1. Hukuk Dairesi 2015/1981 E. , 2017/6832 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.11.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... Sezdi geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve korkutma(ikrah) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil istemine ilişkindir.
Davacı ..., davalı ..."nin kendisini ve torunu ..."i ölümle tehdit ederek davaya konu taşınmazını zorla sattırdığını, akit tarihinde yaptığı işi algılayacak durumda da bulunmadığını ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının akit tarihinde hukuki ehliyetinin bulunduğu, ancak taşınmazını tehdit altında davalıya devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden, dava konusu 330 ada 95 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına kayıtlı iken, 22.05.2012 tarihinde satış yoluyla davalı ..."ye temlik edildiği; davacı ..."in akit tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun sağlık raporuyla saptandığı görülmektedir.
Diğer taraftan, ... 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nde görülen 2013/739 es.s. davanın yargılaması sonucunda, davalı ..."nin davacı ... ile torunu ..."i ve ..."in anne ve babasını 08.06.2012 tarihinde ölümle tehdit etmesi nedeniyle cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 08.04.2014"te kesinleştiği sabittir.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK"nin 38. (BK"nin 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız(hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK"nin 39. m.). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası(tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
Ne var ki, somut olayda, kesinleşen ... 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nde görülen 2013/739 es.s. davada davalı ..."nin tehdit suçunu işlediği sabit olsa da, suçun işlenme tarihinin 08.06.2012 olduğu; başka bir ifadeyle, tehdit suçunun davaya konu taşınmazın temlik tarihi olan 22.05.2012 tarihinden sonra işlendiği ve eldeki dava bakımından maddi bir delil teşkil etmeyeceği açıktır.
Bunun yanında, taşınmazın davalı ..."ye temlikinin korkutma(ikrah) yoluyla sağlandığını kanıtlayacak başkaca bir delil de bulunmayıp, iddianın soyut beyanlardan öteye geçemediği, korkutma(ikrah) koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, gerek ehliyetsizlik gerekse korkutma(ikrah) hukuki sebepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi yerine, yanılgılı değerlendirme sonucunda kabul edilmesi isabetsizdir.
Davalı ..."nin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.