10. Hukuk Dairesi 2016/18003 E. , 2017/1556 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği üzere Dairemizin bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 21.11.2001 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin ve masrafların davalı işverenden rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26., 9. ve 10. maddeleridir.
1-506 sayılı Yasanın 9. maddesi - (Değişik : 25.08.1999 - 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) ""işveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır. (Ek : 14.07.1999 - 4410 / 1 md.) "" düzenlemesini öngörmektedir. Anılan yasanın 10. maddesine göre ise 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir. Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10. maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için; işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
İnceleme konusu davada; Dairemizin 15.03.2013 tarihli ilamı ile 506 sayılı Yasanın 9. ve 10. maddesi yönünden araştırma yapılarak hüküm kurulması gerektiği belirtilerek karar bozulmuş olup, .... tarafından sigortalı M. Kazım Gezici adına 14.11.2001 tarihli işe giriş bildirgesi verildiği, işe giriş bildirgesinin 19.12.2001 tarihinde kuruma intikal ettiği, 25.12.2001 tarihli, 12098 sayılı müfettiş raporunda işe giriş bildirgesinin yasal süresi dışında ve kaza olayından sonra kuruma intikal ettiğinin belirtildiği, 10.07.2015 tarihli, 785364 sayılı yazıda da işe giriş bildirgesinin işveren vekili tarafından 13.11.2001 tarihinde adi posta yolu ile kuruma gönderildiğinin ifade edildiği, 506 sayılı Yasanın 10. madde şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 51’inci maddesindeki; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” ve 52’nci maddesindeki “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükümleri gözetilerek, zarar gören(sigortalının) müterafik kusurları da nazara alınarak söz konusu maddeler gereğince sigortalının kusurunun %50"sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak kurum zararının belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle hükmolunan tazminattan %50"den az olmamak üzere takdiri indirim yapılmaması yerinde değildir.
2-Mahkemece, bozma sonrası davacı vekilinin 25.02.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırması sonucu, ıslah ile arttırılan talebe göre karar verildiği görülmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 06.05.2016 gün ve 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı kararında değiştirilmesine gerek görülmeyen 04.02.1948 günlü 10/3 sayılı İçtihadı Birleştime Kararına göre bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün olmadığından, ıslah dilekçesi ile arttırılan talep miktarı nazara alınmaksızın karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması ve 506 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince tazminattan %50"den az olmamak üzere takdiri indirim yapılmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının davalıya iadesine, 27.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.