Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; 18.06.2012 tarihinde vefat eden mirasbırakan muris İ.. Y.."ın düzenlediği el yazılı vasiyetname ile İstanbul Avcılar 6170 parselde kain dairelerini müvekkiline vasiyet ettiğini ileri sürerek; vasiyet olunan taşınmazların müvekkili adına tescili suretiyle vasiyetnamenin yerine getirilmesini talep etmiştir. Mahkemece; mirasbırakan İ.. Y.."ın, Bakanlar Kurulunun 15.11.1994 gün ve 1994/6225 sayılı yazısı ve 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunun 20.maddesi gereğince Türk Vatandaşlığından çıkarıldığı, Türkiyede yerleşim yerinin adres kayıt sisteminde kayıtlı olmadığı, bu durumda Türkiye"de nüfus sisteminde kayıtlı olduğu yerin son ikametgahı olarak kabul edileceği, davada murisin nüfusa kayıtlı olduğu Rize Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Dava, Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilen mirasbırakan tarafından düzenlenen belirli mal vasiyetinin yerine getirilmesi istemine ilişkindir (TMK. md.600). Bilindiği üzere, vasiyetnamenin yerine getirilmesine yönelik davaya mirasbırakanın yerleşim yeri mahkemesinde bakılması gerekir. Bu yetki, kesin olduğundan, yargılamanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Bu davada, HUMK. nun 13. maddesinin uygulama olanağı yoktur (H GK. nun 17.01.2007 günlü ve 2007/2-2 E. 2007/10 K., 04.10.2006 günlü ve 2006/2-538 E. 619 K. sayılı ilamları). Somut olayda ise; Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilmiş olan mirasbırakanın, Almanya"da öldüğü ve Türkiye"de yerleşim yerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konuya ilişkin mevzuatın açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. 5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 27/1 maddesinde; “Çıkma belgesinin ilgiliye imza karşılığı teslimi ile Türk vatandaşlığı kaybedilir. Türk vatandaşlığını kaybeden kişilerin nüfus aile kütüklerindeki kayıtları kapatılır ve kayıp tarihinden itibaren yabancı muamelesine tabi tutulurlar.” hükmü yer almaktadır. Yabancıların miras davalarını düzenleyen 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 43. maddesi ise; “Mirasa ilişkin davalar ölenin Türkiye"deki son yerleşim yeri mahkemesinde, son yerleşim yerinin Türkiye"de olmaması hâlinde terekeye dâhil malların bulunduğu yer mahkemesinde görülür.”hükmünü içermektedir. Bu durumda, mahkemece; vasiyete konu taşınmazların yetki içinde olduğu gözetilerek, işin esasının incelenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.