Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8582
Karar No: 2015/15130
Karar Tarihi: 30.06.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/8582 Esas 2015/15130 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, işverenin işyerinde yaptığı çalışmaların tespit edilerek işçilik alacaklarının tahsil edilmesini talep etmiştir. Ancak mahkeme, davayı reddetmiştir. Davacının temyiz başvurusu üzerine yapılan incelemede, hizmet tespiti ve işçilik alacaklarına ilişkin davaların farklı yasal temellere dayandığı ve ayrı ayrı ele alınması gerektiği belirtilmiştir. Hizmet tespiti davaları, sigortalılık haklarına ilişkin olup, kamu düzeni ve sosyal güvenlik hakkı ile ilgilidir. Bu nedenle hakim, kendiliğinden araştırma yapabilir. İşçilik haklarına ilişkin davalar ise, tarafların iradesine atfedilen rolü olan alacak ve tazminat konulu davalar olup, delil toplama bakımından tarafların bildirdiği deliller dışında bir delil toplama yapılamaz. Bu nedenlerle mahkemenin davayı ayrı ayrı ele almaması ve hizmet tespiti ile işçilik alacaklarının birlikte görülmesi bozma sebebidir. Kanun maddeleri ise, sigortalıların çalışmalarının tespiti ile ilgili dava açabilecekleri 5510 sayılı yasanın 86/9. maddesi ve işçilik haklarına ilişkin davaların kaynağı olan 4857 sayılı yasa olarak belirtilmiştir.
21. Hukuk Dairesi         2015/8582 E.  ,  2015/15130 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    1.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2.Davacı,...Valiliği ve ... Komutanlığı emrinde 13.06.1989-22.07.1999 tarihleri arasında geçici köy korucusu, 10.04.2001 tarihinden itibaren de gönüllü köy korucusu olarak hizmet etmesine rağmen sigortalı bildiriminin yapılmadığını ve işçilik alacaklarının ödenmediğini belirterek hizmet tespiti ile işçilik alacaklarının ödenmesini istemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosyada bulunan belgelere göre davacının 13.06.1989-22.07.1999 tarihleri arasında geçici köy korucusu, 10.04.2001 tarihinden itibaren gönüllü köy korucusu olarak görev yaptığı, atama ve göreve son verme işlemlerinin ...Valiliği"nin onayı ile gerçekleştiği, dinlenen tanıkların tamamının davacının çalışma ilişkisinin güvenliğe yönelik olduğunu ifade ettikleri ve davacının hizmet tespitine konu olabilecek sigortalı çalışmasının bulunmadığı anlaşılmakla hizmet tespiti isteminin reddine karar verilmesi yerindedir.
    Ne var ki hizmet tespiti ve işçilik alacaklarına ilişkin davaların birlikte görülmesi doğru değildir.
    Sigortalılığa ilişkin “hizmet tespiti” davaları, ... hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan davalardır. Yasal dayanağını 506 sayılı Yasa"nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/9.) maddelerinden almaktadır. Sözü edilen 6.maddede, çalıştırılanların, işe alınmaları ile kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği belirtilmiştir. Anılan yasanın 79/10. maddesinde ise, sigortalıların, çalışmalarının tespiti ile ilgili dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu bakımdan, hizmet tespitine ilişkin davalar sosyal güvenlik hakkı ve kamu düzeni ile ilgili olup, kişi iradesi belirleyici etkiye sahip değildir. İçerisinde bulunduğu yasal statünün belirlediği durum doğrudan dikkate alınır. Bu nedenle hakim, kendiliğinden araştırma yapma yetkisine sahiptir. Bu yetki kapsamında, gerektiğinde tanık ve diğer deliller yoluyla doğrudan gerçeği bulma yükümü bulunmaktadır.
    İşçilik haklarına ilişkin davalar ise, 4857 sayılı yasadan kaynaklanmaktadır. Bu tür davalar, kişi iradesine önemli rol verilip, taraf anlaşmalarına geçerlilik tanınan, alacak ve tazminat türünde olan davalardır. Taraflar bu tür haklarından her zaman vazgeçebilir. Bu nedenle hakim, kendiliğinden araştırma yapmaz. Tarafların bildirdiği deliller dışında delil toplanması da olanaklı değildir. Kaldı ki, Kurumun bu davalarda davalı sıfatı da bulunmamaktadır.
    Bu durumda, her iki dava türünün, taraflarının statüsü, hakimin delil araştırma bakımından kendiliğinden hareket etmesi, taraf iradelerine atfedilen rol, dava konusu edilen haktan vazgeçilip vazgeçilememesi gibi yönlerden yasal konumları birbirinden tamamen farklıdır. Her iki dava türünün birlikte görülmesi durumunda; davanın birinde birkısım delillerin kendiliğinden dikkate alınması, diğerinde alınmaması gerekecektir ki, aynı dava dosyasında birbiri ile çelişkili kararlar yer alabilecektir. Kaldı ki, işçilik haklarına ilişkin olarak Dairemiz kararları ile işçilik alacaklarına ilişkin davalar yönünden asıl görevli Yargıtay ilgili dairelerinin kararları arasında farklı uygulamalar ortaya çıkabilecektir.
    Öte yandan, temyiz aşamasında inceleme mercileri farklı olan bu davaların birbirinden bağımsız sonuçlandırılmalarında hukuki istikrar ve kararlara olan güven bakımından da yarar bulunmaktadır. İşçilik haklarına ilişkin olarak kesinleşen hüküm, hizmet tespiti davasında sadece kuvvetli delil olarak değerlendirilmekte, davada taraf sıfatı bulunmayan Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden bağlayıcı olmamaktadır.
    Mahkemenin bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin, birbirinden tamamen farklı iki davayı ayrı ayrı başvurma ve nisbi harca tabi olduğunu da gözardı ederek bir arada görmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Yapılacak iş; her iki davayı ayırmak ve eksik yargı harçlarını tamamlattıktan sonra hizmet tespiti davasının reddine karar vermek ve işçilik alacakları istemi hakkında bir karar vermekten ibarettir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi