8. Hukuk Dairesi 2015/17714 E. , 2015/22942 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Tapu İptali ve Tescil
Nalan Kaya ile ... ve müşterekleri aralarındaki Tapu İptali ve Tescil davasının reddine dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 18.04.2014 gün ve 272/223 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
... A R A R
Davacı vekili, evlilik birliği içerisinde alınan 574 ada 534 parsel üzerindeki 1 nolu bağımsız bölümün muvazaalı olarak davalının annesi adına tescil edildiğini açıklayarak tapu kaydının iptaliyle 1/2 oranında vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme hâkime aittir (HMK"nun 33.md.). Davacı vekili, dava dilekçesinde taşınmazın evlilik birliği içerisinde alındığını, taşınmaz üzerinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakkı bulunduğunu açıklayarak istekte bulunmuştur.
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava; kooperatif aracılığıyla edinilen taşınmazdan kaynaklanan isteğe ilişkindir. Bu davaların çözüm yeri 4787 sayılı Aile Mahkemeleri"nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun"un 4. maddesi gereğince Aile Mahkemeleri"dir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri"nde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Görev, kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur.
Mahkemece, davanın niteliği dikkate alınarak davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken; bu husus gözden kaçırılarak Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri
.//.
gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Dava, mal rejiminin tasfiyesi ile tapu iptal ve tesciline ilişkin olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun, üçüncü kısmı hariç, ikinci kitabından kaynaklanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Görevin Belirlenmesi ve Niteliği” başlıklı 1. maddesine göre “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir”. Bir davaya hangi mahkeme tarafından bakılacağına ilişkin düzenlemelere görev denir. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davaların hangi mahkemede bakılacağına dair Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun da özel bir düzenleme yoktur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 2. maddesine göre malvarlığı haklarına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Mal rejiminin tasfiyesi davaları da malvarlığı haklarına ilişkin olduğundan kural olarak bu davalara bakmakla asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Ancak 4787 sayılı Aile Mahkemeleri"nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (md. 118-395) kaynaklanan bütün davaların, aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerce bakılacağını; aynı yasanın 2. maddesi de, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin Asliye Hukuk Mahkemeler"inde bakılacağını hükme bağlamıştır. Dolayısı ile mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalara aile mahkemesi kurulan yerlerde bu özel düzenleme sebebiyle aile mahkemesi, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeler"inde bakılacaktır.
Davanın görüldüğü yerde aile mahkemesi kurulmamıştır. Bu sebeple dava 4787 sayılı Aile Mahkemeleri"nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun"un 2. maddesine uygun olarak bu Kanun hükümleri de uygulanarak görevli Asliye Hukuk Mahkemesi"nde görülerek karara bağlanmıştır. Kanunda aile mahkemesi kurulmayan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren davalara “aile mahkemesi sıfatıyla” bakılacağına dair bir düzenleme yoktur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinin 2/a fıkrasına göre gerekçeli kararda “hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğinin” gösterilmesi gerekmektedir. Dava 4787 sayılı Kanun"un 2. maddesine göre görevli mahkemede görülüp sonuçlandırılmış, ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinin 2/a fıkrasına aykırı olarak davaya hangi sıfatla bakıldığı hükümde gösterilmemiştir. Hükümdeki bu eksiklik mahallinde düzeltilebilecek bir usul hatası olup yeniden yargılama yapılmasını da gerektirecek nitelikte değildir. Karar görev yönünden bozulsa bile davanın görevli başka bir mahkemeye gönderilmesine karar verilemeyecek, dava aynı mahkemede bakılıp sonuçlandırılacak, gerekçeli kararın başlığına davaya “aile mahkemesi sıfatıyla” bakıldığı yazılacak, yani Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2
.//..
maddesindeki usul eksikliği giderilmiş olacaktır. Bu sebeplerle görevli isliye hukuk mahkemesinin bu davaya “aile mahkemesi sıfatıyla” baktığının karar başlığında gösterilmemiş fiması usulü bir eksiklikten ibaret olup görevle bir ilgisi bulunmamaktadır.
Öte yandan 07.11.1982 Tarihli ve 2709 Numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. maddesinde ‘Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu”, Avrupa İnsan Takları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde “Herkesin, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve arafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde sonuçlandırılmasını isteyebileceği,” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 30. maddesinde “Hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir nçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu” hüküm altına alınmıştır, fakarıda belirtilen kurallar ilk derecede mahkemeleri olduğu gibi Yargıtayı" da bağlayıcı niteliktedir. Bu ıçıklamalar karşısında kararın görev yönünden bozulması eldeki dava için gereksiz gider yapılmasına ve davanın makul sürede sonuçlandırılmasına da engel olacak niteliktedir.
Sonuç olarak dava aile mahkemesi kurulmayan yerde, 4787 sayılı Aile Mahkemeleri"nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun"un 2. maddesine uygun olarak görevli Asliye Hukuk Mahkemesi"nde görülerek hükme bağlanmıştır. Hükümde görev yönünden kanuna aykırı, bozmayı gerektirecek bir usulsüzlük yoktur. Bu sebeple davanın görevli mahkemede bakılıp sonuçlandırıldığı kabul edilerek temyize yönelik inceleme yapılması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 22.12.2015