23. Hukuk Dairesi 2013/7948 E. , 2014/2857 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/07/2013
NUMARASI : 2008/222-2013/485
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arsa sahipleri arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin bürokratik nedenler ve davalıların arsa üzerindeki evlerini geç boşaltmaları ve akabinde de müvekkilini vekaletten azletmelerinden dolayı yapı ruhsatını alamadığını, gecikmede müvekkilinden kaynaklanan bir kusur olmadığı halde bu defa davalıların sözleşmeyi haksız olarak feshettiklerini bildirdiklerini, ancak müvekkilinin feshi kabul etmediğini, feshin haksız olduğunu ileri sürerek, öncelikle haksız feshin geçersizliğinin tespiti ile akdin devamına, herhangi bir şekilde akdin devamına imkân bulunmaması halinde şimdilik yapmış oldukları harcamalar için 1.000,00 TL, mahrum kalınan kâr için 100,00 TL ve cezai şart olarak 8.900,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL"nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, imar planında yapılan değişiklik sebebiyle 07.02.2007 tarihine kadar inşaata başlanamadığını, bu tarihe kadar davacıya atfedilebilecek bir kusur yoksa da, bu tarihten sözleşmenin feshedildiği 11.04.2008 tarihine kadar geçen 14 aylık sürede davacının yapı ruhsatını alarak inşaata başlamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı yüklenicinin mimari projeyi 06.07.2007 tarihinde belediyeye onaylatmasına rağmen statik ve tesisat projesinin 2008 yılı Nisan ayına kadar dokuz aylık sürede belediyeye onaylatamadığı, normal şartlarda bir projenin yapım ve onay süresi üç ay olduğu halde, teknik eksiklik ve ücretin yatırılmaması nedeniyle projenin yapımı ve onayının davacı tarafça gerçekleştirilemediği, davacı yüklenici süresi içinde projeyi onaylatıp, yapı ruhsatı için müracaat etmediğinden sözleşmenin 3/a maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirmediği ve temerrüde düştüğü, yapılan işlemler ve inşaatın bitirilmesi için öngörülen 18 aylık süre gözönüne alındığında davacıya ek süre verilse bile sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmesinin mümkün olmadığı, o halde davalıların tayin edilen süreyi beklemek zorunda kalmaksızın sözleşmeyi feshetmekte haklı oldukları, sözleşme davalılarca haklı nedenlerle feshedildiğinden davacının davalılardan kâr kaybı ya da yapmış olduğu masraflar ve cezai şartı talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Davacı vekilinin, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin haksız feshinin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkin temyiz itirazları yönünden;
TMK"nın 692. maddesi gereğince, paylı taşınmaz malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi olağanüstü tasarruflardan sayıldığından, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, oybirliğiyle bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Öncelikle sözleşme konusu taşınmaz üzerine arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılabilmesi ve yapılan sözleşmenin paydaşları ve yükleniciyi bağlayıcı olması için tüm paydaşlarca ya da yetkili temsilcilerince sözleşmenin imzalanmış olması veya yapılan sözleşmeye "onay" verilmesi zorunludur.
Sözleşmenin tüm arsa sahiplerince imzalanmış olması ya da sözleşmeye onay verilmesi durumunda, sözleşmenin feshi ya da iptali davası da "olağanüstü tasarruf" niteliğinde olduğundan müşterek paydaşların tamamının birlikte dava açması zorunludur.
Somut olayda, sözleşmenin feshinin haksızlığı ile geçersizliği tartışılacağından, davanın sözleşmede imzası bulunan müşterek paydaşların tamamına karşı birlikte açılmasının zorunlu olduğu, davaya konu 20.05.2003 tarihli sözleşmede vekaletle davalı Ş.. P.. tarafından temsil edildikleri anlaşılan arsa sahipleri A.G.., S. Y.., F. G..p ve N. F.."ın davada zorunlu dava arkadaşı sıfatı bulunduğu dikkate alınarak, HMK"nın 59. ve 60. madde hükümleri de gözetilerek, davaya dahil edilmesi için davacı yana önel verilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra iddia ve savunma üzerinde durulup toplanan deliller sözleşme hükümleriyle birlikte değerlendirilmek suretiyle uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken, eksik taraf teşkili ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
2- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün (re"sen) BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.