Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/539
Karar No: 2017/5879
Karar Tarihi: 16.05.2017

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/539 Esas 2017/5879 Karar Sayılı İlamı

18. Ceza Dairesi         2017/539 E.  ,  2017/5879 K.

    "İçtihat Metni"

    KARAR

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
    Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18/09/2012 tarih ve 2011/408 E., 2012/260 K.sayılı kararın sanık müdafiileri tarafından temyizi üzerine,
    Dairemizin 30.09.2015 tarih ve 2015/5014 esas., 2015/6285 sayılı kararıyla;
    "Yargılamaya konu somut olayda; avukat olan sanığın, ceza mahkemesindeki bir dosyasını incelemek için mahkeme kalemine gittiği, dosyadaki tebligat işlemlerinde yaşanan bir sorun nedeniyle önce zabıt kâtibi ile daha sonra da araya giren katılan yazı işleri müdürüyle yaşadığı tartışma sırasında söylediği “kapa çeneni, psikolojik sorunun var herhalde, sen hastasın, hastaneye git, kadına bak ya” şeklindeki sözlerinin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkûmiyetine karar verilmesi," oy birliğiyle karar verilmiştir.
    I- YEREL MAHKEMENİN DİRENME KARARININ KAPSAMI
    Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/03/2016 tarih ve 2015/497 E., 2016/113 K. Sayılı kararında;
    "Dava konusu olayda katılanın görev ve statüsü ile sanığın görev ve statüsü birlikte değerlendirildiğinde tarafların aralarında görevlerinden kaynaklı başlayan ilişki sürecinde Yargıtay 18. Ceza Dairesi"nin bozma ilamında değindiği kamu görevlilerinin performansına duyduğu güven konusundan da değerlendirildiğinde bir kısım söz ve hareketlerin ağır eleştiri veya rahatsız edici kaba ve nezaket dışı hitap tarzları olarak değerlendirilmesi olanaklı ise de, yapıaln görevin niteliği ve bu nedenle yaşanan diyalog sürecinde kaba ve nezaket dışı rahatsız edici sözlerin dışında bu amacı aşacak ve TCK 125/1 maddesindeki onur, şeref ve saygınlığı rencide edecek nitelikte kabul edilen biçimde sanığın değerlendirilmesi gereken bir konu olmayan ve tamamen yapılan işin niteliği ile alakasız kabul edilen, tamamen katılanın kişilik haklarına ve bu sahaya gerekmediği halde saldırı niteliğinde kabul edilen "kapa çeneni, psikolojik sorunun var herhalde, sen hastasın hastaneye git" sözlerinin hakaret unsurlarını taşıdığı, böylece tebliğnamede değinildiği gibi Mahkememizin bozma ilamına konu önceki kararının yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla; Yargıtay 18. Ceza Dairesi"nin 2015/5014 - 6285 E-K Sayılı kararına direnilmesi ve önceki kararımızdaki değerlendirmenin yerinde olması nedeniyle Sanığın TCK" nun 125/1 delaleti ile 125/3-a ve 29 maddesi uyarınca cezalandırılması konusunda oy birliğiyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçeyle, Dairemizin 30.09.2015 tarih ve 2015/5014 esas., 2015/6285 sayılı kararına direnildiği görülmektedir.
    II- HUKUKSAL DEĞERLENDİRME
    02.12.2016 tarihli 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 36.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 307.maddesi uyarınca, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından tarihli ve 2016/979 Esas, 2016-1732 Karar sayılı kararı ile dosya Dairemize gönderildiğinden, direnme kararı üzerine verilen hükmün Dairemizce incelenmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.
    Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
    Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
    Öncelikli olarak, sanığın söylediği kabul edilen yukarıdaki sözlerin Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında özel bir önem atfedilen, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek gerekir.
    İnsanın serbestçe haber, bilgi ve başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, savunabilmesi ve yayabilmesi olarak kabul edilen, ifade özgürlüğü demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardan ve toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini oluşturmaktadır.
    Anayasa"nın 26. maddesinde, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir. Bunun yanında, bu hak, birçok uluslararası belgeye ve mahkeme kararına da konu olmuştur. Türkiye"nin de yargılama yetkisini kabul ettiği AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 10. maddesinin 2. paragrafı saklı tutulmak üzere, ifade özgürlüğünün sadece toplum tarafından kabul gören veya zararsız veya ilgisiz kabul edilen "bilgi" ve "fikirler" için değil, incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerli olduğunu pek çok kararında yinelemiştir. AİHM"e göre ifade özgürlüğü, yokluğu halinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir.
    Bununla birlikte, ifade özgürlüğü de mutlak ve sınırsız değildir. Bu hak kullanılırken bireylerin hak ve özgürlüklerini ihlal edecek tutum ve davranışlardan kaçınılması hem ulusal hem de uluslar arası mevzuatlarda yer almaktadır.
