23. Hukuk Dairesi 2013/8713 E. , 2014/2961 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2013
NUMARASI : 2011/379-2013/77
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifçe davalı kooperatiften ihraç edilen bir kısım ortakların çıkma payı alacaklarının temlik alındığını, temlik alınan bu 1.157.499,00 TL alacağın tahsili için Şişli 3. İcra Müdürlüğü"nün 2009/16961 E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini ve % 40 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; geçerli ve usulüne uygun bir takip bulunmasının itirazın iptali davasının ön şartı olduğu, davacı kooperatif, davalı kooperatiften ihraç edilen ortakların iadesi gereken alacaklarını geçerli olarak temlik almış olmakla birlikte, temlik aldığı her bir ortak alacağının tahsili için ayrı bir takip yapması gerekirken, durumları birbirinden farklı olan ve aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan tüm ortakların alacaklarını birleştirerek tek bir icra takibi ile talepte bulunduğundan, ortada geçerli ve usulüne uygun bir takip bulunmadığı ve dava şartının oluşmadığı, bu nedenle davalı takibe itirazında haklı olmakla birlikte, davacının takipte kötüniyetli olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Medeni usul hukukunda olduğu gibi icra hukukunda da alacaklı ve borçlu tarafta birden fazla kişinin yer alması, yani takip arkadaşlığı mümkündür. Ancak, takip arkadaşlığı dava arkadaşlığına nazaran daha sınırlı hallerde söz konusu olur. Birden fazla alacaklının alacağı aynı sebepten doğsa bile borçluya karşı ayrı ayrı takip yapmaları gerekir. İhtiyari dava arkadaşlığının nedeni usul ekonomisidir. İcra hukukunda buna takip ekonomisi denebilir. İhtiyari dava arkadaşlığının olduğu hallerde ihtiyari bir takip arkadaşlığı takip ekonomisine uygun düşmeyecektir. Örneğin, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan borçlulara karşı birlikte takip yapılması halinde her borçlu farklı şekilde takibe karşı koyabilecek ve bu takipleri birlikte yürütmek mümkün olmayacaktır. Keza birden fazla alacaklının birlikte takip yapması halinde, borçlunun her alacaklıya karşı ayrı itirazı söz konusu olabilir. Bu itirazların her biri ayrı sebeplere göre incelenip sonuca bağlanacağından, takiplerin birlikte yürütülmesinin hiçbir anlamı olmayacak, diğer anlatımla takip ekonomisinden söz edilemeyecektir. İcra hukukunda ihtiyari takip arkadaşlığının olumlu yönleri bulunmamaktadır. Çünkü, her bir takip arkadaşı diğerinden bağımsız hareket edebildiğinden her birinin takibe itirazı ve takibin daha sonraki aşaması birbirinden bağımsız yürüyecek ve çoğu kez ortak bir işlem olmayacaktır.(Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özkan Sungurtekin, Meral/ Özekes, Muhammet, İcra ve İflas Hukuku, 11. Baskı, Ankara, 2013, sf.163-164; Kuru/ Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, sf.167)
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-HMK"nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, karar tarihinde yürürlükte olan HMK"nın 114/2. madde hükmü uyarınca dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın anılan 115/2. madde hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun bir takip yapılmadığından dava şartı oluşmadığı hükmün gerekçe kısmında kabul edilmiş olmasına rağmen davanın usulden reddine karar verilmemesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilmesi suretiyle hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın “HÜKÜM” fıkrasının ilk paragrafında yer alan “Usulüne uygun yapılmış bir takip bulunmadığından davanın reddine” ibarelerinin hüküm fıkrasından çıkartılarak, yerine "Dava şartı yokluğu nedeniyle HMK"nın 114/2. ve 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine" ibarelerinin yazılmasına, kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.