Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5539
Karar No: 2014/12983
Karar Tarihi: 13.10.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/5539 Esas 2014/12983 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/5539 E.  ,  2014/12983 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : FATSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 03/12/2013
    NUMARASI : 2012/113-2013/484

    Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacılar vekili dava dilekçesi ile davacıların davalıdan taşınmaz aldıklarını,1994 yılında 100 milyon TL ödediklerini, davalıya ihtar gönderildiğini, fazlaya ilişkin hakların saklı olduğunu belirterek 6.000.00.- TL"nın yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir .
    Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından; " .... Dava harici satış sözleşmesi ile davacılara satılan taşınmazın üçüncü şahıslarca zaptı nedeniyle davalıya ödenen satış bedelinin uyarlanarak iadesi istemine ilişkindir. Davalı taşınmazın tapusuz olduğu ve zilyetliğin satış sözleşmesi ile davacılara devredildiğini savunmuş, mahkeme kararında ise; taşınmazın tapulu olduğu belirtilmiş olup, tapu kaydı getirtilmemiştir. Davacılar davalıya ihtarla bildirinceye kadar taşınmazdaki zilyetliklerinin devam ettiğini iddia etmişler ise de mahkemece bu iddia üzerinde de durulmamıştır. Zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemez. Bu durumda mahkemece öncelikle dava konusu taşınmazın var ise tapu kaydı satış tarihini de kapsar şekilde tedavüllü olarak getirtilmeli, davacıların zilyetlik iddiaları ile ilgili delilleri toplanmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir...... " gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş, yapılan keşif, alınan bilirkişi raporu, davacı tarafın sunduğu ıslah dilekçesi doğrultusunda 14.299.41.- TL tazminatın yasal faizi ile davalı taraftan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Somut olayda Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin bozma kararının 10/07/2007 tarihli olduğu, yapılan keşif, alınan bilirkişi raporuna göre de dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutan davacının 06/11/2013 tarihinde ıslah dilekçesi sunarak talebini 14.299.41.- TL ye yükselttiği, ıslah harcının ödendiği, ıslah dilekçesinin karşı yana tebliğ edildiği anlaşılmaktadır .
    Islah konusundaki yasal durum hakkında aşağıdaki açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür.
    Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176.maddesinde ( HUMK.83.maddesi) ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.
    Aynı Kanun"un müteakip 177.maddesinde (HUMK.84.mad.) ise, ıslahın yalnızca tahkikat bitinceye ve hüküm verilinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
    Nitekim 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; dava açıldıktan sonra mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve sair hususlarda usule müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmek ve eksiklikleri de tamamlamak imkanını veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanlarıyla yapılabilen "ıslah"ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun seksendördüncü maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmıştır.
    Birleştirme kararıyla kabul edilen, bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı yönündeki kural, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 177.maddesi hükmüyle birlikte değerlendirildiğinde, bir davadaki istem/istemler hakkında mahkemece tahkikat (tarafların duruşmaya çağrılmaları, çekişmeli yönlere ilişkin delillerin toplanması, toplanan delillerin değerlendirilmesi, bilirkişi incelemesi yaptırılması, tanıkların dinlenmesi vs.) yapılarak, bunların ortaya koyduğu sonuç çerçevesinde bir hükmün kurulduğu ve Yargıtay"ın ilgili Dairesinin de, kurulan bu hükmü, herhangi bir nedenle usul ve yasaya aykırı görerek bozduğu hallerle sınırlı olarak değerlendirmek gerekmektedir.
    Nitekim mahkemece tüm deliller toplanıp, bilirkişi incelemesi yaptırılıp ve dosya esas yönünden de karar vermeye hazır hale getirildikten sonra yerel mahkemece verilen karar Yargıtay Dairesince bozulmuş ve bozmadan sonra da herhangi bir tahkikat yapılmamışsa artık ıslahın açıklanan nedenlerle kabulü mümkün değildir. (HGK 15.3.2006 tarih ve 2006/ 9-21 E.-2006/72 K. sayılı karar)
    Ancak Yargıtayın ilgili Dairesi tarafından sadece “eksik inceleme”, “görevsizlik” “yetkisizlik” "taraf teşkili" gibi esasa ilişkin olmayan sebeplerle yerel mahkeme kararı bozulmuş ise; ortada bozma ilamına uyulmasıyla doğmuş bulunan usuli bir müktesep haktan söz edilemeyeceğinden bozma ilamından sonra ıslah yoluna başvurulması hukuken mümkündür. Zira bu tür kararlar tahkikatın devam ettirilmesi zorunluluğunu doğurduğundan tahkikat devam ettiği müddetçe de ıslahın yapılabilmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.03.2005 tarih ve 2005/13-97 E.-2005/150 K. sayılı kararı, bu yöndedir.Somut olayda da bozma ilamına mahkemece uyulması ile doğan bir kazanılmış hak bulunmadığından bozma ilamından sonra davacı tarafça talep sonucunun ıslah yolu ile artırılmış olması yasal bulunmuştur.
    Diğer taraftan hükme esas alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre tazminat hesabı yapılırken sadece tefe, USD, asgari ücret değerleri esas alınmıştır. Oysa, bu değerler dışında enflasyon, döviz kurlarındaki artış, tüketici eşya fiyat endeksi, maaş artışları ,altın vs gibi ekonomik etkenlerin ortalamalarının da alınarak paranın ulaştığı değerin hesaplanması gerekir. Bu bağlamda hükme esas alınan raporda dikkate alınan etkenler yeterli değildir.
    Mahkemece, ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, döviz kurlarındaki artış, maaş artışları vs gibi ekonomik etkenlerin ortalamalarının alınarak uzman bilirkişi vasıtasıyla hesaplanması ve hesaplanan bu miktara hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu konu kazanılmış haklara uyulması şartı ile davalı yararına bozmayı gerektirmiştir .
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi