8. Hukuk Dairesi 2015/20909 E. , 2015/23030 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı ve Ziynet Alacağı
... ile ... aralarındaki katılma alacağı ve ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.03.2013 gün ve 74/103 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen iki adet taşınmaz, iki adet araç ve ziynet eşyalarıyla ilgili olarak alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taşınmazlar ve araçların edinilmesinde davacının katkısının bulunmadığını, ziynet eşyalarının ise iddia edilen sayıda olmadığını ve davacı tarafta kaldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde reddedilen kısım yönünden davacı vekili tarafından, kabul edilen kısım ve vekalet ücreti yönünden ise davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
I- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinden;
a)-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, dava tarihi harcın yatırıldığı 18.06.2008 tarihi olduğu halde karar başlığında hatalı olarak 02.03.2011 gösterilmesinin mahkemece her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde olmasına, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
b)-Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağına ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m). Değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 04.03.2003 tarihinde evlenmiş, 08.06.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 08.02.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Dava konusu araçlardan ... plakalı araç 29.03.2006,...plakalı araç ise 20.03.2006 tarihinde satın alınıp trafik sicilinde davalı adına tescil edilmiş ve her iki araçta 11.06.2007 tarihinde dava dışı üçüncü kişilere satılmıştır. Davalı, bu araçların kişisel mal niteliğinde ve rehinli olduğunu ileri sürmüştür. Söz konusu araçların edinmelerinde davalı adına bankadan kredi kullanıldığı ve bunun karşılığında rehin konulduğu, kredi borcunun kazançlardan yapılan ödeme ile evlilik birliği içerisinde kapatılmış olduğu ilgili ... bankası cevabı ve ekindeki evraklardan anlaşılmaktadır. Araçlara ait kredi borcunun davalının kişisel malından ödendiği davalı tarafından kanıtlanamadığına göre; araçların edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekmektedir. Kredi başvurusunun teminatı olarak araçlar üzerine ilgili bankaca rehin konulmuş olması araçların edinilmiş mal niteliğini değiştirmez. Bu araçlar boşanma davası açıldıktan sonra üçüncü kişiye satılmış olduğundan mal rejiminin sona erdiği anda mevcut olduğu kabul edilerek yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda davacı lehine tasfiye hesabına dahil edilmeleri, değer ve hesap bilirkişilerinden rapor aldırılarak bu araçlar yönünden davacı lehine artık değere katılma alacağının hesabı ve gerçekleşecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile bu araçlardan kaynaklanan alacak talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
2)- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (1-b) bendinde gösterilen sebeple 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının ise yukarıda (1/a) ve (2). bentlerde gösterilen sebeplerle reddine, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bozma sebebine göre mahkemece yeniden karar verilmesi gerekli hale gelmekle şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine ve 157,00 TL peşin harcında istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.