Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/13499 Esas 2017/3116 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13499
Karar No: 2017/3116
Karar Tarihi: 15.03.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/13499 Esas 2017/3116 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/13499 E.  ,  2017/3116 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki tapu iptali tescil-alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I



    Davacı, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalı adına tescil edildiğini, satış senedi ile taşınmazı bedeli karşılığı satın aldığını, davalının taşınmazla ilgisinin kalmadığını belirterek davalı adına tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın bedeli 10 adet 2,5"luk Cumhuriyet altınının fiili ödeme tarihindeki bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında tapu iptali tescil talebinden vazgeçmiştir.
    Davalı, taşınmazın zilyetliğinin devredilmediği, kendisi tarafından kullanıldığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacı ile oğlunun evlendiği sırada adi sözleşme ile verilmiş gibi gösterildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; dava konusu taşınmazın satışı karşılığında 10 adet 2,5 luk Cumhuriyet altınının verildiğini, fiili ödeme gününün sözleşme tarihi olduğu gerekçesiyle 10 adet 2,5 luk Cumhuriyet altınının fiili ödeme günündeki değeri olan 181,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı tarafça temyiz edilmiştir.
    Dava, taraflar arasındaki senet tarihinde tapusuz olan daha sonra davalı adına tescil edilen taşınmaz yönünden ödenen bedelin iadesine ilişkindir.
    Dosyanın incelenmesinde; “02/08/1996 tarihli senettir” başlıklı belgeye göre davalı tarafından dava konusu taşınmazın davacıya 10 adet 2,5"luk Cumhuriyet altını karşılığı verildiği, zilyetliğinin devredildiği, tasarruf hakkının davacıya geçtiğinin belirtildiği, davalı tarafından parmak basılarak imzalandığı, daha sonra taşınmazın davalı adına kadastro çalışmaları sırasında tespit gördüğü ve 20/01/2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.



    Taraflar arasındaki satış sözleşmesi, taşınmazın bulunduğu bölgedeki, kadastro tespitinden önce yapıldığı için, her ne kadar sözleşme adi yazılı şekilde yapılmış olsa da geçerli sayılmaktadır. Davacının gerek dava dilekçesinde ve gerekse temyiz dilekçesinde talebi davalıya ödediği 10 adet 2,5"luk Cumhuriyet altının fiili ödeme günündeki değeridir.
    Hal böyle olunca; mahkemece, dava konusu taşınmazın 20/01/2006 tarihinde davalı adına tescil edildiği görülmekle; belirtilen tarih esas alınması suretiyle ödenen 10 adet 2,5"luk Cumhuriyet altınının değerinin uzman bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.