11. Hukuk Dairesi 2015/10159 E. , 2016/4783 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03/06/2015 tarih ve 2014/1258-2015/377 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26/04/2016 günü hazır bulunan davacılar-karşı davalılar asil ...,... ve vekili Av. ... ve davalı-karşı davacı vekilleri Av. ..., Av. ... ile Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada, kardeş olan tarafların 12/01/2009 tarihli hisse devri ve borç tasfiye protokolünün düzenlenip imzalandığını, protokol ve ekleri konusunda taraflar arasında bir çekişmenin bulunmadığını, taraflar arasındaki çekişmenin ve sorunun her üç kardeşce yapılacak ödemelerin hesaplanmasında ortaya çıktığını, mükerrer kayıtlar nedeniyle sözleşmeye esas alınan sözleşme eki hesap tablolarında maddi hata yapıldığını, hatanın sözleşmeye taraf üç kardeşin şahsi mal varlıklarına ilişkin hesap yapılırken sanki diğer kardeşlerde bu mallara ortakmışcasına hesap yapılmasından kaynaklandığını, protokol eki hesap tablosuna göre müvekkilinin ortak borçlar nedeniyle bakiye 407.947,00 USD ödemede bulunması gerektiğinin gözüktüğünü, bunun hesap hatası sonucu yanlış olup doğrusunun 148.238,00 USD olması gerektiğini, aradaki farkın müvekkili aleyhine olarak 259.709,00 USD olduğunu, müvekkilinin olması gereken 148.238,00 USD borcuna karşılık 246.319,00 USD miktarındaki evini satarak bu miktar parayı ortak borçlara mahsuben ödediğini, böylelikle müvekkilinin ortak borçlara mahsuben 98.081,00 USD fazla ödemede bulunduğunu, bu miktardan davalı ... ..."in müvekkiline karşı sorumlu olduğunu ileri sürerek, 12/01/2009 tarihli protokole göre müvekkilinin 259.709,00 USD"den borçlu olmadığının tespitine ve ayrıca fazladan ödediği 98.081,00 USD"nin davalı ... ..."den istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ... vekili, müvekkilinin protokolün 5. maddesi gereği bakiye borçların 1.342.954,00 USD"lık kısmından şahsen sorumlu olduğunu, müvekkilinin bu miktar parayı üçüncü şahıslara değil davacılara vermesi gerektiği konusunda çekişme olmadığını, protokolde ve eklerinde ne açık ne de gizli bir hesap hatası olmadığını, bir hata varsa tarafların iradelerinin oluşumuna etken olacağının kabul edilmesi gerektiğini, taksim tarzının sonradan değiştirilmesinin mümkün olmadığını, protokol hükümlerinin büyük ölçüde taraflarca yerine getirildiğini, müvekkilinde protokoldeki edimlerini yerine getirdiğini, artık hata nedeniyle protokolün geçersizliğini ileri sürmenin TMK"nın objektif iyi niyet kuralına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen ilk davada davacı (... ...) vekili taraflar arasındaki 12/01/2009 tarihli protokolün 5.maddesi gereğince davalı ..."in uhdesinde olan 5 adet .... senetlerinin davalı tarafından cirolanıp müvekkiline verileceğinin ve ayrıca adı geçen davacının bankada bulunan 108.000,00 TL .yi de davacıya vereceğinin kararlaştırılmasına rağmen davalının 5 adet bonodan yalnızca bir adet bonoyu ciro edip müvekkiline verdiğini, ancak toplam 4 adet toplam 782.000,00 TL bedelli bonoları müvekkiline vermediğini, böylelikle davalı ..."in toplam 890.000,00 TL miktarında borcunun olduğunu iddia ederek, bu miktarın vade veya temerrüt tarihinden itibaren avans faizleriyle birlikte davalı ..."den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu miktarın ortak borçların ödenmesine tahsis edildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Birleşen ikinci davada davacılar vekili, tüm taraflar arasındaki 12/01/2009 tarihli hisse devri ve borç tasfiye protokolünün 4. maddesine göre .... ile müvekkili davacı ..."in üçüncü kişilere (piyasaya) olan taraflarında ortak borç olarak kabul ettikleri borçların toplam bakiye miktarının belirlendiğini, protokolün 5. maddesi ile davalı ... ..."in bakiye 1.342.954,00 USD borcunun kaldığının belirlendiğini, protokol ve eklerinde taraflar arasında bir çekişmenin olmadığını, taraflar arasındaki çekişmenin sadece yapılacak ödemelerin hesaplanmasındaki mükerrer kayıtlara dayalı maddi hatalardan kaynaklandığını, müvekkillerinin protokoldeki maddi hatalar düzeltilip doğru hesaplama yapıldığında müvekkillerinin davalı ... ..."den 728.645,00 USD alacaklı olduklarını, bu alacağın davalı ..."den tahsili için müvekkilleri tarafından giriştikleri icra takibine davalının haksız yere itiraz etmesi nedeniyle icra takibinin durduğunu ileri sürerek, itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın usul ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen karar Dairemizce bozulmuş, bozmaya uyulmuş, tarafların kardeş oldukları, yıllardır altın ve döviz sektöründe ortak işler yaptıkları, bir kısım şirketlerin ortakları oldukları, davadan önceki son dönemde tarafların ortağı olduğu .... üzerinden davacı ..."in piyasaya borçlandığı, tüm alacaklıların borçlu olarak adı geçen şirketi ve davacıyı muhatap olarak bildikleri, davacı ... ile davalı ... ..."in piyasaya her hangi bir muhatap oldukları bir borçluluklarının/borçlarının/muhataplıklarının olmadığı, bir yanda davacılar ... ve ... diğer yanda davalı ... ... olmak üzere tarafların arasının açıldığı, tarafların bir araya gelerek 12/01/2009 tarihli protokolü ve ekindeki hesap tablosunu imzaladıkları, protokol ile tarafların şirketlerdeki ortaklık ilişkilerine son verme şekil ve şartlarını belirleyerek tarafların borcu olmakla birlikte görünürde yalnızca davacı ... ile .... üzerine görünen piyasaya olan borçlarının ödenme yöntem ve miktarlarının kararlaştırıldığı, (iç ilişkideki alacak ve borçlarını ve ayrıca dış ilişkideki borçlarını ve kalan dış ilişkideki borçların nasıl ödeneceğini belirledikleri), hesap tablosundaki ortak hesaba katkı olarak verilen şahsi mal varlığı değerlerinin
kendi payına düşen 1/3 değeri kendisinin alacak hanesindeki sonuç rakamdan düşülerek sorumlulukların belirlenmesi gerektiği, ortak hesabın iç ilişkisinde ortak hesaptan alacağının 2.027.140,00 USD olduğu, iç ilişkide davalı ...""in ortak hesaba 2.426.326,00 USD borcu kaldığı, protokoldeki hesaplamada alacak hanesine 2 birim yerine 3 birim alacak yazıldığından ve bu husus maddi hataya dayalı olup yanlış olduğundan protokole göre davalının ortak hesaba borcunun 1.342.954,00 USD olmayıp 2.426.326,00 USD olduğu, iç ilişkide davacı ..."in ortak hesaba 710.818,00 USD borcu kaldığı, davacı ..."in iç ilişkideki ortak hesaba olan toplam borcunun 852.818,00 USD olduğu, ortak hesabın iç ilişkisinde davacı ... ortak hesaba 3.014.370,00 USD borçlu olduğu, iç ilişkide davacı ..."in ortak hesaba 796.367,00 USD borcu kaldığı, protokoldeki hesaplamada alacak hanesine 2 birim yerine 3 birim alacak yazıldığından ve bu husus maddi hataya dayalı olup yanlış olduğundan protokole göre davacı ... "in ortak hesaba borcunun 210.873,00 USD olmayıp 796.367,00 USD olduğu, davalı ..."in ortak hesaba ödemesi gereken borcu 1.342.954,00 USD olmayıp 2.426.326,00 USD olduğu, davacı ..." in borcunun 796.367,00 USD olduğu, 19.000,00 USD"lik ... isimli kişiye yapılan ödemenin protokol eki hesap tablosunda geçmeyen bir kişi ile ilgili olduğundan (... isimli kişi 62 kişilik listede ismi olmayan bir kişi olduğundan) bu ödemenin nazara alınamayacağı gerekçesiyle asıl birleşen ilk davanın davaların kısmen, birleşen ikinci davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Asıl ve birleşen davalar, 12/01/2009 tarihli hisse devri ve borç tasfiye protokolünden kaynaklanan menfi tespit, istirdat, alacak ve itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki öncelikli ve asıl uyuşmazlık, davaya dayanak yapılan