Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3834
Karar No: 2015/7819

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/3834 Esas 2015/7819 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2015/3834 E.  ,  2015/7819 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Üzerindeki İpoteğin Kaldırılması ve Tapu Kütüğüne Şerh Konulması
    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından işin esası yönünden davalılardan ... Gıda A.Ş tarafından yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 16.04.2015 (Prş.)
    KARŞI OY YAZISI
    Aile konutu üzerine 06.01.2010 tarihinde tesis edilen ipotekle teminat altına alınan borç, davacı ve davalı ...’nin müşterek çocukları İlker"in borcudur. İpotek tesisine davacı eşin olurunun alınmadığı doğrudur. Ne var ki, daha önce de 12.8.2008 tarihinde aynı şirket lehine aynı konut üzerine, aynı kişinin borcundan dolayı ipotek tesis edilmiş, muhtemelen borcun ifa edilmiş olması sebebiyle 31.08.2010 tarihinde terkin edilmiştir. Bu durumda, davacının, “oluru” alınmadan aynı şirket lehine 06.01.2010 tarihinde tesis edilen ipoteğin geçersizliğini ileri sürmesinin dürüstlükle (TMK m. 2) bağdaşıp bağdaşmadığı tartışılıp değerlendirilmeli, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılması halinde davacı lehine değil, davalı şirket lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmelidir. Bu husus nazara alınmadan, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Hükmün, bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğa bu yönden iştirak etmiyorum.
    Dava, taşınmazın maliki olan eş ve lehine ipotek tesis edilen şirket aleyhine açılmıştır.Yargılamanın devamı sırasında davalı eş 22.06.2013 tarihinde ölmüş,mahkemece, "konusuz kalan aile konutu şerhi ve ipoteğin kaldırılması davaları hakkında karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmiştir.
    “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” (TMK.m.194/1).
    “Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklemek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır” (TMK.m.240/1). “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir” (TMK.m.240/3).
    “Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir (TMK.m.652/1). “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir” (TMK.m.652/2).
    Evliliğin, boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi ile eşlerin birinin ölümü sebebiyle sona ermesinin, hukuki sonuçları farklıdır. Zira, evliliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eş mirasçı konumundadır.
    Sağ kalan eşin, yukarıda açıklanan düzenlemelerdeki hakları için ayrıca bir dava açması gerekmeyebilir. Çünkü sağ kalan eş ve diğer mirasçılar, dava açılmadan yasal düzenlemeye uygun şekilde mirası taksim edebilirler. Rızaya dayalı miras taksimi olmaz ise sağ kalan eş, aile konutuyla ilgili kendisine tanınan yasal haklarını kullanmak için her zaman diğer mirasçılara karşı da dava açabilir.
    Eldeki davada, ipotek, evlilik devam ederken, 06.01.2010 tarihinde tesis edilmiştir. İpotekle ilgili işlem sırasında, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu tartışmasızdır. Aile konutunun maliki olan davacının eşinin, yargılamanın devamı sırasında
    öldüğü anlaşılmaktadır. Ipotekle ilgili işlem sırasında evlilik devam ettiğinden, TMK.nun 194/1. maddesi gereğince malik olmayan eşin açık rızası zorunludur. Açık rıza alınmamışsa işlem geçersizdir. Geçersiz bir işlem, bu işlemin tarafı olan eşin ölümüyle de geçerli duruma gelmez.“Sağ kalan eş” konumundaki davacı kadının, miras hakları devam etmekte, ayrıca Türk Medeni Kanunun 240 ve 652. maddesinde aile konutuyla ilgili kendisine tanınan yasal hakları bulunmaktadır.
    Bu sebeple, dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği, davacı kadın açısından, eşinin ölümünden sonra da devam etmektedir. Dolayısıyla, Türk Medeni Kanununun 194, 240 ve 652. maddelerindeki açık düzenlemelere göre, aile konutuna sağlanan koruma da sona ermemiştir.
    İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibinin devam etmesi durumunda , taşınmaz satılacak, davacı kadın, aile konutundan kaynaklanan yasal haklarını kullanabilme ve özellikle "eski yaşantısını devam ettirebilme" olanaklarından yoksun kalacaktır. Bu sebeple, sağ kalan eşin, aile konutunu, ipoteksiz şekilde terekeye döndürme hakkı bulunduğundan, ipoteğin kaldırılması talebi açısından, davadaki hukuki yararı da devam etmektedir.Bu açıdan dava konusuz kalmamıştır.
    Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları ile toplanan delillere göre, gerektiğinde TMK.nun 2. maddesi de göz önünde bulundurularak, davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, bu sebeplerle temyiz edilen hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi