12. Ceza Dairesi 2018/2015 E. , 2018/5246 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs
Hüküm : TCK"nın 277/1, 62/1, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet
Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 08.11.2017 tarihli tevdi kararı uyarınca, katılma talebi reddedilen Ali ve vekilinin yokluğunda verilen 17.06.2014 tarihli kararın katılma talebi reddedilen Ali vekiline tebliğ edildiği ve katılma talebi reddedilen Ali vekilinin hükmü temyiz etmediği belirlenerek yapılan incelemede:
Sanığın, tefecilik suçundan yargılandığı Sandıklı Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/187 esasına kayden görülen davanın 08.10.2013 tarihli duruşma gününde adliye dışında gördüğü tanık Bayram"ı yanına çağırıp, ona söylediği; “Şahit olma ne kadar para istiyorsan ben sana vereyim, bu para zaten devlete gidecek” biçimindeki sözlerle tanığın tanıklık yapmasını engellemek istediği; ancak, adı geçen tanığın söz konusu davada tanıklık yaptığı olayda;
Sanığın, gerçeği söylemekle yükümlü olan tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etmesinden dolayı sübut bulan eyleminin TCK"nın 277/1. madde ve fıkrasındaki yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu oluşturduğuna dair yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tanıktan hatıra binaen ricada bulunmayan sanığın fiilinin iltimas derecesini aşması nedeniyle suç ve karar tarihinden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 69. maddesi ile TCK"nın 277. maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen “Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır.” cümlesinin sanık hakkında uygulanması olanağı bulunmadığından, bu husus bozma nedeni olarak kabul edilmemiştir.
Yerel mahkemenin 17.06.2014 tarihinde verdiği kararda, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararını gözetmesi mümkün olmadığından, tebliğnamedeki; “Anaya Mahkemesinin iptaline rağmen, hapis cezası alan sanık hakkında TCK"nın 53/1-b bendinin de uygulanmasına karar verilmesi” biçiminde ifade edilen bozma nedenine iştirak edilmemiştir.
Sanık hakkında TCK"nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin ve Anayasa Mahkemesinin TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında dikkate alınabileceği değerlendirilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sanık hakkında suç duyurusunda bulunan hakimin yargılama hakimi olarak karar vermesinin usule aykırı olduğuna, çelişkili tanık anlatımlarına itibar edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna, erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmediğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 08.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.