10. Hukuk Dairesi 2016/18191 E. , 2017/1783 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, aylık kesme işleminin iptali ile kesilen aylıkların kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya, yaşamını yitiren sigortalı üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla aylık bağlandığı, ancak boşandığı eşiyle talep konusu dönemde fiilen birlikte yaşadığının belirlenmesi üzerine, davalı Kurumca talep konusu dönemde yersiz olarak ödenen aylıkların ödenmesi için davacıya tebligat yapılmıştır. Bu durum üzerine davacı tarafından Kurum işleminin iptali ile kesilen aylıkların kesildiği tarihten yeniden bağlanması istemli eldeki dava açılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinin Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi"ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanun"un 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer
aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Bu tür davalarada davacının boşandığı eşi ile eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle, Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, eşlerin boşanma sebebi, boşanma ilamında velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka, tazminat hükümleri varsa nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri saptanmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Kolluk araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, Kurum işlemine dayanak tutanakları tutan görevliler dinlenilmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Somut olayda; mahkemece, dosyadaki kayıt ve belgeler değerlendirilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava öncesinde Kurum tarafından, ...Mah. 212. Sok ... Apt. N:15/1,... adresinde araştırma yapılmış... Apartmanında ikamet eden bina sakinlerinin, sözlü beyanlarına dayalı olarak, davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıkları tespiti yapılmıştır. Kurum raporunda ismi geçen kişiler, mahkemece de dinlenilmişlerdir. ... ... beyanında “Ben halen ...Mah. 212 sokakta bulunan ... Apartmanında otururum, bana sormuş olduğunuz.... yü tanırım, davacı binamızdaki eski kiracılardandı, bundan bir yıl önce bu adresten ayrıldı, şu anda .... nün kiminle yaşadığını bilmem, bana sormuş ..."le ... nün boşanma durumunu bilmem, ben kendisini eşi diye biliyorum, beraber oturduğu müddetçe aynı evde yaşadılar diye biliyorum, şu anki durumlarını bilmem, ev hallerini bilmem, beni telefonla ..."dan arayan oldu dedi.” şeklinde beyanda
bulumuştur. Tanık ... mahkemedeki beyanında ben bana sormuş olduğunuz... bir dönem benim kıracım olan...."nin annesi olarak bilirim, bu evde ... ... eşi . ... ve ... yaşarken gördüm, bunlar 1,5-2 sene bizim kiracımız oldular, daha sonra taşınıp gittiler, 2-3 sene önce taşındılar, ben bana sormuş olduğunuz ..."in eşi denilen boşanmış eşi denilen.... yü hiç görmedim, kiracılığımda fazla samimiyetim olmadığı için bilmem, ben ... ile ilgili olarak herhangi sigorta müfettişine ifade vermedim” şeklinde beyanda bulunmuştur. Kurum raporunda, Tanık ...’ın, "... Suyu Mah adresinde, davacının kızı ve eşinin kaldığı, annesinin ise .... Apartmanında kaldığı" şeklinde sözlü beyanda bulunduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda, tanık ... yeniden dinlenerek.... Mah. 212 sokakta bulunan ... Apartmanında, davacı ve boşanmış olduğu eşinin hangi tarihlerde kiracı olarak bulundukları, kiracı olarak bulundukları süre içinde beraber oturup oturmadıkları sorulmalı, diğer Tanık ... yeniden dinlenerek, davacının... Mahallesi adresinde, sürekli ikamet edip etmediği, hangi sıklıkta ikamet ettiği sorulmalı ve tespit edilen tüm yerleşim yeri adreslerinde, muhtar, aza, yönetici, kapıcı ve yeterli sayıda komşu tanık re’sen tespit edilerek dinlenilmeli, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.