8. Hukuk Dairesi 2014/14406 E. , 2015/22890 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tespit İstemli
... ile ... ve ..., dahili davalılar ... ve ... aralarındaki tespit istemli davasının kısmen reddine kısmen kabulüne dair Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 11.04.2014 gün ve 345/135 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
... A R A R
Davacı vekili, 572 ve 1059 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan tüm yapıların davacı tarafından meydana getirildiğini açıklayarak bu hususun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 12.03.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 1059 parseldeki deponun mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, aynı parseldeki diğer yapılara ve 572 parseldeki yapılara ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki
-//-
yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; dava konusu 572 ve 1059 parsel sayılı taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesi amacıyla ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2010/348 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, bu davada muhdesatın tespiti davasının bekletici sorun yapılmadığı ve yargılama devam ederken ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlandığı, dolayısıyla davacının başlangıçta var olan güncel hukuki yararının da ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez. Mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine (HMK 115) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/III-2. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde davacıya, 263,60 TL peşin harcın istek halinde davalı ..."a iadesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.