11. Hukuk Dairesi 2015/9500 E. , 2016/4813 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 5Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/12/2014 tarih ve 2013/223-2014/523 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26/04/2016 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacılar vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davada davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili, davacıların murisi ..."ın davalı şirketin kurucularından olduğunu, 02.11.2012 tarihinde vefaatından sonra mirasçı olarak davacıları bıraktığını, davalı şirketin hakim ortağı davalı ... tarafından ya da onun yönlendirmesi ile şirket çalışanı ... tarafından sahte imzalar atılmak suretiyle birçok genel kurul toplantısı yapıldığını, bu toplantılarda sermaye artırım kararları alındığını, davacıların murisinin, diğer ortaklar ... ve ..."ın payının azalmasına sebep olunduğunu, 14.05.1997, 20.02.1998, 02.06.1998, 19.08.1998, 06.10.1999, 20.02.1999, 23.05.2000, 27.12.2000, 26.06.2002, 10.10.2002, 03.06.2003, 04.06.2004 tarihli genel kurullarda muris ...., ..., ..., ...., ..."nın imzaları sahte olarak atıldığından alınan kararların yok hükmünde olduğunu, davalı ..."nın davalı şirketin zararına, kendi kurduğu dava dışı şirket yararına olacak şekilde usulsüz kazanç aktarımı sonucu doğuracak işlemler yaptığını, sahte imzalarla yapılan sermaye artırımları ve kar payının kasıtlı olarak dağıtılmaması sonucu zor duruma düşen müvekkillerinin davalının usulsüz işlemleri ile azalan paylarını gerçek değerinin altında çok düşük bedelerle davalı ..."ya devretmek zorunda kaldıklarını, davalı şirketin kar durumunun gerçeği yansıtmadığını, ortak oldukları dönemlere ilişkin şirket kayıtları incelenerek gerçek kar durumu tespit edildikten sonra müvekkillerin mahrum kaldığı geçmiş kar paylarının ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, sahte imza ile alınan tüm genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitini, şirket yönetiminin dava sonuna kadar kayyuma devredilmesini, şirketin geçmiş dönem kar paylarının gerçeği yansıtmadığı, eksik kar payı dağıtıldığı husunun tespiti ile müvekkilerinin paylarına düşen geçmiş gerçek kar paylarının kendilerine ödenmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin kurucularından olduğunu, 14.05.1997, 24.10.1997, 20.02.1998, 02.06.1998, 19.08.1998, 06.10.1999, 20.12.1999, 23.05.2000, 26.06.2002, 10.10.2002, 04.06.2004 tarihli genel kurullarda müvekkillerinin imzalarının sahte olarak atıldığını, bu genel kurullarda alınan kararların yok hükmünde olduğunu, sahte imzalarla yapılan sermaye artırımları ve kar payının kasıtlı olarak dağıtılmaması sonucu zor duruma düşen müvekkillerinin davalının usulsüz işlemleri ile azalan paylarını gerçek değerinin altında çok düşük bedelerle davalı ..."a devretmek zorunda kaldıklarını ileri sürerek, sahte imza ile alınan tüm genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitini, şirket yönetiminin dava sonuna kadar kayyuma devredilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, asıl ve birleşen davaya cevabında, davacılar ... ve ..."un hisselerini 2009 yılında diğer davacıların ise 18.02.2013 tarihinde devretiklerini, aktif husumet ehliyetine sahip olmadıklarını, dava konusu genel kurullardan çok uzunca süre geçtikten sonra açılan davanın zamanaşımından reddi ile kar payına ilişkin davada harcın tamamlanması gerektiğini, davacıların sermaye artırım kararlarının alınmasından sonraki genel kurullarda hazırun cetvellerini imzalayarak ve kar paylarını yeni paylarına göre ihtirazi kayıtsız tahsil ederek genel kurullara icazet ettiklerini savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların hisselerini asıl ve birleşen dava tarihlerinden önce 16/12/2009 tarihinde ve bakiye hisselerini de 28/02/2013 tarihinde yapılan sözleşme ile devrettikleri, dava tarihi itibariyle davacıların davalı şirkette hisselerinin bulunmadığı, genel kurul kararlarının iptaline yönelik dava açma hakkının TTK"nun 445 ve 446.maddeleri gereğince sadece pay sahiplerine tanınan bir hak olduğu, dava tarihi itibariyle davacıların davalı şirkette pay sahibi olmamaları nedeniyle genel kurul kararlarının iptaline yönelik dava açamayacakları, 18/02/2013 tarihli sözleşme ile davacıdan hisselerini devrederken hisse devir nedeniyle bedellerini aldıklarını, paylarını devrettiklerini, pay sahibi sıfatlığının kalmadığını ve pay devrinden dolayı ileriye yönelik bir talep haklarının kalmadığını açıkça beyan ve imza ettikleri, davacıların bu davayı açmadan önce 03/07/2007 tarihli ve 14/06/2006 tarihli genel kurul kararlarına yönelik dava açtıkları, açılan bu davalarda daha önce yapılan genel kurullarda sahtecilik fiilinin işlendiğine dair iddia da bulunmadıkları, en son yapılan genel kurul toplantısından 7 yıl sonra huzurdaki davanın açıldığı gerekçesiyle asıl davada geçmiş dönemlere ait kar payı talebinde bulunulmuşsa da usulüne uygun harçlandırılarak açılmış dava olmadığından bu yönde karar verilmesine yer olmadığına, asıl ve birleşen davadaki genel kurul kararlarına yönelik taleplerin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve şirket ortağı olmayan kişilerin anonim şirket genel kurullarında alınan kararların batıl olduğunun tespitini istemekte halen mevcut hukuki yararının bulunması ve bu durumun yargılamanın her safhasında mahkemece resen nazara alınacak olmasına (Bkz. Prof. Dr. Erdoğan MOROĞLU-Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, Yedinci Baskı, syf.177), somut olayda davacıların dava konusu genel kurullarda alınan kararların batıl olduğunun tespitini istemede hukuki yararları bulunmadığının anlaşılmasına göre davacılar vekilinin birleşen davaya yönelik ve asıl davada genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti istemine ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Asıl davada davacılar vekili, genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti talebi yanında şirketin geçmiş dönem kar paylarının gerçeği yansıtmadığı iddiasıyla eksik kar payı dağıtıldığı husunun tespiti ile davacıların paylarına düşen geçmiş gerçek kar paylarının ödenmesi isteminde de bulunmuştur.
Mahkemece, asıl davada talep edilen geçmiş dönemlere ait kar payı talebi yönünden usulüne uygun harçlandırılarak açılmış dava olmadığından bu yönde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. Harçlar Kanunu"nun 30"uncu maddesinde peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmayacağı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 409"uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulmasının, noksan olan harcın ödenmesine bağlı olduğu, aynı Kanun"un 32"nci maddesinde de yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı düzenlenmiştir.
Kar payı istemine ilişkin dava nisbi harca tabi bir dava olup mahkemece, harcın ödenip ödenmediğinin resen gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davanın açıklanan mahiyetine göre Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca harcın ikmali için öncelikle davacılara mehil verilmek, Harçlar Kanunu’nun 32. ve Yönetmeliğin 54. maddesine göre harç ikmali cihetine gidilerek (Bakınız, Baki KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt III, syf.3154, Cilt V, syf.5317) neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken anılan yasal düzenlemeler nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin birleşen davaya yönelik tüm ve asıl davada genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti istemine ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddiyle birleşen davanın ve asıl davada genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespiti talebinin reddine ilişkin kararın ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacılar vekilinin kar payının tespitine ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle asıl davanın kar payı istemi yönünden davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalılardan alınıp asıl davada davacılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen davada davacılardan alınmasına, 28/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.