    Nitekim Anayasa"nın 26. maddesinde koruma altına alınan ifade özgürlüğü, aynı maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sebeplerle sınırlandırılabilir. Dolayısıyla anılan madde ile Anayasanın 13. maddesine göre, ifade özgürlüğüne yönelik sınırlamalar ancak kanunla yapılabilir ve demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunamaz.
    Sözleşme’nin 10. maddesinin 2. paragrafı, kamu makamlarının bu özgürlüğün kullanılmasına getirebilecekleri sınırlama rejimini düzenlemektedir. Önemine binaen, ifade özgürlüğüne yapılan müdahaleler çok istisnai hallerde kabul görmekte ve Sözleşme’nin 10. maddesinin 2. paragrafının öngördüğü sınırlama kayıtları dar yorumlanmaktadır. Bu nedenle, bir kamu makamının ifade özgürlüğüne yaptığı “müdahalenin gerekliliği” mutlaka ikna edici bir şekilde açıklanmalıdır. Sözleşme’nin anılan maddesinde, belirtilen “gerekli” olma koşulu, müdahalenin bir ‘toplumsal ihtiyaç baskısına karşılık gelmesi ve özellikle izlediği meşru amaçla orantılı olması anlamına gelir. Bir müdahalenin bu kriterleri yerine getirdiği ve dolayısıyla haklı olduğu, ulusal makamların gösterdiği gerekçelerin “ilgili ve yeterli” olmasıyla anlaşılabilecektir.
    AİHM, birçok içtihadında Sözleşme’nin 10. maddesinin sadece ifade edilen düşünce veya bilginin esasını değil, aynı zamanda bunların aktarılma biçimlerini de güvence altına aldığını belirtmiştir.
    AİHM içtihatlarına göre, avukatlar da gerek kamuoyunun önünde gerekse yargılama faaliyetleri esnasında adaletin işleyişine dair yorum yapma hakkına sahiptirler. Ancak bu husustaki eleştiriler belirli sınırları aşmamalıdır. Bu bağlamda adaletin uygun biçimde sağlanması isteği ile yargılama makamlarının mesleki onurları arasında bir denge kurulmalıdır. Aksi takdirde, bir yargı mensubunun önyargılı ve dayanaktan yoksun bir şekilde eleştirilmesi onun itibarını kolayca zedeleyebilecektir. Ancak yine de yargı mensupları da diğer kişiler gibi özellikle kamu yararını ilgilendiren konularla ilgili yapılan eleştirilerde kendilerine karşı yapılan eleştirilere karşı belli bir oranda hoşgörü göstermek zorundadırlar.
    AİHM, Lesnik/Slovakya davasında, ilk olarak kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken hoşgörü göstermeleri gereken eleştiri sınırının diğer insanlara göre daha geniş olduğunu, ancak, kamu görevlilerinin siyasetçilerde olduğu gibi her türlü söylemlerini yakın denetime açtıkları anlamına gelmeyeceğini, üstelik görevlerini hakkı ile yerine getirebilmeleri için kamu güvenine sahip olmaları gerektiğini; bunun ise kamu görevlilerinin asılsız suçlamalara karşı korumakla sağlanabileceğini vurgulamıştır (Lesnik/Slovakya, 35640/97, 11.03.2003)
    Savcı tarafından tanıklık yapmak için bir kişinin mahkemeye çağrılması işlemini “manipülasyon ve kanıtların yasa dışı yollarla sunulması” olarak nitelendirmesi nedeniyle, başvuran hakkında, yargılama sırasında kullandığı ifadelerden ötürü hakaret davası açılarak para cezasına çarptırıldığı, Nikula – Finlandiya davasında, AİHM, resmi görev yapan memurlara karşı kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade kişilere göre daha geniş olduğunu, ancak bu memurların davranışlarının, tıpkı politikacılar gibi, sürekli denetim altında olacağı ve bu nedenle her türlü eleştiriye göğüs germeleri gerektiği anlamına gelmediğini, aksine görev başındaki memurların sözlü hakaret mahiyetindeki saldırılara karşı korunması gerektiğini yinelemiştir. Bununla birlikte AİHM’e göre, bu davada hakaret içeren bir saldırı söz konusu değildir. Başvuranın temel eleştirisi, sert de olsa, savcının dava devam ederken seçtiği yöntem hakkındadır. Dolayısıyla, savcının mesleki veya diğer nitelikleri hedef yapılmamıştır. Bu nedenle AİHM’e göre, savcı bu eleştirileri hoşgörü ile karşılamalıdır.
    Yargılamaya konu somut olayda; avukat olan sanığın, ceza mahkemesindeki bir dosyasını incelemek için mahkeme kalemine gittiği, dosyadaki tebligat işlemlerinde yaşanan bir sorun nedeniyle önce zabıt kâtibi ile daha sonra da araya giren katılan yazı işleri müdürüyle yaşadığı tartışma sırasında söylediği “kapa çeneni, psikolojik sorunun var herhalde, sen hastasın, hastaneye git, kadına bak ya” şeklindeki sözlerinin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
    Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme kararı yerinde görülmemiştir.
    III- KARAR
    Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
    Dairemizin 30.09.2015 tarih ve 2015/5014 esas., 2015/6285 sayılı bozma kararındaki gerekçeye göre Yerel Mahkemece verilen direnme kararı yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, 6763 sayılı Yasanın 36. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 307/3. maddesi hükmüne göre dosyanın Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 16/05/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi