4. Ceza Dairesi 2014/39224 E. , 2019/597 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, temyiz isteğinin reddi
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. madde ve fıkrasının, “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık ...’ün yokluğunda verilen kararın, mahkemede bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS adresi olan en son adrese tebliğe çıkarıldığı, ancak tebligatta muhatabın nerede olduğunun araştırıldığına, hangi komşusuna haber verildiğine ve komşusunun imzadan imtina edip etmediğine dair hususlara yer verilmediğinin ve tebliğ imkansızlığı gerekçesiyle doğrudan mahalle muhtarına bırakıldığının anlaşılması karşısında, adı geçen sanığa gerekçeli kararın tebliğinin bu nedenle usulsüz olduğu ve öğrenme üzerine gerçekleştirilen temyiz başvurusunun da süresinde gerçekleştirildiği kabul edilerek, Yerel Mahkeme’nin, temyiz isteminin reddine dair 23.06.2014 tarihli ek kararının kaldırılması suretiyle dosya görüşüldü:
.2.
Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve belgeler ile gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanıklar ... ve ...’e yükletilen tehdit eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalardan ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanıklar ... ve ...’in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyize gelince;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın tüm aşamalarda, olayın gerçekleştiği kahvehaneye olay sonrasında gittiğini belirterek suçlamayı kabul etmediğini savunması, sanık ...’un bu savunmayı doğrulaması ve mağdur ...’ın da yargılamadaki ifadesinde, sanık ...’in olay sonrasında iş yerine geldiğini beyan etmesi karşısında, mağdurlar ve tanık Alparslan’ın anlatımları arasında oluşan çelişkinin giderilmeye çalışılması, giderilemediği takdirde, hangi anlatıma hangi nedenle üstünlük tanındığı açıklanarak, sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.