Eldeki davada sözleşme kapsamında yapılıp ödenmeyen imalât bedeli alacağının tahsili talep edilmektedir. Bu haliyle her iki davanın sözleşme ve tarafları aynı olmakla birlikte, davaların konusu (talep sonucu) farklı olduğundan kesin hüküm koşulları oluşmamıştır.
Bir alacak aynı kişiden farklı nedenlere dayanılarak istendiğinde, vakıalar aynı olmadığından kesin hükmün varlığından söz edilemez. Somut olayda da HMK"nın 303. maddesinde düzenlenen anlamda, koşulları mevcut bir kesin hüküm bulunmadığından, mahkemece işin esası incelenip deliller toplandıktan sonra, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken aksine düşünceyle kesin hüküm nedeniyle davanın reddi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 31.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.