11. Hukuk Dairesi 2015/10688 E. , 2016/4780 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/06/2015 tarih ve 2014/983-2015/400 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26.04.2016 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. ..., Av. ... ve davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin %10 hissedarı ve aynı zamanda şirketin büyük hissedarı %90 ..."nin de eşi olduğunu, taraflar arasında sorunlu bir boşanma davası görülmekte iken tedbir nafakasına ilişkin ara kararın icrası sebebiyle verilen kesinleşmiş bir nafaka kararının işleme konması sonucunda 09/06/2012 günü iki sivil polisin müvekkili şirketin merkezine gelerek şirket büyük ortağı ve yöneticisi ..."yi tutukladığını, davalı ..."nin kişisel istekleri, hedefleri ve amaçlarının şirketi bağlayamayacağını, her ortak şirketin bekaasına ve itibarına sadakatle, saygınlıkla ve titizlikle hizmet etmekle yükümlü olduğunu, oysa olayda ortada keyfiliği aşıp suça varan bir eylemler zinciri bulunduğunu ileri sürerek, davalının haklı sebep nedeniyle müvekkili şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirket tarafından haklı sebebe dayalı olarak ortağın şirketten çıkarılmasının mahkemeden her zaman talep edilebileceğini, ancak şirketin böyle bir davayı açabilmesi için genel kurulun TTK"nın 621/1. maddesi hükmü kapsamında ağırlaştırılmış yeter sayı ile bir karar alması gerektiğini, haklı bir sebep olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, genel kurul kararına gerek bulunmadığı, anılan her iki ortak arasında kişisel husumetler oluştuğu ve aralarında birden fazla dava bulunduğu, davalının şirketin diğer ortağı ve aynı zamanda yetkili temsilcisi olan ..." yi resmi kurumlara şikayet ettiği, davalının şirkete gelerek kasayı zorla çilingir marifetiyle açtırmaya çalıştığı, şirketin temsilcisinin odasına izinsiz olarak girdiği, şirket çalışanlarına müdahale ettiği ve tartıştığı, davalının bu eylemlerinin şirketin menfaatlerine aykırı olduğu, taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği, davalının bu eylemlerinin 6102 sayılı TTK"nın 640/son maddesi uyarınca çıkarılma için haklı sebep teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davalının davacı Şirketin ortaklığından 6102 sayılı Yasa"nın 640/3"üncü maddesi hükmü uyarınca haklı nedenle çıkarılması istemine ilişkin olup, somut olayda davalının davacı şirketin % 10, dava dışı ortağın ise % 90 oranında paydaşı olduğu, davacı Şirket ana sözleşmesinde ortağın haklı nedenle şirketten çıkarılmasına ilişkin bir düzenlemenin yer almadığı dosya kapsamı ile sabittir. Taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, davacı Şirket"in işbu davayı açmadan önce 6102 sayılı TTK"nın 621/h maddesi hükmü uyarınca mahkemeye başvurma kararını genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin veya oy hakkı bulunan sermayenin tamamının salt çoğunluğu ile almasına gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, davanın TTK"nın 640"ncı maddesi hükmü uyarınca açılması ve şirket ana sözleşmesinde bir ortağın hangi hallerde ortaklıktan çıkarılabileceği hususunda bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle genel kurul kararına ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varılarak doğrudan işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Oysa, anılan Yasa"nın 640"ncı maddesinde bir ortağın şirketten çıkartılması konusu özel olarak hüküm altına alınmış olup, anılan hükme göre şirket anasözleşmesine konulacak bir hükümle bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılmaya ilişkin sebepler konulabilir. Aynı hükmün 3"ncü fıkrasında da anasözleşmede çıkarmaya ilişkin hüküm bulunmasa dahi şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararı ile haklı sebeplere dayanılarak şirketten çıkarılması mümkün hale getirilmiştir. Ancak, ortaklardan birinin haklı sebeple ve mahkeme kararı ile şirketten çıkarılabilmesi için şirketin, genel kurulunda ortak hakkında haklı sebeple çıkarılması davası açılması için mahkemeye başvuru kararını genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan sermayenin tamamının salt çoğunluğu ile alınması şarttır.(TTK"nın madde 621/1-h) Bu bağlamda anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde ana sözleşmede çıkarmaya ilişkin hüküm olmasa bile işbu davanın açılabilmesi için davalı hakkında çıkarma davası açılması yönünde bir karar alınmasının dava şartı olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı ortak hakkında haklı nedenle davacı Şirket"ten çıkarma davası açılması yönünde karar alınmasının dava şartı olduğu ilkesel olarak kabul edilmek ve sonucuna göre işin esasına girilmek gerekirken bu yönden yanlış ilkeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak doğrudan işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.