8. Hukuk Dairesi 2015/20302 E. , 2015/23033 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Iğdır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI :
DAVACI : S.. T..
DAVALI : N.. T..
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesi
S.. T.. ile N.. T.. aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının kabulüne dair Iğdır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 17.12.2013 gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde belirtmiş olduğu evlilik birliği içerisinde edinilen davalı adına kayıtlı taşınmaz ve bu taşınmaz üzerine inşa edilen bina ile ilgili olarak davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, bu talep mümkün görülmez ise de fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak 50.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taşınmazın ve binanın davalının kişisel malı olduğu, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesinin savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir ( 6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
.//..
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 28.09.1992 tarihinde evlenmiş, 16.10.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 18.06.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 3583 parsel sayılı taşınmaz, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 26.12.2002 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Yukarda, açıklanan yasal düzenleme ve Dairemiz ilke ve uygulamaları uyarınca yapılan incelemede; Mahkemece, gerekçe kısmında özetle dava konusu arsa ve binanın edinilmiş mal olduğunun kabul edilerek tasfiye tarihi olan 2012 yılı itibariyle, bina değerinin 52.58,75 TL, arsa değerinin ise 60.000,00 TL olarak belirlenip, değerlerin yarı oranında; ve davacının talebiyle bağlı kalınarak 50.000,00 TL"ye hükmedilmiş ise de; mahkemece esas alınan arsa değeri dosyadaki bilgi ve belgeler ile uyuşmamaktadır.
Tüm dosya kapsamı ve incelenen delillerden; 19.03.2013, 02.04.2013 ve 11.04.2013 tarihli bilirkişi raporları ile bina bedeli belirlenmiş ise de; binanın üzerinde bulunduğu arsanın bedelinin bilirkişi raporlarında tespit edilmediği görülmektedir. Tarafların arsa bedeli hakkında anlaşmış oldukları bir bedel de mevcut değildir. Durum böyleyken mahkemece arsa değerinin 60.000,00 TL olduğunun kabulü hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılması gereken, işlem; dava konusu taşınmazın gerek arsasının gerekse üzerindeki binanın edinilmiş mal kabul edilerek 14.03.2013 tarihinde yapılan keşif tarihi itibariyle arsanın üzerindeki bina ile birlikte değerinin tespiti için bilirkişiden ek rapor alınması veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması, bu konuda tarafların usulü kazanılmış hakları oluştuğu takdirde bunun da dikkate alınması ve bu konuda hüküm kurmaya yeterli ve denetlemeye imkan verir şekilde katılma alacağının miktarı konusunda hesap bilirkişi raporu da alınarak; gerçekleşecek sonucuna göre bir karar vermek olmadır.
Yukarıda açıklanan yönde bir işlem ve inceleme yapılmadan, alacak talebi hakkında eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle temyiz edilen hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 879,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 23.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.