Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/616
Karar No: 2021/6987
Karar Tarihi: 25.03.2021

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/616 Esas 2021/6987 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2021/616 E.  ,  2021/6987 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi ve davacı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/03/2021 Perşembe günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili; davacının,... Emeklilik A.Ş. bünyesinde 01.01.2010 - 05.06.2012 tarihleri arasında ve... Sigorta AŞ. bünyesinde ise 01.06.2010 - 05.06.2012 tarihleri arasında "genel müdür" (CEO) olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 05.06.2012 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, taraflar arasında 5 yıl asgari (belirsiz) süreli iş sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin 12.2 maddesinde 5 yıldan önce fesih halinde asgari müddet süresince ödenmesi gereken hakların kesinti yapılmadan ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacıya ödenecek ücret ve eklerinin taraflar arasında imzalanmış iş sözleşmesinin 5. maddesinde düzenlendiğini, davacıya bunların ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, bakiye süre ücreti, performans primi alacağı, sadakat ikramiyesi alacağı ve diğer ek haklara (ücret eklerine) yönelik alacakların tahsilini istemiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalılar vekili, davacı ile 01.01.2010 tarihinde 5 yıl asgari süreli hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalının genel müdür sıfatıyla hem şirketlerde yönetim kurulu üyesi olduğunu hem de diğer grup şirketlerde yönetim kurulu üyeliği ve şirket hissedarlığının bulunduğunu, iş sözleşmesinin doğruluk ve bağlılığa uymayan nedenlerden dolayı davalı şirketlerce 15.06.2012 tarihinde sonlandırıldığını ve iş akdinin sonlanma tarihi itibarı ile tahakkuk eden davacı alacaklarının kendisine ödendiğini, davacının 2012 yılı Ağustos ayından itibaren de başka bir sigorta şirketinde “genel müdür” sıfatı ile çalışmaya başladığını, Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davacının tüzel kişi organını oluşturan somut işveren konumunda olduğunu, işçi kabul edilmesi halinde bile davacının davalı şirketlere karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedilmesi nedeniyle bakiye ücretlere, kıdem tazminatına hak kazanılamayacağını, 25,5 günlük yıllık izin ücretinin fesih tarihinde davacıya ödendiğini, davacının işten ayrılması nedeniyle tasarruf ettiği masrafların ve elde ettiği kazançların hesaplamada göz önünde bulundurulması gerektiğini, çalışılmayan dönem için performans primi ve sadakat ikramiyesi istenemeyeceğini, davacının diğer haklar başlığı altında istemiş olduğu miktarın davacının genel müdürlük görevi nedeniyle kendisine verilmiş haklar olduğunu ve genel müdürlük görevini yapmadığı dönem için bu hakları talep edemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece, iş sözleşmesinin davalılarca haklı sebep olmadan fesh edildiği, buna göre davacının kıdem tazimnatı ile bakiye süre ücreti, yıllık ücretli izin, iş sözleşmesindeki hükümlere göre performans primi ve sadakat ikramiyesine hak kazandığı ancak ücret ekleri alacağı olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne verilmiş; kararın taraflarca temyizi üzerine, Dairemizin 29.01.2019 tarih 2018/10188 esas ve 2019/2542 karar sayılı ilamı ile özetle, bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesinin hatalı olduğu, yıllık ücretli izin alacağı bakımından davacı asilin beyanı da alınarak yıllık ücretli izin talebi hakkında karar verilmesi, kıdem tazminatı tutarının hüküm yerinde hatalı yazılması, sadakat primi alacağının reddi yerine yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi, bakiye süre ücreti ve prim alacaklarından daha yüksek oranda indirim yapılması, cezai şart kapsamına değerlendirilmesi gereken bakiye süreyle ilgili okul yardımı, bireysel emeklilik, hayat sigortası ve sağlık sigortası yardımlarına dair dosyaya sunulan deliler değerlendirilerek davacının bu alacak kalemlerinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve tespit halinde cezai şart niteliğindeki belirlenen bu alacaktan indirim hususu da düşünülerek bir karar verilmesi, ayrıca Mahkemece temerrüt ihtarı ve buna yönelik istem dikkate alınmadan, kıdem tazminatı dışındaki alacaklara dava tarihinden itibaren işleyecek faize hükmedilmesinin de hatalı olduğu gerekçeleri ile karar bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile ayrıca, 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 18"inci maddesiyle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu" nun 177. maddesine eklenen ""Yargıtay"ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz."" düzenlemesi gereği, usul hükümlerinin hemen uygulanacağı ilkesi de dikkate alınarak ıslah geçerli kabul edilmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz Başvurusu:
    Kararı, süresi içerisinde davacı ve davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 12.07.2016 tarihinde yapılan ıslaha değer verilip verilemeyeceği noktasındadır.
    Dairemizin 29.01.2019 tarih 2018/10188 esas ve 2019/2542 karar sayılı bozma ilamının “2” numaralı bendinde; davacı vekilinin bozmadan sonra yaptığı 12.07.2016 tarihli ıslaha göre karar verilmesi hatalı bulunmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 16.11.2020 tarihinde; 28.07.2020 tarih vee 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kanun’un 18.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 177. maddesine eklenen 2.fıkra ile "Yargıtayın bozma kararından veya Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz" hükmü getirildiği gerekçesiyle bozmanın belirtilen bendi dikkate alınmadan 19.02.2015 tarihli ilk bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilerek hüküm oluşturulmuştur.
    Usul hukuku alanında geçerli temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Medeni usul hukukunda ise, kural olarak kanun değişikliklerinde az yukarıda belirtilen ilkeye paralel “derhal uygulanırlık” ilkesi geçerlidir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun “Zaman bakımından uygulanma” başlığını taşıyan 448.maddesi ise;
    “(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” hükmünü içermektedir.
    Madde düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken bir husus, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır.
    Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez. (YİBK."nun 8.7.1942 gün ve E:13, K:19;Hukuk Genel Kurulu"nun 23.9.1964 gün ve E:7/1139, K:575;9.3.1988 gün ve E:860, K:232;23.11.1988 gün ve E:1988/1-825, K:1988/964 sayılı ilamları).
    Bu açıklamalar doğrultusunda, 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kanun’un 18.maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 177. maddesine eklenen "Yargıtayın bozma kararından veya Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz" şeklindeki 2. fıkranın ıslahın yapıldığı tarihe göre bir başka deyişle ıslah işleminin tamamlanmış olup olmamasına göre değerlendirmeye tabi tutulması gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta ıslah, 12.07.2016 tarihinde yapılmış, belirtilen tarih itibariyle ıslah usul işlemi tamamlanmıştır. Tamamlanmış bu usul işlemine, işlem tarihinde yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanması gerekir.
    Dairemizce; ıslahın yapıldığı tarih itibariyle, Mahkemece davacı vekilinin bozmadan sonra yaptığı ıslaha göre karar verilmesi HMK.nun 177/1. maddesinin “Islah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir” hükmü ile “Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına" dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın  değiştirilmesine gerek olmadığına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı YİBK” karşısında isabetsiz bulunarak ıslaha değer verilemeyeceği açıklanmıştır.
    Şu halde; bozma ile davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak korunmalı, 12.07.2016 tarihinde yapılan ıslaha değer verilmeden karar verilmelidir.
    Mahkemece belirtilen husus gözetilmeden bozma ilamının “2” numaralı bendine aykırı karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalılar yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 25.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi