20. Hukuk Dairesi 2016/2563 E. , 2017/9904 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 14/04/2015 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ...köyü, 161 ada 57 (eski 647) parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki iken, tapu kaydının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/99, 2003/343 ve 2005/322-1492 sayılı kararları ile eylemli orman olduğu gerekçesiyle tapusu iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiği, mülkiyet hakkının ihlalinden Devletin sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 50.000,00.-TL tazminatın iptal karar tarihi 27/11/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 48.666,39.-TL"nin tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tazminat istemine dayanak ...köyü 161 ada 57 eski 647 parsel sayılı taşınmazın 1961 yılında yapılan kadastro sonucu 1800 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile Fazlı Çolak adına tescil edildiği,12/02/1991 tarihinde yapılan satışla davacı adına tescil edildiği, 2005 tarihinde yenileme kadastrosu sonucu taşınmazın 161 ada 57 parsel numarasını aldığı yüzölçümüm de 1654,25 m2 olarak düzeltildiği, 09/11/1992 tarihinde orman sınırı içinde kaldığına dair şerh yazıldığı, daha sonra Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/117 E. - 2006/318 K. sayılı ilamıyla 161 ada 57 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesi sonucu 01/05/2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 10/04/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarargörenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı).
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, satış yoluyla davacıya geçtiği bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararın karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Nevar ki; mahkemece hüküm kurulurken bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın net zirai gelir yöntemiyle belirlenen güncel değeri esas alınmak sureti ile hüküm kurulmuştur.
Tapusu iptal edilen taşınmazların arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece 2015 yılı esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması ve il/ilçe tarım müdürlüğünden sulu/kuru şartlarda münavebe ürünlerinin neler olduğu ve değerlendirme tarihi itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verim, ayrıntılı üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin verileri sorulmadan ve bilirkişilerce sunulan rapor denetlenmeden hüküm kurulması doğru değildir
O halde çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan sulu-kuru olup olmadıkları, yerleşim alanına uzaklıkları, iklim şartları, toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmi verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak net gelir yöntemiyle tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, bu şekilde tapusu iptal edilen tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması,ilçe tarım müdürlüğünden getirtilecek münavebe ürünlerinin gelir gider tablosu ile bilirkişi raporu denetlenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi kurul raporuna dayalı verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 23/11/2017 günü oy birliği ile karar verildi.