protokoldeki borç rakamlarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığı başka bir deyişle eki hesap tablolarında rakamsal olarak bir hatanın bulunup bulunmadığı, varsa bu hatanın maddi hata mı yoksa esaslı bir hata mı olduğu noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, uyuşmazlığın özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi düşüncesiyle bilirkişi kurulu asıl ve ek raporu alınmasına rağmen bu raporlara itibar edilmeyerek sonuçta davaya dayanak protokoldeki borç rakamlarının maddi hataya dayalı olduğu kabul edilerek asıl ve birleşen ilk davanın kısmen, birleşen ikinci davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Oysa, taraflar arasındaki yapılan ve hisse devri ve borç tasfiye protokolünde yapılacak ödemeler başlıklı 5"inci maddesinde, ...’in borcu 1.342.954 USD olarak tespit edilmiş, mahkemece yapılan hesaba göre anılanın ortak hesaba olan borcu 2.426.326 USD olarak belirlenmiş ve sonuçta anılan bu ortağın ortak hesaba borcu 1.707.747 USD olarak kabul edilmiş olup, aradaki bu kadar rakamsal farklılıkta nazara alınarak alacak ve borçlar belirlenirken hesap hatası yapıldığının, diğer bir deyişle hatanın maddi yada hesap hatası olarak kabulü ilkesel olarak mümkün değildir. Gerek mülga 818 sayılı BK"nun 24"üncü maddesi gerekse 6098 sayılı TBK"nın 31"inci madde hükümleri nazara alındığında mahkemenin kabulünün aksine hatanın esaslı bir hata olduğu hususunun kabulü gerekir.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davaya dayanak yapılan protokolde ve eki hesap tablolarında yapıldığı iddia edilen hatanın maddi hata olarak kabulünün mümkün olmadığı ilke olarak kabul edilerek asıl ve birleşen ikinci davanın bu çerçevede ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış ilkeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak asıl ve birleşen ikinci davada yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, asıl ve birleşen ikinci davada kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Birleşen ilk davaya yönelik davacı vekilinin temyizine gelince, davaya dayanak yapılan protokolün mükerrer 5/son maddesi “..., kendi adına tanzim edilen 5 adet ... senetlerinin tamamını ciro edip ...’e teslim edecektir. Ayrıca bankada bulunan 108.000 TL"yi de ... ...’e teslim edecektir” hükmünü haiz olup, anılan hüküm mahkemece bir bütün olarak değerlendirilmesi gereği gözardı edilerek 108.000 TL yönünden istemin kabulüne karar verildiği halde işbu davanın isabetli olmayan gerekçelerle senetler yönünden reddi de doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, davaya dayanak protokolde imzası olan tanıkların mahkemece, dinlenilmesine rağmen beyanlarına itibar edilmemiş ise de, esasen protokolde imzası olan tanıklar taraflarca bir nevi delil sözleşmesine konu edinilmiş olup, beyanları ancak yazılı belge ile çeliştiği ölçüde beyanlarına itibar edilemeyeceğinin de mahkemece gözardı edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönden dahi asıl davada ve birleşen ikinci davada davalı, birleşen ilk davada davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre, asıl davada davacı, birleşen ikinci davada davacılar vekilinin tüm, asıl ve birleşen ikinci davada davalı, birleşen ilk davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenle, asıl ve birleşen ikinci davada davalı, birleşen ilk davada ise davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile anılan davalardaki hükümlerin mümeyyiz anılan yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenle asıl davada davacı, birleşen ikinci davada davacılar vekilinin tüm, asıl ve birleşen ikinci davada davalı, birleşen ilk davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 28/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.